ABD ve müttefikleri, Suriye’de Esat rejiminin devrilmesinin ardından IŞİD’in yeniden ortaya çıkması konusunda bir süredir endişelerini dile getiriyor. Yılbaşında ABD’nin New Orleans kentinde IŞİD’den esinlenilerek gerçekleştirildiği belirtilen ve 14 kişinin öldüğü terör saldırısı bu kaygıları yeniden gündeme taşıdı.
ABD’nin Ortadoğu’daki birliklerinden sorumlu Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) son günlerde, IŞİD’in yenilgiye uğratılmadan önce bir dönem hüküm sürdüğü Suriye ve Irak’ta, bir dizi operasyon düzenliyor.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) yetkililerine göre, Amerika’nın Suriye’de daha önce bilinenin aksine, 900 değil yaklaşık 2 bin askeri bulunuyor.
CENTCOM Komutanı General Erik Kurilla, geçen hafta içinde hem Irak hem de Suriye’de düzenlenen operasyonların ardından yaptığı açıklamada, “Ortaklarımızla düzenlediğimiz operasyonlar, IŞİD üzerindeki baskının korunması ve terör örgütünün bölgede hızla değişen güvenlik ortamından yararlanmasını engellemek için kritik” ifadesini kullandı.
Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri, ABD’nin IŞİD’le mücadelede ortağı. Türkiye ise YPG’yi ABD ve AB’nin de terör örgütü listesinde bulunan PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor.
Suriye ile 911 kilometrelik bir kara sınırını paylaşan Türkiye daha önce YPG’ye karşı sınırötesi askeri operasyon düzenlemişti.
Türkiye, Suriye’in yeni yöneticilerinden SDG/YPG konusunda çözüm bekliyor
Ankara’dan son günlerde gelen mesajlar Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine bir askeri operasyon düzenleyip düzenlemeyeceğine ilişkin soruları beraberinde getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta başında Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, Suriye’nin parçalanmasını önlemek için gerekirse harekete geçebilecekleri imasında bulunarak, “Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız” demişti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bu hafta yaptığı açıklamalarda, Suriye’de PKK/YPG meselesinin yok edilmesinin an meselesi olduğunu söyledi.
Fidan, “DEAŞ’ı bahane ederek, PKK’yı güçlendirerek başka bir politikaya hizmet edilmek isteniyorsa, ona da geçit yok, her türlü oyunu görecek durumdayız. Sadece görecek durumda değil, aynı zamanda bozacak durumdayız” ifadelerini kullandı.
Hakan Fidan, YPG’nin Ankara’nın taleplerini yerine getirmemesi halinde, Türkiye’nin sınırötesi operasyon düzenleyeceğini de açıkladı.
Suriye’nin yeni yöneticilerinin bu meseleyi çözmesi gerektiğini de belirten Fidan, “Suriye’deki yeni yönetimin açıkçası bu sorunu sahiplenmesi ve kendi ülkesinin milli bütünlüğünü, bölgesel bütünlüğünü sağlama adına gerekli adımları atması gerekiyor. Bizim beklentimiz bu yönde” dedi.
Jeffrey: “Kimse Suriye’de devlet içinde devlet istemiyor”
Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve önceki yıllarda da Türkiye Büyükelçisi olan James Jeffrey VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamalarda, önümüzdeki dönemde Suriye’de ABD ve Suriye Demokratik Güçleri arasındaki ortaklık bağlamındaki beklentileri değerlendirdi.
Jeffrey, “ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri ile çalışmaya devam etme tutumu ve Washington ile Ankara arasındaki yakın ilişkilere bakınca, Türkiye’nin tercihi yeni Suriye hükümetinin SDG ile bir düzenlemeye gitmesi. Elbette Şam’da, Washington’da ya da Türkiye’de kimse Suriye içinde devlet içinde bir devlet istemiyor” diyor.
ABD’nin IŞİD’le mücadeleyi Suriye Demokratik Güçleri’ni desteklemek için kullandığı iddiasının tamamen yanlış olduğunu düşünen Jeffrey, “Suriye Demokratik Güçleri’nin kökeninin PKK’da olduğuna; Türkiye’nin bunu bir tehdit olarak görmesine katılsam da, ABD’nin IŞİD’le mücadeleyi Suriye Demokratik Güçleri’ni desteklemek için bir bahane ya da bir kılıf olarak kullandığının sürekli tekrarlanması kadar Türk-Amerikan ilişkilerine zarar veren bir şey yok” dedi.
ABD’de 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump’ın Suriye konusunda nasıl bir politika izleyeceği merak konusu.
Salı günü Florida’daki konutu Mar-a-Lago’da basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Donald Trump’a Suriye’de bulunan 2 bin Amerikan askerini tutup tutmayacağına ilişkin bir soru yöneltildi.
“Bunu size söylemeyeceğim çünkü bu askeri stratejinin bir parçası. Ancak bu Türkiye ile ilgili” yanıtını veren Trump, Türkiye’nin Suriye’de son dönemdeki rolünün altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan övgüyle söz eden Donald Trump, Erdoğan’dan Suriye’de Kürtler’in peşinden gitmemesini istediğini ve onun da bu ricayı yerine getirdiğini söyledi.
Bunun ne kadar süreceğini bilmediğini belirten Donald Trump, “Kürtler ve Türkiye’nin doğal düşman olduğunu ve birbirinden nefret ettiğini” belirtti; “Ancak Erdoğan peşlerinden gitmedi. Geçmişte de yapmadı. Başlamıştı ve ben de ‘lütfen bunu yapma’ dedim ve o da yapmadı” diye konuştu.
Suriye Demokratik Güçleri orduya mı entegre edilecek?
Suriye’de Beşar Esat’ın devrilmesinin ardından yönetimi fiili olarak devralan Ahmed el-Şara, 30 Aralık’ta Suriye Demokratik Güçleri’nden bir heyetle biraraya geldi.
El-Şara 1 hafta önce El Arabiya televizyonuna verdiği bir röportajda, Kürtler’in öncülüğündeki bu güçlerin ulusal orduya entegre edilmesi gerektiğini söyledi.
James Jeffrey böyle bir fikre ABD’nin onay verip vermeyeceğine ilişkin soruyu, “ABD’nin hiçbir zaman devlet içinde ayrı bir devleti kalıcı olarak destekleme niyeti olmadı. Türk meslektaşlarımız ve SDG’nin kendisine her zaman, Kürtler dahil Suriye için sahip olduğumuz tek siyasi vizyonun 2015’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin belirlediği siyasi uzlaşma süreci olduğunu söyledik” sözleriyle yanıtladı.
Güvenlik Konseyi’nin 2015 yılında aldığı 2254 sayılı karar, siyasi bir çözüme ulaşılması için Birleşmiş Milletler himayesinde Suriye’nin sahipleneceği ve yöneteceği bir süreç için bir yol haritası ortaya koymuştu.
Suriye Demokratik Güçleri’nin bir noktada, gerek yönetim gerekse orduya entegre olması gerektiği görüşünü dile getiren James Jeffrey, “İki taraf bunu ilerletmek için komisyon kurdu. Ne kadar ilerleme sağladıklarını bilmiyorum ancak doğru yönde atılmış bir adım ve teşvik edilmeli” diye konuştu.