ABD Başkanı Donald Trump, hafta başında Tahran’a “şehri tahliye edin” çağrısı yaparak dünya kamuoyunda savaş korkusu oluştururken, hafta sonuna doğru yaptığı açıklamalarla İran’a yönelik askeri müdahale kararını en az 2 hafta ertelediğini duyurdu. Bu sert çıkıştan temkinli bekleyişe geçiş, sadece bir söylem değişikliği değil; Trump’ın iç politikada ve kendi çevresinde yaşadığı derin çelişkilerin ve baskıların da göstergesi. Özellikle, Trump’ın Beyaz Saray’da ağırladığı isimler yumuşamada etkili oldu.
The Washington Post’un Beyaz Saray muhabiri Natalie Allison’a göre, bu dönüşüm Trump’ın çevresindeki güç dengelerinin açık bir yansıması. Bir yanda İran’ın nükleer programını tehdit olarak gören ve saldırı çağrısı yapan şahin Cumhuriyetçiler, diğer yanda ise yeni bir savaşa girmenin siyasi ve ekonomik maliyetlerinden endişe duyan, Trump’ın iç çemberindeki bazı isimler ve sağcı kanaat önderleri.
“İnsanlar akıllarını başlarına alacak mı, göreceğiz”
Trump, cuma günü New Jersey’deki golf kulübüne gitmek üzere yola çıkarken gazetecilere yaptığı açıklamada, İran’a yönelik olası bir müdahaleyle ilgili kararını hemen vermeyeceğini belirtti: “İnsanların aklı başına gelecek mi, bekleyip göreceğiz.” Bu sözler, 4 gün önce G7 Zirvesi’nden erken ayrılarak Tahran halkına “şehri tahliye edin” diye seslenen Trump’tan oldukça farklı bir ton ifade ediyordu.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, perşembe günü Trump’tan doğrudan geldiğini belirttiği yazılı bir açıklamayı da kamuoyuyla paylaştı. Açıklamada, “Yakın gelecekte İran ile müzakerelerin gerçekleşme ihtimaline dayanarak, müdahale edip etmeyeceğime 2 hafta içinde karar vereceğim” denildi.
Bu kararın, özellikle son günlerde Trump’a İran’a müdahale etmeme konusunda baskı yapan bazı isimlerle yaptığı görüşmelerden sonra alınmış olması dikkat çekiyor.
Bannon’dan Trump’a “savaşa hayır” mesajı
Perşembe günü Trump, eski başdanışmanı Steve Bannon ile Beyaz Saray’da bir öğle yemeği yedi. Allison’ın aktardığına göre, Bannon, Trump’a baskı yapan İsrail yanlısı şahinleri “korku tacirleri” olarak niteledi. Onları, “karar için yalnızca birkaç dakikanız kaldı” diyen ikinci el araba satıcılarına benzetti.
Bannon’ın mesajı netti: İran’a saldırmak, hem Trump’ın dış politika çizgisine hem de MAGA (Önce Amerika) hareketinin savaş karşıtı ruhuna aykırıydı. Bannon, Rupert Murdoch ve Fox News sunucularını da doğrudan hedef alarak, savaş kışkırtıcılığı yaptıkları suçlamasında bulundu.
Görüşmeden kısa süre sonra Beyaz Saray’da kameraların karşısına geçen Sözcü Leavitt, Trump’ın 2 haftalık karar sürecine vurgu yapan açıklamasını okudu. Allison’a göre bu açıklama, Bannon görüşmesinden önce hazırlanmıştı ama o yemeğin zamanlaması ve içeriği, Trump’ın eğilimini belirginleştirmişti.
Charlie Kirk de devrede
Trump’ın iç çemberindeki bir diğer önemli isim, aşırı sağcı yorumcu Charlie Kirk de çarşamba günü Beyaz Saray’da Trump’la bir görüşme yaptı. Bu ziyaret daha önce basına yansımamıştı. Allison’ın ulaştığı kaynaklara göre, Kirk Trump’a İran’a yapılacak olası bir müdahalenin kontrolden çıkabileceği uyarısında bulundu. Kendi takipçilerine de sürekli “Trump’ın içgüdülerine güveniyorum ama savaşa hayır” mesajı veriyor.
Şahin baskısı sürüyor: “Rejim değişikliği zamanı”
Trump üzerindeki savaş yanlısı baskılar ise hiç azalmadı. Pazartesi gecesi, Trump’ın “Tahran’ı tahliye edin” çağrısıyla aynı saatlerde Senatör Lindsey Graham, Fox News ekranlarında “Ayetullahlar gitse, yerlerine daha iyileri gelse dünya daha iyi bir yer olmaz mı?” diye sorarak rejim değişikliği çağrısı yaptı. Senatör Ted Cruz da İran’da rejim değişiminin ABD’nin çıkarına olacağını söyledi.
Trump, salı sabahı 05.00’te Washington’a döndükten sonra danışmanlarıyla bir araya geldi ve saldırı senaryolarını gözden geçirdi. Allison’ın edindiği bilgilere göre, bu senaryolara “tamam” dediğini ama henüz onay vermeyeceğini söyledi. “İran adım atarsa tekrar değerlendiririm” dedi.
Çarşamba günü gazetecilerin İran soruları karşısında sabrını yitiren Trump, “Size İran’ı ne zaman bombalayacağımı söyleyeyim de izlemeye gelin” diyerek alaycı bir yanıt verdi. Yine de aynı gün içinde yaptığı değerlendirmelerde, “İrana en büyük ültimatomu verdim ama henüz kararımı vermedim” dedi.
Trump, çarşamba ve perşembe günleri savaşa karşı çıkan MAGA hareketi üyeleri ile görüştükten sonra açıklamalarında yumuşamaya giderek diplomasi kapısını yeniden araladı.
Avrupa’dan diplomasi hamlesi
Allison’a göre, Trump’ın geri adım atmasında Avrupa’nın başlattığı diplomasi girişimlerinin de etkisi oldu. Cuma günü Cenevre’de Britanya, Fransa, Almanya, İran ve Avrupa Birliği diplomatlarının katılımıyla yapılan toplantıda nükleer program üzerine konuşuldu. Ancak sonuç çıkmadı. İran heyeti, İsrail saldırıları sürerken müzakereye oturmayacaklarını söyledi. Avrupa tarafı ise diyaloğu sürdürme konusunda kararlı.
Trump ise bu girişimlere sınırlı destek verdi. Gazetecilere yaptığı açıklamada, “İran, Avrupa ile konuşmak istemiyor. Bizimle konuşmak istiyor. Avrupa bu konuda yardımcı olamaz” dedi. Öte yandan, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un İranlı yetkililerle yazışmalar yoluyla iletişimde olduğu bildirildi.
Gözler önümüzdeki iki haftada
Trump’ın kararsızlığı, yalnızca dış politikaya değil iç siyasete de yansıyor. Adalet Bakanlığı’nın kendisine yönelttiği suçlamalar, 2020 seçimlerinin yeniden soruşturulması çağrısı, Harvard Üniversitesi ile ilgili beklenen uzlaşma gibi iç gündem konularına da ağırlık vermesi, İran meselesini geri plana itti.
Natalie Allison’a göre, Trump’ın İran çıkışındaki keskin dönüş, sadece stratejik değil, aynı zamanda siyasi bir tercih. Kendi hareketinin savaş karşıtı kanadı ile şahin Cumhuriyetçiler arasında denge kurmaya çalışan Trump, şimdilik zamana oynuyor. Önümüzdeki iki hafta, bu dengenin nereye evrileceğini gösterecek.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***