Serbest Görüş Haber Merkezi
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Terörsüz Türkiye sloganıyla ambalajlanan süreç, anayasa değişikliğine ve bu değişikliğe bağlı olarak Erdoğan’ın yeniden aday olmasına yönelik bir süreçtir” dedi. Türkiye’nin uzun vadede büyük problemlerle karşılaşabileceğini vurgulayan Dervişoğlu, terör örgütü PKK’nın sözde fesih bildirisinde Lozan’ın hedef alındığına işaret ederek “Batı emperyalizmi yaşama geçiremediği Sevr’in intikamını alıyor” değerlendirmesini yaptı. Sözcü TV’de gündeme dair soruları yanıtlayan Dervişoğlu’nun gündeminde infaz düzenlemesi de vardı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu SZC TV ekranlarında İpek Özbey’in moderatörlüğünde Serap Belovacıklı, Özlem Gürses ve Senem Toluay Ilgaz’ın sorularını yanıtladı.
“Hakikati susturamayan ekranı karartır”
SZC TV’ye verilen 10 günlük ekran karartma cezasını eleştiren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; ‘’ Hakikatler susturulamazsa yayınlar susturuluyor. Son derece üzüntü verici bir durum. Hem basın özgürlüğü hem de halkın haber alma hakkının kısıtlanması açısından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sıfatıyla son derece üzgünüm. Tüm bunlar demokratik toplumda yaşanmaması icap eden meseleler. Bunların sıklıkla gündeme gelmesi de hükümetin demokrasiye bakışının sorgulanmasına vesile oluyor. Ben mahkemeden çıkacak kararın gecikmeden hatayı telafi edecek bir karar olmasını temenni ediyorum. Kaygılarım var Türkiye’de hukuk ve adaletin toplumsal beklentiye cevap verecek bir biçimde hakimiyet alanı tesis ettiğine inanmıyorum. Adaleti bekliyoruz ama adaletin tecellisine dair olan inancımız zayıflıyor. Bu kapsamda yayın karartma cezası almış SÖZCÜ TV’ye geçmiş olsun diyorum. Burada çalışan emekçilere sizler gibi kıymetli gazetecilere bir ders olarak algılanmamalı. Hayatımızın bazı döneminde aleyhimize alınan cezaların bir şeref madalyası gibi algılanması gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.
“Meclis, kapalı kapılar ardında planlanan bu oyunun figüranı yapılmaya çalışılıyor”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın; ‘’SDG hâlâ oyalama taktiklerine devam ediyor’’ sözlerine ilişkin ‘’Süreçte sıkıntı mı yaşanıyor?’’ sorusuna Dervişoğlu; ‘’ Bu ifadelerine baktığımda gördüğüm şu; demek ki hükûmete birtakım teminatlar verilmiş ama Sayın Cumhurbaşkanı onların beklentilerine uygun bir biçimde gerçekleşmediğini ifade etmiş. Öyle ise bu sürecin en başından itibaren bizim yaptığımız uyarılar çerçevesinde bir kere daha ele alınması lazımdır diye düşünüyorum. Çünkü her şey kapalı kapılar ardında sürdürülüyor. Kamuoyu, STK’lar, Meclis kapalı kapılar arkasında planlanan bu oyunun figüranı yapılmaya çalışılıyor. Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi olup biten yanlışlıkların suç ortağı konumuna taşınmak da isteniyor. Anlaşılan o dur ki terör, terörist, terörizm kavramları arasındaki farkı bir türlü idrak edemezseniz, toptancı bir tarih şuuruyla yaklaşmayan, yaşadığımız coğrafyanın jeopolitiğinden bir haber, uzun vadede neler getirebileceğini kestiremeyen devlet yöneticilerinin atmış olduğu adımlar var. Yani ben bu süreç ne kadar allanıp pullanırsa pullansın milletin beklentisine cevap verebilecek bir biçimde sonuçlanacağına inanmıyorum.’’ dedi.
“Bahçeli, Öcalan’ın talebini yerine getiriyor”
KCK’nın; ‘’Öcalan fiziki özgürlüğüne kavuşmazsa silah bırakmayız.’’ açıklamasını değerlendiren Dervişoğlu, 2013 yılında yaşanan Açılım Süreci’nde terörist başı Öcalan’ın Türk Milliyetçilerini ikna etmeden sürecin gerçekleştirilemeyeceği ifadelerini hatırlatarak; ‘’Abdullah Öcalan’ın bir talebini yerine getiriyor bahsettiğiniz siyasi partinin genel başkanı. (Devlet Bahçeli) Daha sonraki süreçlerde de işte ‘komisyon kurulmalı’ derken diasporası olan bir örgütün uzun vadede Türkiye’nin başına bela olacak ve bir hakikat komisyonu gibi sürecin algılanmasını temin edecek adımların atılması da Abdullah Öcalan tarafından arzulanıyor. Yani onu da dinlendiren aynı kişi.) ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin; ‘’Abdullah Öcalan TBMM’ye gelsin, konuşsun.’’ İfadeleriyle başlayan sürecin, Abdullah Öcalan’ın affını temin edebilmek için olduğunu vurgulayan Dervişoğlu; ‘’İçinde ‘umut hakkından yararlansın’ ifadesi de var. Dolayısıyla Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması beklentisini güncelleyen ifadelerdir bunlar. Dolayısıyla çatı örgütü sayılan KCK’nın da böyle bir talebi Türkiye’nin önüne koyması kadar doğal bir şey olmaz. Ama hep söylüyorum, Milliyetçileri temsilen sadece bir siyasi partinin genel başkanının ifadeleri, partisinin isminin önünde milliyetçi var diye Türkiye ve Türk milleti için yeterli değildir.’’ diye ekledi.
“Terörsüz Türkiye’yi istemiyorlar denmesi büyük ayıp”
Süreçle ilgili kaygılarını dile getiren Dervişoğlu; ‘’Terörsüz Türkiye’den kim rahatsız olabilir? Terörsüz Türkiye’yi en çok benim yaş kuşağım arzular. Türkiye’de benim yaş kuşağımın siyasi ayrım bulunmadan söylüyorum ‘Terörsüz Türkiye’yi istemiyorlar’ denmesi büyük bir ayıptır. Dönemin devrimcileri içinde ülkücüleri için de ben bunları telaffuz ediyorum. Bu ayrışmalardan nemalanmak yerine birleştirici bir söylem geliştirmemiz gerekiyor.” dedi.
“Devlet kendisiyle terör örgütünü eşitliyor”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın; ‘’Birlik olmazsak birlikte yok olacağız. Öyle bir denklem ki Ortadoğu’da sınırlar değişti. Netanyahu başlarken bütün sınırlar değişti.’’ ifadelerinde devlet aklının devreye girip girmediği sorusuna Dervişoğlu; ‘’Eğer bu pencereden bakıyorsanız bu Türkiye’nin sıkışmışlığına işaret eder. Tuncer Bakırhan’ın bir şey söylemesine gerek yok. Bir terörist örgütün üst düzey yöneticisi; ‘Türkiye öyle bir ittifakın içinde ki onların söylediklerini şayet yapmazlar ise sonları Osmanlı’dan kötü olur’ diyor. Doğrudan doğruya tehdit ediyor. Bunu düzeltmek için bunu diyen adamlarla masaya oturmak makul bir yöntem ise o zaman bu aklın arkasında devletin kendisini müdafaa etmek üzere oluşturduğu bir strateji vardır diyebiliriz ama devlet onu yapmıyor ki. Üzülerek söylüyorum, devlet kendisiyle terör örgütünü eşitliyor yanlış stratejileri münasebetiyle.’’ dedi.
“Madem bu kadar kolaydı…”
Terörsüz Türkiye sürecinin toplumsal boyutunu ele alarak konuşmasına devam eden Dervişoğlu; ‘’Bu ülkenin ürettiğinin %90’ını %10’luk bir kesim alıyor, geri kalan %90’ı da kalanı paylaşıyor. Ben ona da terör tanımlaması yapıyorum. Tenceresini kaynatamıyorsa bir emekli mutfakta terör var demektir. Bir çocuk yatağa aç gidiyorsa orada terör var demektir. Biz terör deyince bütün bunlar acaba neyin birikiminden kaynaklandığını araştırmamız icap eden bir şey değil bu. Türkiye doğru yönetilmiyor. Bu, bu kadar basitse bu ülke terörü sıfır noktasında teslim aldı. Bu kadar kolaydı madem 23 senedir İmralı’daki cani başına silah bıraktırma talebini niye götürmediniz?’’ diye konuştu.
“Türkiye suç işleme eğiliminde olanların cenneti haline geldi”
TBMM Başkanlığına gelen İnfaz Düzenlemesine dair konuşan Dervişoğlu, iktidar döneminde Türkiye’nin suç işleme eğiliminde olanların cenneti hâline dönüştüğünü vurgulayarak; ‘’Bu son derece tehlikeli bir durumdur ve infaz düzenlemeleriyle ortadan kaldırılabilecek bir durum değildir. Türkiye aslında çok daha büyük bir dertle baş başadır. Bütün bunların aşılabilmesi noktasında bazılarıyla yapılmış pazarlıklara bağlı olarak kişisel tatminleri karşılayacak düzenlemelerin de çözüm diye sunulmaması lazım. Türkiye’de suçlar klişeleşmiştir artık. Suç işlemeye hazır ve bunu bedeli mukabilinde gerçekleştirmeye hazır yapılar oluşmuştur Türkiye’de.’’ dedi.
“Anayasa konusunda duruşumuz net”
Yeni Anayasa tartışmalarına ilişkin konuşan Dervişoğlu, Numan Kurtulmuş’un Meclis’te İYİ Parti grubunu ziyaret ettiğinde yaptığı açıklamasını hatırlatarak; ‘’Ben tek adam düzenini tahkim edecek, bu rejimi güçlendirecek herhangi bir anayasa değişikliğine katkı sağlamayız diye ifade etmiştim. Benim diğer konularda olduğu gibi anayasa konusunda da duruşum ve partimizin duruşu açık ve nettir. Türkiye’nin bugün ihtiyaç duyduğu şey geleceğimiz açısından hepimizi tehlikeye düşürecek tek adamlık diye tarif edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden kurtulmak olmalıdır.’’ diye konuştu.
“İmamoğlu’nun cezaevinde olmasının tek sebebi var”
İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin konuşan Dervişoğlu; ‘’Ekrem Bey’in bir Cumhurbaşkanı adayı olarak seçim takviminden çok önce ortaya çıkması ve çıkarılması kendisini hedef tahtasına koymuştur. Ekrem bey sıradan bir kişi olsaydı başına gelmezdi.’’ diyen Dervişoğlu, iktidarın iştahını kabartacak uygulamalardan kaçınmak gerektiği uyarısını hatırlatarak; ‘’Benim işaret ettiğim tehlike yaşama geçti yani Sayın Erdoğan’ın siyaseten iştahı kabardı ve kendisine siyaseten rakip olması muhtemel kişilere karşı da stratejileri değişti. Bunun sonucu olarak da Sayın İmamoğlu şu anda Cumhurbaşkanı adayı olmasaydı şayet normal bir Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı statüsünde kalsaydı bu işe muhatap kılınmayacaktı. Bugün Ekrem İmamoğlu cezaevinde ise bunun bir tek sebebi var, Cumhurbaşkanı adayı olması.’’ diye ekledi.