Mahfi Eğilmez
Herkes Hem Şikâyetçi Hem Mutlu
Kime sorsanız bir şeylerden şikâyet ediyor. Kimi ülkenin gidişini beğenmiyor, kimi adalet sisteminden, kimi sağlık sisteminden, kimi eğitimden, kimi ücretlerin düşüklüğünden, kimi enflasyondan, kimi işsizlikten yakınıyor. Bir bölümü bu gidişattan kimin sorumlu olduğunu karıştırıyor ama gidişten şikâyetçi.
Bütün bu yakınmalara karşılık TÜİK’in 2024 yılını kapsayan Yaşam Memnuniyeti Anketi çok farklı sonuçları işaret ediyor. Türk halkının yüzde 49,6’sı ankete verdiği yanıtta mutlu olduğunu ifade etmiş. AKP’nin iktidarı devraldığı yıl mutlu olanların oranı yüzde 59,6 imiş buna göre 21 yılda mutlu olanların oranı 10 puan azalmış. Oysa insanlarla konuştuğunuzda toplumun yüzde 90’ı mutsuz görünüyor.
Bu çelişkili durum dört şeyden birisinin veya birkaçının işareti olabilir: (1) İnsanların bir bölümü yalan yere şikâyet ediyor, nazar değmesin diye öyle görünüyor olabilir (ki bu bence en zayıf olasılık.) (2) İnsanların önemli bir bölümü mutluluğun ne olduğunu tam olarak bilmiyor olabilir. (3) İnsanların bir bölümü çekindikleri için doğruyu söylemiyor olabilir. (4) Anket tam olarak iyi ifade edilememiş olabilir.
Bu dört olasılığın hepsi geçerli olsa bile eğer söz konusu 21 yılda bu eğilimlerde bir değişiklik olmamışsa trend doğruyu gösteriyor demektir. Bu da AKP iktidarında halkın mutluluğunun 10 puan azaldığı anlamına gelir. Şikâyetlerle karşılaştırıldığında sağlık hizmetlerindeki memnuniyet artışını anlamak mümkün olsa da adli hizmetler ve asayiş hizmetlerindeki memnuniyet artışını anlamak mümkün değil.
Özetle söylemek gerekirse ya bu anket doğruları yansıtmıyor ya da halkımız yok yere yakınıyor.
İhracatçı Kurdan Yakınıyor Ama İhracat Artıyor
İhracatçıları dinlerseniz ihracatta büyük sıkıntılar yaşadıklarını ve eskisi gibi ihracat yapamadıklarını anlatıyorlar ve kurun sabitleşme eğiliminin Türkiye’nin ihracatını baltaladığından yakınıyorlar. Oysa ihracat verileri aynı şeyi göstermiyor.
TÜİK’in dış ticaret tablolarındaki ihracat verilerini kullanarak hazırladığım bu grafik ihracatın bütün yakınmalara karşılık, son iki yılda hız kesmiş olsa da, artış eğiliminin sürdüğünü gösteriyor. O zaman ihracatçıların yakınmalarının nedeni ne olabilir? Burada iki olasılık söz konusu olabilir: (1) İhracat verileri bazı hatalar içeriyor olabilir. (2) USD/TL kurundaki değişimle enflasyondaki değişim arasında tutarsızlık söz konusu olabilir.
(1) numaralı meseleyle ilgili olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından hazırlanan ihracat verileri tablosunda yer alan ve 2024 yılında 35,7 milyar dolar düzeyine ulaşan ihracatçı birlikler kaydından muaf ihracat ile antrepo ve serbest bölgeler farkı başlığı altında sınıflandırılan kalem önemlidir. TÜİK, 3 yıl önce özel ticaret sistemine göre hesaplamadan genel ticaret sistemine göre hesaplamaya geçti. Özel ticaret sisteminde serbest bölgeler ekonomik sınırların dışında kabul ediliyor ve bu bölgelere mal satışı ihracat sayılıyordu. 3 yıl önce geçilen genel ticaret sisteminde ülkenin coğrafi sınırları ülkenin ekonomik sınırları olarak tanımlandığı için artık serbest bölgelere satışlar değil, serbest bölgelerden yurt dışına satışlar ihracat sayılıyor. Sorun asıl olarak son üç yılda ortaya çıktığı için bu tanım değişikliği bazı kalemlerde bir çifte saymaya neden olmuş ve bu çifte sayma ihracatı olduğundan yüksek göstermiş olabilir.
Tablo bize ihracatçının yakınmasının USD/TL kurundaki değişim ile enflasyondaki değişim farkından kaynaklandığını gösteriyor. Dikkat edilecek olursa son iki yılda kur artışı enflasyonun gerisinde kalmıştır. Bir başka deyişle ihracatçının ürettiği mallarda kullandığı yerli girdilerin maliyeti 2024 yılında ortalama yüzde 58,5 oranında artarken ihracattan elde ettiği getiri (kur) yüzde 38 oranında artmıştır. Yakınmanın bir bölümü buradan kaynaklanıyor.
(2) numaralı olasılığı bir tablo eşliğinde ele alıp irdeleyelim (tablodaki verilerin tamamı TÜİK sitesinden alınmış ve değişim hesapları tarafımdan yapılmıştır.)