NECİP F. BAHADIR | YORUM
“Ekonominin gidişatı nasıl?” sorusuna verilecek en iyi cevap, “Kirazın tanesi 10 TL!” olmalı. AKP iktidarında karpuzun dilimle satıldığını görmüştük şimdi de ‘kirazın tane hesabına’ vurulduğuna tanık oluyoruz. Rahmetli Erdem Bayazıt’ın, “Bu kirazı kim yer, kim satar!” bir mısraı var. Şairin bu ifadeyi neden şiirine soktuğunu merak etmiştim.
Bugün anlıyorum…
Bir kiraz tanesi, “Enflasyon düşüşe geçti, en kötü geride kaldı…” açıklamalarını boşluğa düşürüverdi. Erdoğan’ı da, Mehmet Şimşek’i de tekzip etti. Vatandaş çarşı pazarın ‘yangın yeri’ olduğunun farkındaydı. Kiraz cümle aleme duyurdu.
Kirazın taneyle satıldığı bir ülkenin ekonomisini ‘sağlıklı’ diye yorumlamak mümkün mü? Dünyanın hangi ülkesinde kiraz taneyle satılır?
Kiraz tezgahta alıcısını bekleyedursun gözler günboyu Merkez Bankası’ndaydı. Aylık faiz kararını açıklayacaktı. Yeni Şafak ‘muhtıra’ gibi haberini yaptı yine… “Enflasyon verisi Merkez Bankası’na faizlerde güçlü bir indirim yapması için yeterli alan açtı. Yüksek indirim reel sektörün nefes alması için de kritik önemde…” diye yazdı.
Mesaj doğrudan Mehmet Şimşek’eydi.
Gazete daha önce de Şimşek sert salvolar göndermişti. Konu yine faizdi. Manşetten büyük puntolularla “Faiz arttı… Döviz yükseldi… Enflasyon azdı… Üretim düşüyor… Sanayi duruyor…” diye yazdı. Yeni manşeti de “Ekonomide Rasyonel Çöküş” idi. Ekonominin çöktüğünü yandaş medyanın amiral gemisi Yeni Şafak itiraf etti. Silüetinde Erdoğan’ın göründüğü gazetenin ‘uyarısı’ adresini bulacak mıydı?
Erdoğan da birkaç hafta önce ‘faiz karşıtı’ güçlü çıkış yaptı. Burada ‘tezatların adamı’ diye yazmıştım. İstanbul’daki toplantıda, “Tayyip Erdoğan olarak faizsiz ekonomiye olan özlemimi şahsen bundan sonra da dillendirmeye devam edeceğim. Faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız.” demişti.
“Faize karşı mücadele eden kardeşiniz…” cümlesini de sık kullandı Erdoğan.
Merkez Bankası Erdoğan’dan habersiz karar alabilir mi? Alırsa başkan yerinde durabilir mi? ‘Laf dinlemedi’ diye kaç MB başkanını koltuğundan etti. Ve bunu kamuoyu önünde açıkça dile getirmekten de çekinmedi.
‘Bağımsızlık’ sadece kağıt üstünde… Erdoğan’ın bir eli Merkez Bankası’nın üzerinde… “Ekonomistim ben!” diyen kendisi. Niye bürokratına bıraksın? Kararlar bir işaretine bakar. Hiçbir kurumun Erdoğan’a rağmen karar alabilmesi mümkün değil.
Merkez Bankası bu şartlarda ne yapacaktı? Öğle saatlerinde kararını verdi; “Politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit tuttu. Gecelik vadede borç alma faiz oranını yüzde 44.50’de sabit tuttu…”
Bunun ne anlama geldiğini ‘ekonomistler’ analiz etsin. Ben siyasi yönüyle ilgiliyim. Merkez Bankası, Erdoğan’ın “Mücadeleden geri durmayacağım!” açıklaması ve Yeni Şafak’ın ‘muhtırasına’ rağmen faizde ‘yüksek indirime’ gidemedi. Olduğu gibi bıraktı, herhangi bir değişiklik yapmadı.
Ve Türkiye ‘politika faizi’ sıralamasındaki yerini korudu. Bir AKP başarısı(!) bu. Dünyada faizi en yüksek ikinci ülke… İlk sırada Erdoğan’ın dostu Madura’nın yönettiği Venezuela var. Kıtlık gibi felaketlerle ve savaşlarla boğuşan ülkelerin ‘faiz karnesi’ bile Türkiye’den daha iyi… AKP’nin hayallerindeki ülke bu muydu? Hayaller ne olursa olsun gerçek bu! Türkiye yüksek faizde dünya markası, listenin başlarında…
Peki neden? Hem faize karşı ol hem de yüksek faiz rekorları kır? Amerika ve Avrupa gibi ülkeler faize taraftar olsun ama faiz oranları tek hanelerde seyretsin? Nedir bunun sırrı?
Erdoğan’ın kötü yönetimi… “Ben ekonomistim!” sözünün gerçeği yansıtmaması… “Faiz sebep enflasyon sonuç!” gibi formüllerin saçmalığın daniskası olması… Erdoğan’ın gerçeklere kulak vermemesi… Çevresinde aklı başında ‘ekonomi danışmanı’ bulunmaması… Ve ülke ekonomisini deneme tahtasına veya bir laboratuvara dönüştürmesi…
Sonuç işte bu…
Sorun sadece faiz olsa keşke! Ekonomi her alanda dökülüyor. Hayat pahalılığının önü alınamıyor. Kağıt üzerindeki düşüşe geçen rakamların reel hayatta karşılığı yok. Etiketler orada… Kirazın tanesi 10 TL. Türkiye tarihi boyunca böyle bir pahalılık gördü mü? Bir tarım ülkesinde kiraz taneyle satılır mı Allah aşkına? Pazar tezgahından yansıyan o etiket bir iflasın ilanı değil mi? Rekor üstüne rekor kıran faiz ekonomi politikasının çöküşünden başka neyin işareti olabilir?
Tabii bir de ‘nass’ vardı. Ekonomi politikalarına yön veren… “Sana bana ne oluyordu!” Faiz diye bir şey olmayacaktı. ‘Sıfır faiz’ hayalleri kuruluyordu. Ne oldu nass? Niye unutuldu? Neden hükmünü icra etmedi? Her dediği kanun ve karar olan Erdoğan niçin faizi ortadan kaldıramadı? Nass’a karşı politika üretmenin vebalini nasıl yüklenecek? Birileri Erdoğan’a ‘nass’ı hatırlatıverse… Ve “Bu gidiş nereye!” diye sorsa…
Dikkat çekmek istediğim Erdoğan veya AKP’nin çelişkileri, tezatları, iktidar ve koltuk uğruna yanar döner halleri… Çift dilli siyaset… Biriyle ‘nass’ derken diğer diliyle ‘faiz’ demesi… Kamuoyuna başka, Merkez Bankası’na başka konuşması… Kiraz ve faizin ürkütücü rakamları… Ülkenin faiz ve enflasyon sarmalını düşmesi… Vatandaşın nefes almakta zorlanması…
AKP’nin Türkiye’yi getirdiği yere bakınca ‘hayaller ve gerçekler mi’ demek lazım yoksa ‘çelişkiler ve tezatlar’ mı bilemedim. Sağlıklı bir görüntü olmadığı çok açık. Normal şartlarda bir iktidarı alaşağı etmek için faiz ve kiraz yeter de artar…
Neylersin ki ne şartlar olağan ne de iklim… Ne yapalım tarihin ilginç ve tuhaf zamanlarına denk geldik. Bahtımıza AKP ve Erdoğan düştü.
Ve umudumuz kirazda…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***