Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Devlet Bahçeli anayasadaki Türk tanımını tartışmaya açıyor, devlet makamlarını etnik ve mezhepsel kimlikle tanımlamaya kalkışmak, devletin ve milletin temeline mayın döşemektir” dedi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün İstanbul’da Vatan Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyerek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Kürt ve Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcıları” önerisiyle yeni bir Anayasa tartışması başlattığını belirtti.
Perinçek, şunları söyledi:
“Üç gün önce bazı basın organlarında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin MHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında, Cumhurbaşkanı Yardımcılarının etnik ve mezhepsel kimliklere göre belirlenmesini değerlendirmeye sunduğu yolunda haberler yayınlandı. Biz Vatan Partisi olarak, bunun uydurma olduğunu düşündük ve ciddiye almadık. Ne var ki, dün (21 Temmuz 2025 günü) Devlet Bahçeli imzalı açıklamalarda bu haber doğrulandı. Devlet Bahçeli’nin niyeti ne olursa olsun, devlet makamlarının etnik ve mezhepsel olarak tanımlanması, sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin temellerine mayın döşeme yolunu açar. Böyle bir yola girilmesi, Türk Devletiyle ve Türk Milletiyle bütünleşme sürecine de zarar verir, dolayısıyla Terörsüz Türkiye amacıyla uyumlu değildir. Ayrıca devlet makamlarını etnik ve mezhepsel olarak tanımlayan bir Türkiye, Suriye’de de devleti ve milleti bölen tertiplere teslim olur.
Cumhuriyetimizin bütün anayasalarına göre, ‘Türk Devletine vatandaşlıkla bağlı olan herkes Türk’tür.’ Etnik ve mezhepsel kimlikler, tarihî ve toplumsal gerçeklikler olarak vardır, ancak hukukî bir içerik taşımazlar.
“Kimliklerle tanımlayarak girilen yolun teşrifatçısı ABD, refakatçısı Avrupa, mızıkacısı da İsrail olur”
Devlet Bahçeli, öyle görülüyor ki, Anayasa gündemine kendi ajandasını getirmektedir. Ancak bu ajandanın patenti ABD ve Avrupa emperyalistlerindedir. Bu koşullarda, Van’dan Edirne’ye kadar Türk Milleti’nin soruları şunlardır:
- Anayasamızda Türk dışında bir vatandaş kimliği bulunmadığı halde, kimin ‘Kürt’ ve kimin ‘Alevi’ olduğu nasıl belirlenecektir?
- Cumhurbaşkanının kimliği ne olacak? Keyfi olarak ‘Kürt’ ve ‘Alevi’ diye tanımlanacak vatandaşlarımız, Cumhurbaşkanı olamayacak mı?
- Hangi Cumhurbaşkanı, Anayasayı ve Türk Devriminin birikimini hiçe sayarak, bölücü kavramları devletin doruğuna taşıyacak? O Cumhurbaşkanı ABD’den mi, Avrupa’dan mı, yoksa İsrail’den mi ithal edilecektir?
- Cumhurbaşkanlığı kurumu, Kürt-Türk ve Alevi-Sünni diye bölününce, Bakanlar Kurulu ne olacak. Kaç ‘Kürt’, kaç ‘Türk’, kaç ‘Alevi’, kaç ‘Sünni’ bakan olacak ve hangi bakanlıklar, hangi kimliğe tahsis edilecektir?
- Meclisteki milletvekillerinin kaçı ‘Türk’, kaçı ‘Kürt’, kaçı ‘Sünni’, kaçı ‘Alevi’, kaçı ‘Arap’, kaçı ‘Hıristiyan’, kaçı ‘Rum’, kaçı ‘Ermeni’ vb olacaktır?
- Komutanların, Valilerin ve Vali Yardımcılarının, Emniyet Müdürü ve Yardımcılarının, kamu görevlilerinin etnik ve mezhepsel kimliklerini belirlemek için, hangi küresel merkezlerden hangi işaret beklenmektedir?
Bu sorular, altından kalkılamayacak sorulardır. Devlet makamlarını etnik ve mezhepsel kimliklerle tanımlayarak girilen yolun teşrifatçısı ABD, refakatçısı Avrupa, mızıkacısı da İsrail olur.
“Cumhurbaşkanı, yeminine bağlı mıdır”
Tayyip Erdoğan, devlet makamlarını etnik ve mezhepsel olarak tanımlama tartışması karşısında sessiz kalamaz. Cumhurbaşkanı, Türk Milleti önünde Cumhurbaşkanı yemini etmiştir. Cumhurbaşkanı, yeminine bağlı mıdır, yoksa yeminini çiğneyecek midir, açıklamalıdır.
“Türk de biziz, Kürt de biziz, Sünnî de biziz, Alevî de biziz”
Cumhurbaşkanının ve yardımcılarının etnik ve mezhepsel olarak tanımlanabilmesi için, öncelikle vatandaşlarımızın kimlik kartlarının değiştirilmesi ve kimlik hanesine ABD ve Avrupa emperyalistlerinin uzun yıllardır dayattıkları etnik ve mezhepsel tanımlar yazılması gerekecektir. Bunun anlamı, Türkiyemizin iki yüzyıllık devrim ve Anayasa birikiminin yıkılmasıdır.
Ne herhangi bir partinin gücü, ne Batılı emperyalistlerin gücü, Türkiye‘nin kurucu hukukunu çok kimlikli yapmaya yetmez. Bu tür Anayasa planları ve tertipleri varsa, onlar teslim olmuş zihinlerde kalmaya mecburdur ve tarihin çöplükleri dışında bir yer bulma şansları da yoktur. Türk kavramını silmeye ya da bu kavrama ortaklar oluşturmaya kalkanların kendilerine silahlı bir güç bulmaları gerekiyor. Çünkü Türk Milleti kavramı, Anayasalarımızın temeline emperyalizme karış silahlı mücadeleyle konmuştur. Vatan Partisi’nin Programında belirtildiği üzere, Türk de biziz, Kürt de biziz, Sünni de biziz, Alevi de biziz, hepimiz Türk Milletiyiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***