ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Sadece Amerikan halkı değil, tüm dünya bir süredir Beyaz Saray’dan gelecek haberlere kilitlenmiş durumda. Sebep basit: Başkan Donald Trump ile dünyanın en zengin adamı Elon Musk arasındaki büyük kavga. Beyaz Saray koridorlarında yankılanan bu gerilim, yalnızca Amerikan iç siyasetine değil, küresel dengelere de etki edecek kadar ciddi bir boyuta ulaşmış durumda.
Amerikan medyasının güçlü kulis haberciliği sayesinde, Trump-Musk kavgasının detayları birbiri ardına gün yüzüne çıkıyor. Perşembe günü sosyal medyada yaşanan büyük çatışmanın ardından Cuma günü nispeten bir sakinlik gözlendi; ancak gerilim henüz bitmiş değil. Beyaz Saray, bu krizden en az hasarla çıkmanın yollarını ararken, Trump hayal kırıklığını gizleyemiyor. Öyle ki yakın çevresiyle yaptığı görüşmelerde Musk’a yönelik öfkesini açıkça dile getirdi. Hatta Trump’ın destek olmak amacıyla 80 bin dolara aldığı kırmızı Tesla’yı satışa çıkardığı dahi konuşuluyor.
“AĞIR UYUŞTURUCU BAĞIMLISI”
Kulislerde konuşulanlara göre Trump, kavganın hemen ardından yakın dostlarını arayarak bir durum değerlendirmesi yaptı. Bu telefon trafiğine tanıklık edenler, Trump’ın eski müttefiki hakkında, “Bu adam ağır bir uyuşturucu bağımlısı!” dediğini aktarıyor. Musk’ın depresyon tedavisi kapsamında ketamin kullandığını bilen Trump, çevresine “Sakin olun, olayı büyütmeyin!” talimatı vermiş. Hatta Başkan Yardımcısı JD Vance’e bile özel olarak tembihte bulunmuş.
Trump aslında bu krizi bir kenara bırakıp ekonomi gündemine dönmek istiyor. Ancak bu tercih, aynı zamanda Musk’tan ne kadar çekindiğini de gözler önüne seriyor. Zira Musk’ın Beyaz Saray ekibiyle arası oldukça kötü. Trump doğrudan saldırmak yerine, kamuoyuna daha sakin bir tablo çizme çabasında. Ancak perde arkasında, Musk’a yönelik ciddi bir misilleme planı olduğu konuşuluyor.
Nitekim Trump, ‘Truth Social’ üzerinden yaptığı paylaşımda, Musk’ın devletle yaptığı sözleşmelerin kamuoyu tarafından sorgulanması gerektiğini dile getirerek, milyarder iş insanının devasa iş imparatorluğunu riske sokabilecek bir çıkış yaptı.
Öte yandan Cumhuriyetçiler de Musk’ın sahip olduğu mali kaynakların kendilerine karşı kullanılmasından endişeli. Çünkü Musk’ın, yeni bir siyasi parti kurma fikrini giderek daha yüksek sesle dile getirdiği biliniyor.
DÜŞMANLIĞA GİDEN YOL
Oysa her şey çok farklı başlamıştı. Ocak ayında Washington’a gelen Musk, Trump’ın en güçlü müttefiklerinden biriydi. Beyaz Saray’da Lincoln Yatak Odası’nda kalıyor, Başkan’ın en üst düzey danışmanlarıyla birlikte çalışıyordu. Ancak bu “balayı dönemi” kısa sürdü. Musk’ın devlet yönetiminde kaba kuvvetle ilerleyen tarzı, siyasi sezgi eksikliği ve MAGA (Trump yanlısı taban) ile yaşadığı ideolojik gerilim, ilişkileri hızla sarstı.
İlk çatlak Şubat ayında yaşandı. Hükümet çalışanlarına gönderilen bir e-posta, o hafta içinde yaptıkları 5 başarıyı bildirmelerini istiyordu. Ancak bu mesaj, hiçbir bakan ya da kurum başkanına danışılmadan hazırlanmıştı. Üstelik federal yargıçlara bile gönderilince, Musk’ın kamu yönetimini anlamadığı ve yönetim esnekliğine sahip olmadığı kanaati güçlendi. Buna rağmen Trump ve başdanışmanı Stephen Miller bir süre daha Musk’ın arkasında durdu.
Ancak Beyaz Saray Genel Sekreteri Susie Wiles için bardağı taşıran damla, Musk’ın kurduğu DOGE (Department of Government Efficiency) adlı ekibin diğer yetkililerle yaşadığı sürtüşmeler oldu. DOGE; federal hibeleri kesmek, bürokratları işten çıkarmak ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nı kapatmak için çalışırken, siyasi hedefe dönüştü. Ülke genelindeki protestolarda “Kimse Elon Musk’a oy vermedi!” yazılı dövizler taşınmaya başladı.
Musk’ın ilk büyük sınavı 1 Nisan’da geldi. Wisconsin Yüksek Mahkemesi seçimlerinde, Trump yanlısı adayı desteklemek için para akıttı; fakat sonuç fiyaskoydu. Aday ağır bir yenilgi aldı. Bu yenilgi, Musk’ın Cumhuriyetçiler için bir siyasi yük haline geldiğini gösterdi.
Aynı dönemde Trump’ın ekonomi politikaları da Musk’ta hayal kırıklığı yaratmaya başladı. Trump, 2 Nisan’da gümrük tarifeleriyle küresel ekonomiyi şekillendirmeye çalışırken, Musk buna X (eski adıyla Twitter) üzerinden sert tepki verdi ve danışman Peter Navarro’yu “moron” ilan etti. Kapalı kapılar ardında Trump’a tarifelerden vazgeçmesi için özel ricada bulundu. İlk başta direnen Trump, birkaç gün sonra piyasalardaki sarsıntının ardından geri adım atmak zorunda kaldı.
“ONA NE KADAR YARDIM ETTİM, ŞİMDİ NE YAPIYOR?”
Musk’ın DOGE ekibini geri çekmeye başlaması, Beyaz Saray’da “Artık ilgilenmiyor!” algısını güçlendirdi. Özellikle Hazine Bakanı Scott Bessent ile yaşadığı sert tartışma, ipleri kopma noktasına getirdi. Musk, ekonomi yönetiminde etkili olamadığını düşünürken; Bessent, Trump’ın en güvendiği isim haline geldi.
Mart sonunda yapılan bir toplantı sırasında yaşanan hararetli tartışma, Musk’ın öfkeyle masayı terk etmesiyle sonuçlandı. Bu olay, ilişkinin dönüm noktasıydı. Üstüne bir de, Musk’ın NASA başkanlığı için önerdiği Jared Isaacman’ın reddedilmesi geldi. Trump ve ekibi, Isaacman’ın yeterliliğinden çok Musk’a olan yakınlığından endişe ediyordu. Musk bunu kişisel algıladı ve X platformunu eski müttefiklerine karşı bir silah olarak kullanmaya başladı.
MAGA yanlısı kullanıcılar, Musk’ın Demokratları değil de kendi taraflarını hedef almasına şaşırdı. Musk ise Cumhuriyetçileri teknoloji ve inovasyon düşmanı olmakla suçladı ve “Her iki parti de yozlaşmış!” diyerek siyasi mesafesini iyice belirginleştirdi. Ancak 5 Haziran’da yaptığı bir paylaşım, her şeyin önüne geçti: Trump’ın isminin Epstein belgelerinde geçtiğini ima eden bir gönderi paylaştı. Beyaz Saray’da adeta bir “ihanet” havası hâkim oldu. Trump bu paylaşımı görünce öfkeyle “Ona ne kadar yardım ettim, şimdi ne yapıyor!” diye yakındı.
Bu gelişmeler, Türkiye’den bakanlar için oldukça tanıdık olabilir.
Erdoğan’ın sadakat dışı en küçük bir sinyali bile nasıl cezalandırdığını bilenler için Trump’ın Isaacman hamlesi şaşırtıcı değildir. Ancak burada fark, demokrasinin hâlâ işliyor olması. Musk gibi bir figür, karşılık verebiliyor. Kamuoyu bu kavgayı izleyebiliyor. Türkiye’de ise benzer bir çatışma çoğu zaman sessizlikle ve korkuyla gömülüyor.
ÇATIŞMA NEDEN ÖNEMLİ VE NEREYE EVRİLİR?
Musk, Epstein tweetini silerek şimdilik geri adım sinyali verse de Trump’ın cephesinden barış çağrısı gelmiş değil. Aralarındaki savaş, sadece iki kişinin egolarıyla sınırlı kalmayabilir. Teknoloji-politika ekseninde, Washington’da yeni fay hatları oluşuyor. Ve bu çatlaklar, yalnızca Amerika’yı değil, küresel siyaseti de etkiliyor. Çünkü Trump ve Musk, bir dönem “milyarder popülizmi”nin iki kutbu gibiydi. Birinin siyasi gücü vardı, diğerinin teknolojik ve finansal kas gücü. Ama her iki figür de ‘benmerkezcilikleriyle’ tanınıyor. Bu kavgada halkın, hukukun veya devletin kazanmasını beklemek hayal olurdu.
Burada kazanan egolar, kaybeden ise kurumsal itibar. Trump, gücün siyasetle; Musk ise paranın ve popülerliğin teknolojiyle sürdürülebileceğini düşündü. Ancak her ikisi de, birbirlerine yaslandıkları noktada ciddi zaaflar geliştirdi. Ve bu zaaf, şimdi bir kamusal hesaplaşmaya dönüştü.
Bu savaşın kazananı olur mu bilinmez. Ancak kesin olan şu ki, Amerikan siyaseti artık sadece senatolarda değil, uygulama marketlerinde ve sosyal medya platformlarında da belirleniyor.
Ve bu yeni savaş alanında, eski kurallar işlemiyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***