Bu hafta güncel bir diziden değil, onun yerine hakkında güncel bir bilgi olan Buffy The Vampire Slayer’dan (Vampir Avcısı Buffy) bahsedeceğim. 90’ların ikonik dizisi Buffy’nin geri döneceği neredeyse resmen duyuruldu. 22 yıl sonra dönecek olan dizinin yeni bir vampir avcısına odaklanacağı ve de diziyi Oscar’lı Chloe Zhao’nun yöneteceği haberi çıktı.
Ardından Buffy’i canlandıran Michelle Gellar Instagram’da bir açıklama yaparak haberleri doğruladı ve başta soğuk baksa da Chloe Zhao ile görüşmesinin çok eğlenceli geçtiğini ve ikna olduğunu yazdı. Gellar ayrıca bu konuda son derece titiz olduğunu da şu sözlerle aktardı: “Hayranları her zaman dinledim ve Buffy’yi ve onun dünyasını yeniden ziyaret etme isteğinizi duydum ama doğru yapacağımızdan emin olmadan yapabileceğim bir şey değildi. Bu uzun bir süreç oldu ve henüz bitmedi. Size söz veriyorum, bu diziyi ancak doğru yapabileceğimizi bilirsek yapacağız. Ve size bu yolda ilerlediğimizi söyleyebilirim.”
Aslında Buffy’nin geri döneceği haberi ilk kez çıkmıyor. 2018’de yine benzeri açıklamalar kamuoyuna yansımıştı. Hatta Spike’ı canlandıran James Marsters’ın dizinin dönmesi için çok hevesli olduğuna dair birkaç röportajına denk gelmiştim. Marsters kişisel Instagram hesabında da zaman zaman bunu yazıyordu. Fakat Michelle Gellar’ın yazdıkları şimdiye kadar yapılan açıklamalar arasında en resmisi oldu.
Tabii yeni bir Buffy’de Michelle Gellar’ın yan rolde olacağı söyleniyor ama diğer karakterler yeniden dizide olacak mı bilemiyoruz. Örneğin Spike’ın Sunnydale yok olurken orada kaldığını biliyoruz. Tabii fantastik bir dizide bu tür şeylerin iki sihre bakacağı tahmin edilebilir.
Bu yazıda biraz Buffy The Vampire Slayer evrenini anlatmaya çalışacağım. Buffy hem ergenlik döneminde, o zamanın CNBC-e’sinde takip ettiğimiz hem de internetin faydalarından yararlanarak izlediğimiz bir dizi. Tabii merak edenler için Disney Plus’ta tüm bölümlerinin olduğunu da eklemek isterim.
Joss Whedon’un yarattığı dizi ilk olarak 1997’de, 7 sezon ve 150 bölüm şeklinde yayınladı. Bu arada güncele dair şunu eklemek gerekli Whedon bu yeni yapımda yer almayacak. Birçok oyuncu tarafından baskıcı biri olmakla itham edilen Whedon, bir süredir sektörden elini ayağını çekmiş durumda. Bu arada Buffy’nin ilk olarak 92’de sinema filmi olarak çekildiğini belirteyim. Hatta Wedon’un bu versiyonu pek sevmediği de biliniyor. Kristy Swanson başrolde olduğu filmde Luke Perry rol alıyor ve hatta Ben Affleck de figüran olarak bir sahnede geçiyor. Luke Perry filmde insan rolünde fakat hem giyimi hem de tipi düşünüldüğünde vampir olan Spike karakterinin ondan esinlendiğine neredeyse eminim.
Tabii Whedon’un Buffy karakterini nasıl yarattığına dair de bazı şeyler söylemek lazım. Whedon, Hollywood korku mantığını tersine çeviren bir yerden yaklaşarak bu karakteri yaratıyor. Şöyle ki ara sokağa girip ilk öldürülen sarışın kadın imajını tersine çevirip ondan bir kahraman yaratıyor. Buffy Summers da tam olarak böyle bir karakter, çelimsiz bir sarışın ve hatta avcı olduğu kendisine ilk açıklandığında lisede ponpon kızlar takımında ve de süslü, cici bir genç kadın. Fakat son 15 yılın en çok sevilen tanımı olan anti-kahraman değil. Güçsüz olduğu ve ilk öleceği düşünülen bir karakterin doğaüstü güçlere sahip olması söz konusu.
Dizinin konusu ise özetle şöyle, boşanmış ve yalnız bir anne ile yaşayan Buffy, önceki yaşadıkları yerde avcılık yaparken okulu yaktığından annesiyle yeni bir başlangıç için California’daki kurgu bir kasaba olan Sunnydale’e geliyor. Fakat kaderi burada onu hemen bırakmıyor ve her avcıyı eşlik eden gözetmenlerden biri olan Rupert Giles (Anthony Head) ile tanışıp bu yeni kasabada da avcılık yapmaya devam ediyor. O sırada lisede Xander Harris (Nicholas Brendon) ve Willow Rosenberg (Alyson Hannigan) ile tanışıp yakın arkadaş oluyor. Xander ve Willow bir süre sonra Buffy’nin sırrını öğrenip ona yardım etmeye başlıyor. Dizi her bölümü hemen hemen mezarlıkta başlatıyor. Yeni vampir olmuş birini mezar başında bekleyen Buffy, birkaç dövüş tekniğiyle vampirleri küle çeviriyor. Tabii dizide sadece vampirler yok, 7 sezon boyunca farklı fantastik yaratıklara, büyücülere ve canavarlara karşı savaşı izliyoruz. Hepsinin bu Amerikan kasabasına gelmesinin bir sebebi ise buranın Cehennem ağızlarından biri olması. Vampirler de dahil bütün yaratıklar bu ağzı açıp cehennem ile dünya arasında bir geçiş sağlamaya çalışıyor. Buffy’nin de yer yer alaycı bir şekilde tekrarladığı bir replikle anlatacak olursak her bölüm “dünyanın sonu geliyor!”
Buffy The Vampire Slayer’ın bazı önemli noktalarına değinmek lazım, özellikle Batman, Superman, Spiderman gibi süper kahramanların olduğu sektör içinde Buffy’nin bir kadın kahraman olması dikkat çekici. Öte yandan avcıların hepsinin kadın olması da (biri ölünce diğeri devralıyor) önemli bir detay. Ayrıca Buffy çelimsiz, sarışın bir kadın olsa da sarkastik bir karakter. Dikkatimi çeken bir başka önemli detay ise her ne kadar cehennem kavramı ve elbette canavarlar kullanılsa da kilise neredeyse dizide hiç görmediğimiz bir şey. Buffy’nin gözetmeni Giles dahil tüm gözetmenler İngiltere’ye bağlı bir konsey tarafından görevlendiriliyor. Nesiller boyunca avcılık ve gözetmenlik üzerine eğitimler veriyorlar. Bu anlamıyla dizi dindarlığı kendinden bir yerde uzak tutuyor ama elbette fantastik bir evrende cehennem kavramını sık sık kullanıyor. Öte yandan şimdilerde Türkiyeli herhangi bir yapımda, platformlarda bile, yasak olan eşcinselliği belki de Türkiye’deki TV ekranlarında ilk kez burada izledik. Tabii geçmişteki tüm diziler için emin değilim ama bir gençlik dizisinde benim hatırladığım ilk lezbiyen karakter de bu dizideydi.
Dizi her ne kadar Buffy henüz lisedeyken başlasa da bir genç kadının ergenlikten yetişkinliğe geçişini de izliyoruz. Bir vampir avcısı olmasına rağmen Buffy iki ayrı vampire de âşık oluyor. Biri ilk ve imkânsız aşkı Angel (David Boreanaz) diğeri ise azılı düşmanı olarak diziye giren ve ilerleyen dönemde aralarındaki ilişkinin değiştiği Spike. Ayrıca yeri gelmişken Angel’ın daha sonra Buffy The Vampire Slayer’ın spin off dizisi olarak yayınlandığını da eklemek gerekli.
Karl Marx’ın hem Kapital’de hem de başka eserlerinde kapitalizmden bahsederken “vampir, mezar kazıcı, canavarlar” gibi gotik ve fantastik öğeler kullandığı biliniyor. Bunun da etkisiyle Buffy’nin bir çizgi roman versiyonu daha var. “Anarko Sendikalist Buffy- Kapitalizm Isırır” başlıklı bu çizgi roman, kan emici sermayedarlara ve CEO’lara karşı savaşan devrimci Buffy ve arkadaşlarını anlatıyor. Aslında Buffy The Vampire Slayer içerisinde de bir sistem eleştiri var. Annesini kaybeden Buffy, çalışmak zorunda kalınca McDonald’s gibi bir yerde işe başlıyordu. Bu iş yeri çalışanların zombileştiği bir yer olarak tarif ediliyordu. Dizinin yaratıcısı Joss Whedon’un da Amerikan seçimlerinde Barack Obama’yla 2012’de Cumhuriyetçilerin adayı olarak yarışan Willard Mitt Romney’e karşı olduğu biliniyor. Hatta Rommney’in ülkeyi zombileştireceğine dair bir video çekip sağlık, eğitim vs. giderlerinin kesilmesini desteklediğinden dolayı Romney’i eleştirmişti. Aslında bu çalışanların zombileşmesine bir örnek, hatta doğrudan Amazon ismi telaffuz da edilerek bunu işleyen bir başka dizi de Evil’dı. Yine o da fantastik bir dizi olan Evil’ı daha önce bu köşede yazdım. Bazen fantastik deyip geçmemek lazım…
Bitirirken yeniden çekilecek Buffy ya da olası adı sadece “Vampir Avcısı” olması muhtemel dizi nasıl olacak kestirmek zor; ama 90’ların tadını verebilecekse bence güzel olur. Çünkü bugün izlediğimizde efektleri basit gelebilecek bu dizinin birçok yapıma da ilham verdiğini unutmamak lazım. Bir bölümü tamamen sesiz ya da müzikal olarak çekilen dizinin izlerinden ya da Buffy’nin adından söz edilen çok yapım vardır. Hatta ilginç gelebilir ama Willow’u canlandıran Alyson Hanniga başta olmak üzere birçok Buffy The Vampire Slayer oyuncusu How I Met Your Mother’da rol almıştır. Benim sayabildiğim en az beş tane var. Bu da ilginç bir detay olarak akıllarda kalsın…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***