Filistin Eylem Komitesi, Levent metro çıkışından İsrail İstanbul Başkonsolosluğu’nun önüne yürüdü. “Katil ABD, işbirlikçi AKP”, “Hamaseti bırak, ticareti kes”, “Nehirden denize, Filistin özgür olacak” sloganlarının atıldığı eyleme yüzlerce kişi katıldı. Başkonsolosluğun önü, çevik kuvvet polisleri tarafından abluka altına alındı. Soğuk hava koşulları ve yoğun yağışa rağmen gerçekleştirilen eylem, İsrail Başkonsolosluğu’nun önünde okunan basın açıklamasının ardından sona erdi.
Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, dün gece İsrail ordusunun başlattığı yoğun saldırılarla sona erdi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada hedefin Gazze’nin geneli olduğu duyuruldu. Ayrıca hava saldırılarının ötesine geçilebileceğinin de açıklanması, bölgeye yönelik kara operasyonunun yeniden başlayabileceğini de gündeme getirdi. Ateşkesin sona ermesiyle İsrail’in saldırılarının yeniden başlamasını protesto eden Filistin Eylem Komitesi, İsrail İstanbul Başkonsolosluğu’nun önüne yürüdü. Komite, Başkonsolosluğun önünde basın açıklamasını okundu.
Komite tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Soykırımcı İsrail’le Tüm İlişkileri Kesin!
Siyonist işgal devleti İsrail, Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım saldırılarında, açıkladığı hiçbir hedefine ulaşamadan imzaladığı ateşkes anlaşmasını bozdu ve Gazze’deki soykırıma devam edeceğini ilan etti. Dün gece, uykusundaki yüzlerce Filistinliyi katlederek yaptığı saldırı işgalci rejimin katliam üzerine kurulu karakterini bir kez daha ortaya koydu. Bu rejim, başta ABD olmak üzere dünyadaki egemen kapitalist düzenin onayı ve desteğiyle hiçbir insani hukuka aldırış etmeden bir buçuk yıldır Filistin’de en ağır savaş suçlarını işliyor. Ancak devam eden bu vahşi saldırganlık Filistin halkının iradesini teslim alamadı ve alamayacak.
Geçici ateşkesin sürdüğü geçtiğimiz 2 ay boyunca işgal devleti anlaşmadaki hiçbir taahhüdüne uymadı ve Gazze üzerindeki ablukasına bütün şiddetiyle devam etti. İşgal rejimi bu süreçte, günlük hayatın sürmesi için gerekli yakıt, elektrik, gıda ve ilaçların Gazze’ye girişini engellemeyi sürdürdü. Açlık ve soğuk işgal devleti tarafından Filistinlilere karşı bir silah olarak kullanıldı. Filistin direnişi ateşkesin tüm şartlarına riayet etmesine rağmen ve anlaşmaya göre Gazze’deki işgalin bitmesi gerekirken, işgal devleti Gazze’den çekilmeyip, silah ve saldırganlıkla başaramadığı siyonist esirleri teslim almayı amaçladı ve bu süreçte ABD’nin sınırsız desteğini aldı.
Tüm soykırım süreci boyunca ve sonrasında Siyonist saldırganlığın ABD öncülüğünde ve ortaklığında sürdüğü apaçık ortadadır. ABD’nin sürekli dillendirdiği Filistin’de etnik temizlik planları ve dünkü saldırıdan haberdar olduğunu açıklaması bu suç ortaklığının boyutunu kanıtlıyor. Geçtiğimiz ay içerisinde ABD, soykırım rejimine en büyük silah sevkiyatını onaylayarak dün yaşanan saldırganlığın işaretlerini vermişti. Aynı zamanda ABD ve İngiltere’nin iki gün önce Yemen halkına karşı gerçekleştirdiği saldırı emperyalist güçlerin bölgedeki tüm direniş odaklarına karşı imhacı yaklaşımından hiç vazgeçmediğini gösteriyor.
Gazze’ye uygulanan soykırımcı ablukayı kıralım!
ABD’nin desteğiyle Siyonist işgal rejiminin Filistin’de işlediği bu soykırım, dünyanın ve bilhassa işgal devletine lojistik sağlayan ülkelerin sessizliği eşliğinde mümkün oluyor. Türkiye işgal devletine sağladığı petrol akışı ve limanlarını işgale giden askeri mühimmat ve lojistik gemilerine açmasıyla işlenen suçlara ortak oluyor. Soykırımcı İsrail’e karşı hamasi çıkışlar yapan Türkiye’deki iktidar fiili adımlar atmaktan imtina ederek Filistin’de süren tüm ihlallerde pay sahibi oluyor.
Filistin’le dayanışmanın en acil görevi bugün işgal devletini tecrit etmek, soykırımı sürdürmek için ihtiyaç duyduğu tüm destekten onu mahrum bırakmak ve bu rejime tam bir ambargo uygulanmasını sağlamaktır. Filistin halkının ve direnişinin yanında duran bizler, işgal devletiyle imzalanan tüm anlaşmalar iptal edilmediği, ona hizmet eden tüm emperyalist üsler kapatılmadığı müddetçe, savaş ve soykırım suçlusu bu rejime tam bir ambargo uygulanmadığı müddetçe ve bu cani rejimin Türkiye’de diplomatik temsilcilikleri olduğu müddetçe mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ve bu sesi büyütmeye devam edeceğiz.”