ANKARA – DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, Dersim Katliamı’nın araştırılması için Meclis’e araştırma önergesi verdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, dönemin Bakanlar Kurulu’nun kararıyla başlatılan Dêrsim Katliamı’nın için Meclis araştırması istedi. Meclis Başkanlığına sunulan önergede, cumhuriyetin tekçi bir anlayış üzerine kurulduğu ve farklı kimlik, kültür ve inançların yok sayıldığı belirtilerek, şovenist bir toplum yaratımının amaçlandığı kaydedildi.
Önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi: “Kürtlere karşı 1925 yılında ‘Şark Islahat Planı’ hazırlandı. Tekçi ulus devlet politikaları hayata geçirildi. Bu çerçevede, 2 Şubat 1926 tarihinde Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey tarafından hazırlanan raporda, Kürt Aleviliğin merkezi Dêrsim, ‘Çıbanbaşı’ olarak tanımlanmış; dönemin egemenleri açısından, homojen bir ulus yaratma hedefinin önündeki en büyük engel olarak görülmüştür. Aynı minvalde, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın 18 Eylül 1930’da Başbakanlığa sunduğu raporda da Dêrsim’e acilen askeri operasyon düzenlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. 1932 yılında Jandarma Umum Kumandanlığı tarafından hazırlanan gizli rapor ise Dêrsim’in coğrafi, ekonomik, toplumsal, etnik ve inançsal yapısı ayrıntılı şekilde inceleyerek, kapsamlı bir askerî müdahale ve ıslahat planı için öneriler sunmuştur.
70 BİNDEN FAZLA KÜRT KATLEDİLDİ
Dönemin Bakanlar Kurulu ise 4 Mayıs 1937’de karar aldı ve katliama başladı. Tarihimizin en acı olaylarından biri yaşanmıştır. 15 Kasım 1937’de Pir Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin ve arkadaşları, Elazığ’da kurulan özel mahkemede yargılanarak idam edilmiştir. Seyit Rıza, ileri yaşına rağmen yaşı küçültülerek asılmış; oğlu Resik Hüseyin’in yaşı ise büyütülüp babasının gözü önünde darağacına gönderilmiştir. Seyit Rıza, idam sehpasında ‘Kerbela evladıyız, günahsızız, ayıptır, zulümdür, cinayettir’ diyerek sehpayı tekmelemiş; mahkemede sarf ettiği ‘Sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun!’ sözleri hafızalara kazınmıştır. Dêrsim’de 70 binden fazla insan katledilmiş, binlercesi zorla yerinden edilmiş, kültürel, inançsal ve dilsel aidiyetlerinden kopartılmıştır.
ERDOĞAN DEVLET ADINA ÖZÜR DİLEMİŞTİ
Yüzlerce Dêrsimli kız çocuğu ise ailelerinden alınıp, çoğunlukla asker ailelerinin yanında hizmetçilik ve kölelik şartlarında yaşamak zorunda bırakılmıştır. Öte yandan, 2011 yılında dönemin başbakanı ve mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dêrsim Tertelesi’yle ilgili olarak ‘Devlet adına özür diliyorum’ açıklaması yapması, bu acının devletin en üst makamında kabul edildiği önemli bir dönemeç olmuştur. Aynı dönemde iktidar partisinden birçok isim de Dêrsim katliamına dair acılarını ve üzüntülerini dile getirmiş, bu kıyımın bu toprakların onulmaz yarası ve ortak geçmişimizin acı bir parçası olduğunu ifade etmiştir. Ancak geçen yıllara rağmen bu özrün arkasından somut ve kalıcı adımların atılmaması, Dêrsim halkının ve vicdan sahibi herkesin yüreğinde kapanmayan bir yara bırakmıştır.
ARAŞTIRMA TALEBİ
Bugün toplumsal barışa dair samimi ve kalıcı hamleler yapılmak isteniyorsa, bunun başlangıç noktalarından birisi Dêrsim halkının yıllardır dile getirdiği taleplerin karşılanması ve Dêrsim Tertelesi ile yüzleşilmesi olmalıdır. Hakikatlerin ortaya çıkarılması, acıların paylaşılması ve adaletin tesis edilmesi, yalnızca Dêrsim halkı için değil, Türkiye’nin tüm halklarının ortak geleceği ve barış içinde bir arada yaşama iradesi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu amaçla Dêrsim ismini iade edilmesi başta olmak üzere, Dêrsim Tertelesi gibi tarihsel travmalarla yüzleşmenin başlangıcı olarak, yıllardır kapalı tutulan arşivlerin açılması, gerçekleri açığa çıkaracak bir hakikat komisyonunun kurulması, Pir Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezarlarının açıklanması, toplu mezar yerlerinin tespiti, kayıp çocukların akıbetinin incelenmesi ve katliamın planlayıcıları ile uygulayıcılarının tarih önünde yargılanmasını sağlayacak bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmalıdır.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***