NECİP F. BAHADIR | YORUM
Zaman zaman Anadolu insanına olan ‘son umutlarımı’ yitirdiğimi düşünsem de hiçbir zaman ‘iflah olmaz’ düşüncesine kapılmadım. ‘Umutlu’ olmak için, her zaman bir neden buldum. Tabii karamsar olmak için de sebepler hiç az değildi. Ben her şeye rağmen, kara bulutlar ülkemin göğünü kaplamış olsa da oyumu ‘umuttan’ yana kullandım. Pişman da değilim.
Tabii bu ‘hayal kırıklıkları’ yaşamadığım anlamına gelmez. Bazen Osman Bölükbaşı’nın, “O kadar çok ihanet gördüm ki, bağrım Karacaahmet mezarlığı gibi!” sözünü hatırlarım. Bölükbaşı, Demirel’i teselli ederken, “Seninki köy mezarlığı gibi…” demişti. Benimkisi de kendi çapımda işte… Siyasetçinin yaşadıkları ayrı hikaye benim derdim siyasetin, siyasetçinin yaşattıkları…
Siyasetten muzdaribim. Neylersin ki hayat bu, yollar inişli çıkışlı… Duygular da öyle. Siyaset farklı olabilir mi?
Evet, yine lafı siyasete, günlük politikaya bağladık. Niyetim de oydu zaten. Ben ne hayattan ne siyasetten ‘umudumu’ kestim. Hep umudumu besleyecek ‘damarlar’ buldum. 20 Kasım’da yazdığım ‘üçüncü yola doğru’ yazısında olduğu gibi… Bugün AKP’den hiç umudum yok. Erdoğan öyle yola girdi ki, gayrı geri dönemez. Siyasi ve dini tövbe faslını çoktan geçti. Menzili, varacağı yer az çok belli. Kendi düşen ağlamaz.
Özgür Özel, çocukça muhalefet peşinde!
Özgür Özel’in CHP’si bir ışık verdi fakat çabuk söndü. ‘Kırmızı kart’ gibi çocukça muhalefet peşinde. O kart çoktan AKP’ye gösterildi. CHP değerlendiremedi. Erdoğan’ı ‘oyunun içinde tutmaya’ devam etti. Kırmızı kartı çektikten sonra ‘Erdoğansız bir oyunu planı’ geliştirmen lazım.
Var mı? Hayır, aksine Erdoğan ile Özel arasında ‘simbiyotik ilişki’ var. Birbirlerinden besleniyorlar. Özel’in cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışmak istediği kişi Erdoğan; Erdoğan’ın istediği kişi de Özel… Özel her ne kadar, “Aday değilim!” dese de AKP’nin de desteğiyle şansını zorluyor.
Yani ne Erdoğan’dan umut var ne muhalefetten… Erdoğan tümden umutsuz vaka da… CHP’nin kendini toparlama şansı ve imkanı mevcut. Ama Özel’le olmaz. Olmayacağı görüldü. ‘Esas oğlan’ Ekrem İmamoğlu sahne alırsa işin rengi değişebilir. Erdoğan da bunun farkında ki İmamoğlu’nu ‘oyun dışı’ bırakmak için hamle üstüne hamle yapıyor. İstinaftaki davadan sonra son hamlesi Beşiktaş Belediyesi’ne operasyon oldu. İmamoğlu resti gördü ve “Asıl hedef benim!” dedi. Eğer bu hamleye doğru cevap verebilirse hem kendisi kazanır, hem partisi…
Yeni parti için büyük umut!
Mevcut siyasi yapıdan ‘umutsuzluk’ rakamlara da yansımış durumda. Yazıya otururken bir anket sonucu gördüm. ‘Asal Araştırma’ yapmış. Daha önce de benzer sonuçlar vardı. Fakat bu kez daha belirgin ve kalıcı hale gelmiş. ‘Yarın seçim olsa…’ sorusuna verilen cevaplar da ‘kararsızlar’ ilk sırada, öyle az buz değil; Yüzde 36.7… Fark o kadar açık ki… Bu rakam mevcut siyaset için umutsuzluğa işaret etse de, yeni arayışlara kapı aralıyor. Yeni için ‘büyük umut’ anlamına gelir. Yani ‘ne AKP ne CHP’ sloganının rakamsal ifadesidir bu.
Toplum yeni ve alternatif siyasi arayış içinde… Tıpkı fillerini Alpler’den geçirmek için gözünü karartan Kartacalı Hannibal’ın, kendisine itiraz eden kurmaylarına, “Bu dağı aşmak için ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız…” dediği gibi. Toplumun mevcutlara ‘kırmızı kartı’ gösterdiğinin delili değil mi bu rakam?
Erdoğan’ı da CHP’yi de ‘ayakta tutan’ alternatifsiz olmalarıydı. Yoksa ruh gibi ortada dolaşan, ismi dışında bir siyasi meziyet sergileyemeyen Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah’ı 31 Mart’ta ‘yüzde 6 oy’ alabilir miydi? Kazandığı belediyeleri bile elinde tutmakta başarılı olamadı.
Ben baştan beri AKP veya Erdoğan’ın alternatifinin klasik sol değil, muhafazakar sağdan bir isim veya parti olduğunu düşünüyorum, söylüyorum. Erdoğan’ın karşısına klasik soldan kimi koyarsanız koyun, sonuç pek değişmez. 22 yıllık hikaye ortada. En zor zamanında Kılıçdaroğlu’nun karşısında seçim kazanmasını başta türlü nasıl izah edebiliriz. Bugün bile Erdoğan’a rakip olarak öne çıkan iki ismin de ‘sağ kökenli’ olması çok şey söylemiyor mu?
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı kastediyorum. İmamoğlu’nun geçmişi ve ailesi klasik soldan çok, muhafazakar sağ kökenli… Kabul edin etmeyin, eğer iddialı olmak istiyorsanız, ‘Yasin’ okuyan Erdoğan’ın karşısına, en azından Fatiha okumasını bilen birini çıkarmak zorundasınız. Caminin karşısına Anıtkabir’i koyarsanız sonucuna katlanırsınız. İlkesel olarak karşı çıkabilirsiniz, fakat Türk siyasetinin gerçeği ve doğası bu. Keşke ‘evrensel değerler’ ahlak ve etik seçmenin yegane kriteri olsa… Kim istemez bunu.
Erdoğan, artık ayak sesleri duyulmaya başlayan seçim sürecine doğru İmamoğlu ve Yavaş’ı yıpratmak ve gözden düşürmek için elindeki bütün imkanları kullanacak, medyasını seferber edecek. Başladı bile… Günlerce manşetlerden ve Erdoğan’ın dilinden düşmeyen konser tartışmalarını hatırlayın. Mansur Yavaş hala o travmanın etkisinden kendini kurtaramadı. İmamoğlu ise pek iplemedi. ‘Vız geldi, tırıs gitti…’.
Asal’ın anketindeki diğer sonuçlar mı? Şöyle; CHP 20,2 puan ile ikinci sıra, AKP ise 18,7 ile üçüncü sırada. DEM yüzde 9,6 ile, 8,9’luk MHP’nin önünde. Her anket sonucunda kararsızlar eşik oranda dağıtılıyor. Sıralama pek değişmese de vatandaşın nabzı rakamlara doğru yansımıyor. Kararsızların içinde iktidar ve ana muhalefetten kopanların oranının çok yüksek olduğunu tahmin etmek zor değil. Hal böyleyken neden büyük partilere yüksek rakamlar gitsin.
Yazıya otururken amacım 3 partinin bir araya gelmesiyle oluşturduğu ‘Yeni Yol’un umut vaat edip etmediğini analiz etmekti. Ne yazık ki söz fazla uzadı. Eğer sıcak gündem izin verirse ‘Yeni Yol’ sonraki yazıya kaldı. Çok meşakkatli de olsa ben umudun taşlarını döşemekten geri durmayacağım.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***