NECİP F. BAHADIR | YORUM
AKP’nin devri iktidarında hukuksuzluğu, adaletsizliği sembolize eden o kadar çok görüntü ve fotoğraf var ki… Her geçen gün listeye yenileri eklenmekte. Belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu ‘5. dalga sanıkları’ iki yanlarında, iki polis eşliğinde, tek sıra halinde adliyeye sevk edilirken çekilen görüntülerin servis edilmesi hukuksuzluğun zirvelerinden biri kuşkusuz.
Ve öyle kolay kolay da unutulmayacak.
Bu bir ‘suçlular geçidi’ gibi bir şey… Bunu çok gördük biz… Ev hanımlarını, başörtülü bacıları, lise – üniversite öğrencisi kız kardeşleri ve 80’ini aşmış piri fanileri polislerin arasında güç geçmiyor ki izlemeyelim. Bu dönemin karakteri oldu bu.
Sanki ilk kez yaşanıyormuş gibi CHP şaşkınlık içinde… Özgür Özel grup konuşmasında ta 27 Mayıs’a kadar götürdü işi. Maydanoz veya künefeci ‘sanıklarına’ emniyet ve yargı farklı mı davrandı? CHP ve medyasının büyük iştahla alkışladığı o operasyonlarda da aynı güvenlik birimleri ve yargı başrolü oynadı. Hukuksuzluğu görmen için illa senin kapının çalınmasına gerek yok… Adaletsiz kime yapılırsa yapılsın ‘adaletsizliktir’.
‘Maydanoz’dan falan, künefeden filan çıktı’ diye benzer görüntü ve fotoğraflar eşliğinde başlık atan sol medyanın şaşkınlığını anlamak zor. Ne bekleniyordu ki… Belediye başkanlarının, eski milletvekillerinin uygulamanın dışında tutulacağını mı? Şaşıranlara şaşırmamak elde değil. Künefeden ‘falan’ çıkarsa, belediyeden ‘suç örgütü’ niye çıkmasın? Bundan kolay ne var. Hepsinin altında aynı imza var; AKP yargısı…
CHP lideri Özgür Özel, ‘rencide edici’ derken elbette haksız değil. Yargı kamuoyuna ‘suçlu algısı’ oluşturmak için her yolu deniyor. Medyaya bilgi notu, görüntü ve fotoğraf servisi yapmaktan bile geri durmuyor. Psikolojik harp yargının işi mi?
Yargı kararlarıyla konuşur. Perde arkasında film fırıldak çevirerek değil. Cumhurbaşkanı, partisinin grup toplantısında mahkeme dosyalarını, davaları diline dolarsa yargı da bunu yapar. Balık baştan kokar! Ve koktu da… Keşke kokan sadece balık olsa… Ne tuz kaldı kokmadık, ne de buz… Aylar önce Bülent Arınç, “Bir koku var duyuyor musunuz?” diye sormuş, AKP Türkiye’sini ‘Sodom Gomera ve Cahiliye Dönemine’ benzetmişti. O koku artarak sürüyor.
“Celal Bayar’ı kendini asmaya kalkacak kadar rencide ettilerse…” dedi Özgür Özel, “Bugün de aynıları yaşanıyor. Nasıl ki millet Süleyman Demirel’i 7 sene iktidar yaptılarsa bugünkü mağdurlar yarının iktidarıdır. Ant olsun ki iktidar olacağız.”
Doğru, Bayar’ı da Menderes’i de rencide ettiler… Bayar intihara kalkıştı. Menderes, “Beni taksit taksit öldürüyorlar…” dedi.
Kimdi yapan? 27 Mayıs Cuntası… CHP’nin pek sevdiği darbedir 27 Mayıs. Erdoğan’ın son dönem yönetimi bir askeri cuntadan farksız.
Özgür Özel’in iktidar için ‘ant içmesi’ bir kararlılığın ifadesi… Fakat yemin ederek, ant içerek de iktidar olunmuyor. Toplumdaki muhalefet damarını yakalaması lazım öncelikle… Çok sık kullandığı AKP dili ve üslubuyla toplumsal muhalefeti büyütemez.
19 Mart’tan sonra topluma doğru yürüdü, bir demokrasi ve adalet cephesi oluşturdu. Fakat yeterli değil. Fazlası gerekir. Sadece kendisi değil, parti olarak bu cepheyi daraltacak, küçültecek söz ve davranışlardan kaçınması gerekir. İktidarın yolu toplumun merkezinden geçer. Mazlumun kimliğine bakmamaktan geçer.
Yazıya otururken CHP’ye dönük dalga dalga büyüyen operasyonlara tepki de içeren bir ‘adalet çağrısı’ metni okudum. Metinde can alıcı ifadeler var. Tespit ve öneriler yerinde… Altına imza koyanların çeşitliliği ve renkliliği metin kadar çarpıcı… AKP’nin kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır da var, Haşim Kılıç da… Yine AKP’de bakanlık yapmış Hüseyin Çelik ve Ertuğrul Günay’ın ismini gördüm. Nesrin Nas, Beyhan Aslan, Müslüm Doğan ve Abdulbaki Erdoğmuş gibi isimlerin bir araya gelmesi önemli.
AKP iktidarına sağdan soldan bir ‘adalet çağrısı…’. Daha doğrusu ‘adalete dön’ çağrısı bu. “Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önlemek gerekir.” metinden bir cümle… “Hukukun üstünlüğü yoksa, adalet yoktur!” bir başka cümle… “Adaletsizlik bir beka sorudur.”
Günün anlam ve önemine vurgu da mevcut; “Adalet halkın ekmeğidir.”
Ekmek küçüldü. Neden? Hukuk ve adalet olmadığı için… Ah, toplum bu gerçeğin bir farkına varsa… Şu tespit de önemli; “Türkiye’de hukuk devleti askıdadır.”
Yeni değil, nicedir böyle… Türkiye bir kanun devleti bile değil.
Adalet ve hukuk Anadolu topraklardan göçeli epey oldu. AKP iktidarı en ağır darbeyi ‘adalete’ indirdi. Yargıya güven tarihinin en alt düzeylerinde…
AKP tabanı bile ‘adalet sorununun’ farkında. Fakat ‘ekmek’ kadar önemsemiyor. Şimdi o ekmek de ufaldı. ‘Vicdana’ dokunmayan hukuksuzluklar ‘cüzdana’ değince işin rengi değişti. Bu kadar renkli ve değişik siyasi görüş sahiplerinin, “Türkiye’de hukuk devleti askıdadır!” cümlesinin altına imza koymaları önemli.
Sesi Saray’ın içlerine kadar ulaşacak isimler var aralarında…
‘Bunu çağrı sonuç verir’ anlamında söylemiyorum. Erdoğan’ın yakından tanıdığı, bildiği kişileri kastediyorum. AKP benim için çoktan ‘umutsuz vakaya’ dönüştü. Erdoğan ve AKP’ye ilişkin son umutlarımı da tüketeli çok oldu.
Her cuma Erdoğan ve arkadaşlarına “Allah Adaleti emreder…” ayeti hatırlatılıyor. Var mı bir etkisi? Cami cemaati bile mesajı almaktan uzak… Yine de en azından tarihe not düşme babından da olsa ‘adalet sesinin’ duyulması kıymetlidir. Yarına dönük umutları besler.
Evet, bugün hukuksuzluk dalgaları CHP’nin duvarların dövüyor. Fakat unutulmamalı ki adaletsizlik her yerde… Maydanoz Döner’de, künefede, öğrencilerin mekanlarında, okullarda…
AKP iktidarı gemi azıya aldı. Hukuka dönmesi imkansız gibi bir şey. Sadra şifa bir infaz düzenlemesi bile yapamadı. Bayramı zehir ettiler. Önünde sonunda hukuk kazanacak… AKP kaybetmeye mahkum. Zulüm ne zaman abat olmuş ki… Boşuna söylenmemiş, “Hukuk bazen uyur ama asla ölmez!” diye. AKP de bu gerçeği görecek… Hukuksuzluklarının hesabı sorulacak bir gün… İntikam değil bu adaletin gereği…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***