Ne olmuştu?
Onur Yaser Can, Haziran 2010’da Harbiye’de esrar satın aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. 28 yaşındaki genç mimar, nöbetçi savcının talimatıyla ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İki gün sonra tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle tekrar karakola çağrıldı. Kötü muameleye maruz bırakılan Can, baskı altında tutanakları imzalamak zorunda kaldı. Can daha sonra 23 Haziran’da bir kez daha karakola çağrıldı. İfadeye çağrılmasının ardından Can, 23 Haziran 2010’da odasının penceresinden atlayarak intihar etti. Can’ın 3 Haziran 2010’da 01.00’de salıverildiği ancak ifadesinin aynı gün saat 15.48’de değiştirildiği yer alıyor.
Anne Hatice Can, oğlunun intiharından sonra kot pantolonun arka cebinde bir not buldu. Notta, “Narkotik Şube’de çırılçıplak soyulup yere çöktürülüp öksürtüldüm. Onurumla oynadılar. Korkuyordum” yazıyordu.
Oğulları Onur’un ölümünün ardından Can ailesi hukuk mücadelesi başlattı. İki polis memuru hakkında “resmî belgede sahtecilik” suçlamasıyla dava açıldı. Polisler dava sırasında çıplak arama yapıldığını itiraf etti. Ancak 2011’de polisler hakkında işkence ve kötü muameleyle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
İki polis, “evrakta sahtecilik” suçundan altı yıl beş ay hapis cezasına çarptırıldı. Anne Hatice Can, mahkemenin kararını Yargıtay’a taşıdı. Ancak sürecin adaletsizliğine dayanamadı ve Mart 2014’te yaşamına son verdi. Bu süreçte sağlığı bozulan baba Mevlüt Can da 2019’da hayatını kaybetti.
Danıştay 27 Mart’ta oybirliğiyle karar verdi
Can’ı intihara sürükledikleri iddiası ile yargılanan dört polis ve bir bilirkişi hakkında Haziran 2023’te verilen kararda sanık polis memurları Hakan Aydın, Muhammet Ongun, Onur Ülker ve Yunus Başay hakkında “resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan altışar yıl hapisle cezalandırıldı. “Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık”, “resmî belgede sahtecilik” ve “resmî belgeyi yok etmek” suçlarından yargılanan Zafer Kökdemir ise beraat etti.