Serbest Görüş/ANKARA
Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalındaki yayını gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” iddiasıyla tutuklandı. Serbest Görüş, YouTube videosunun bir kısmı sosyal medyada yayıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral tarafından “Suyun ısınmaya başladı” denilerek hedef alınan Altaylı’nın tutuklanmasıyla sonuçlanan süreci 5 soruda özetledi.
Altaylı neden gözaltına alındı?
Altaylı, önceki gün youtube kanalında yayımladığı videosunda kendisine yöneltilen “Cumhurbaşkanı ömür boyunca Cumhurbaşkanı olarak devam etsin mi diye halka sormuşlar. Halkın yüzde 70’i buna karşıymış. Siz bu oranı nasıl görüyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine şu yorumda bulundu:
“Bu oran çok da beklediğim oran. Çünkü şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve MHP seçmenin bir bölümü dışında hiç kimse böyle bir şeye onay vermez. Türk halkına çeşitli nedenlerle kızabilirsin, Türk halkının oy verme biçimine, oy kullanma alışkanlıklarına bir sürü nedenle kızabilirsin. Katılmayabilirsin de. Hatta çok sinirlenip bazılarının yaptığı gibi yok bidon kafalı yok göbeğini kaşıyan adam falan da diyebilirsin. Onlar o kişilerin kendi fikirleridir. Ama şunu diyemezsin. Abi Türk halkı sandığı sever kardeşim. Ve gücün kendisinde olmasını ister. Yani babasını seçse oraya koysa babasını değiştirme ihtimalini elinde tutmaktan hoşlanır. Bu da yeni bir şey değil yani. Geçmişine bak bu milletin yakın geçmişinden de söz etmiyorum uzak geçmişine bak. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir. Hoşuna gitmediği zaman istemediği zaman.
Padişahını yuhlamış bir millettir. Az uz değildir öldürülen suikasta kurban giden Osmanlı Padişahı. Suikast demeyelim de komploya kurban giden veya boğazlanan veya intihar etti süsü verilmiş. O yüzden öyle baktığın zaman bu halk her şeyden vazgeçebilir ya da vazgeçmiş gibi görünür ama seçme hakkının elinden alınmasından ve kendi kaderini kimin belirleyeceğini belirleme hakkının elinden sonsuza kadar alınmasından hoşlanmaz. O yüzdendir ki burada hakiki bir diktatörlük kurma hayali olanlar asla kuramazlar. Tam kurduklarını zannederken bir de bakarlar ki kuramamışlar. Tam aksine bu onların da lehine olmaz ülkenin de lehine olmaz. Çok net görüyoruz işte. Bu ülkenin yüzde 70’i Tayyip Erdoğan’dan nefret ediyor anlamına gelmez bu.
Ülkenin bir bölümü elbetteki Tayyip Erdoğan’dan hoşlanmıyor, bir bölümü nefret ediyor da olabilir ama yüzde 70’i Tayyip Erdoğan’dan nefret ediyor değildir. Ama yüzde 70’i bir dakika kardeşim, biz sana yetki verdik ama bunu hanedan haline gel, hayat boyu orada kal hatta sonunda da oğluna, damadına, yeğenine devret istemez bunu Türk halkı. Geçmişe baktığın zaman hiçbir zaman istemediğini görüyorsun. Türk halkının bir şeyi vardır. Bir dakika. Ben önemliyim. Ben seni sevdiğim için sen oradasın. Ben senden memnun olduğum için oradasın. Sen bana efelenemezsin. Türk halkının yüzde 70’i bu kanaattedir. O da onu gösteriyor zaten.”
Altaylı’nın yayımladığı videoda yer alan konuşmadaki bu bölüm bazı sosyal medya hesaplarınca kesilip biçilerek dolaşıma sokuldu. Altaylı’nın bu yorumunun sosyal medyada yayılmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Oktay Saral, söz konusu videoyu alıntılayarak, “Altaylıııı! Suyun ısınmaya başladı” şeklinde bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımdan yaklaşık 10 saat sonra Altaylı, Teşvikiye’deki evinden gözaltına alındı.
“Suikast” iddiası nereden çıktı?
Gözaltına alınmasının ardından Altaylı’nın eşi Hande Altaylı, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunarak “Az önce Fatih’i aldılar, nereye götürdüklerini bilmiyoruz” dedi. Kısa bir süre sonra bir açıklama yayımlayan İstanbul Başsavcılığı, Altaylı’nın “Erdoğan’ı hedef alan tehdit içerikli sözleri nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 310/2. Maddesi delaletiyle Cumhurbaşkanını Tehdit suçundan re’sen başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığını duyurdu.
Başsavcılık açıklamasında gözaltı kararına gerekçe olarak yer verilen düzenlemenin “Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı” suçunu düzenleyen TCK’nın 310. Maddesi 2. Fıkrası olması ise dikkat çekti. Söz konusu düzenlemede “Cumhurbaşkanına karşı diğer fiili saldırılarda bulunan kimse hakkında, ilgili suça ilişkin ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur. Ancak, bu suretle verilecek ceza beş yıldan az olamaz” ifadeleri yer alıyor. Gözaltı gerekçesindeki asıl madde ise üst sınırı 2 yıla kadar hapis olan ve tutuklama yasağı kapsamında kalan “TCK 106. Maddede” düzenlenen tehdit suçuydu.
Ancak bu suçlama TCK 310/2 delaletiyle istendiğinden ve bu düzenleme gereği cezanın alt sınırı 5 yıl olarak belirlendiğinden Altaylı’nın tutuklanmasının önünün açıldığı iddiaları gündeme geldi. Aynı zamanda katalog suçlardan olan TCK 310/2. Maddeye atıf yapılarak “Cumhurbaşkanı’na suikast ve fiili saldırı” gibi ağır bir suçlamaya işaret edilmesi, Altaylı için tutuklama talebinde bulunulacağı ve bu yönde hazırlık yapıldığı şeklinde yorumlandı.
İfadesinde ne dedi?
Emniyete götürülen Altaylı, buradaki ifadesinde “Şahsen tanımış olduğum Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiri hakkımı kullandım, tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir” dedi. Söylediklerinin aynıları ya da benzerlerinin daha önceki tarihlerde Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu gibi tarihçiler tarafından da dile getirildiğini kaydeden Altaylı, sözlerinin bilerek çarpıtıldığını kaydetti.
Altaylı, sözlerinin bütünlüğünün değiştirilerek saptırıldığını belerterek, “Sadece tarihi bilgi vermeye yönelik beyanlarımın bilinçli bir şekilde Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi yansıtıldığını görmekteyim. Bu algı bozulmasından ve sözlerimin çarpıtılmasından şahsım sorumlu değildir” dedi. Savcılıkta da benzer şekilde ifade veren Altaylı, “Kesinlikle Cumhurbaşkanına tehdit veya tehdit algısı çıkarılacak beyanım yoktur. Herhangi bir ima dahi yoktur” ifadelerini kullandı.
Hangi gerekçeyle tutuklama istendi?
Ancak buna rağmen savcılık Altaylı’yı “Cumhurbaşkanını tehdit” iddiasıyla tutuklamaya sevk etti. Sevk kararında, “tehdit suçunun fiili saldırı kavramına dahil olduğu, bu haliyle Altaylı’nın eyleminin TCK 310/2 maddesi delaleti ile TCK 106/1 maddelerinde düzenlenen suçu oluşturduğu” öne sürüldü. Yazıda, “suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu” iddia edilerek, Altaylı’nın TCK’da alt sınırı 5 yıl olarak belirlenen 310/2. Madde delaletiyle tutuklanması talep edildi.
Sevk yazısında, TCK 310/2. Maddesindeki düzenlemenin “gerekçe kısmına” atıfta bulunulması dikkat çekti.
Yazıda, “ilgili düzenlemenin gerekçe kısmı incelendiğinde, mevcut düzenleme ile Cumhurbaşkanına karşı suikastta bulunulmasının, kasten öldürme suçuna nazaran özel bir suç olarak tanımlandığı ve açıkça belirtildiği, bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı veya devlet başkanlığı gibi devletin en yüksek makamını temsil eden zatın “öldürülmesi” gibi bir sözcüğe kanunda yer vermemek için bu hususta öteden beri kullanılmasına alışılmış olan, suikast sözcüğünün tercih edildiğine” işaret edilerek, madde gerekçesinin devamında “Cumhurbaşkanın şahsına karşı diğer bütün fiili saldırılar, yani hakaret dışında kalan tüm hareketler fiili saldırı olarak anlaşılmalıdır ve bu kapsamda cezalandırılmaktadır” şeklinde yasa gerekçe düzenlemesinin mevcut olduğu” ifade edildi.
“Fiili saldırıda bulunmak” teriminin “hürriyetini ihlale kalkışmak” teriminden farklı olduğu öne sürülen sevk yazısında, “Prof. Dr Nevzat Toroslu’ya Armağan” isimli akademik kitapta yer verilen ifadeler tutuklamaya sevk kararına gerekçe yapıldı.
Yazıda, kitapta yer alan “Doktrinde, kasıtlı yaralama dâhil, şahsi hürriyetten, haberleşme hürriyetine, kişi hürriyetinden yoksun bırakmadan, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan konut dokunulmazlığına kadar suçların, hatta tehdit suçunun fiili saldırı kavramına dâhil olduğu ifade edilmektedir. Böyle olunca, gönderme kapsamında olan her suç, takip usulü hariç, kendi kimliğini korur ve kendi kuralına tabi olur. Suçun teşebbüs aşamasında kalmasına veya tamamlanmış olmasına göre, Kanunda o suç için öngörülen ceza, TCK 61. Madde hükmü esas olmak üzere belirlendikten sonra, elde edilen ceza, yarı oranında artırılır” paragrafına yer verildi.
“Altaylı’nın sözlerinin gerek kanun metni ve kanun gerekçeleri, gerekse doktrinsel açıklamalar ile açıklandığı üzere Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a karşı tehdit suçunu oluşturduğu ve tehdit suçunun da fiili saldırı kavramına dahil olduğu, bu haliyle şüphelinin eyleminin TCK 310/2 maddesi delaleti ile TCK 106/1 maddelerinde düzenlenen suçu oluşturduğu” öne sürülen yazıda Altaylı’nın bu gerekçelerle tutuklanması istendi. Sulh Ceza hakimliğinde ifadesi alınan Altaylı, Ekrem İmamoğlu’nun da tutuklanmasına karar veren İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı.
Kararda hangi yorum yapıldı?
Hakimliğin tutuklama kararında Altaylı’nın sözlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı tehdit suçunu oluşturduğu ve tehdit suçunun da fiili saldırı kavramına dahil olduğu öne sürülerek, bu haliyle eyleminin TCK 310/2 maddesi delaleti ile tehdit suçunu oluşturduğu iddia edildi.
Kararda, “tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, atılı suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nedeniyle kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olduğu, bu nedenle bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, bu doğrultuda tutuklamanın ölçülü olduğu…” denildi.