ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Donald Trump çok hızlı başladı ve tabiri caizse ‘tozu dumana’ kattı. Çelik yelekli, ağır silahlı polisler kapı kapı gezip mülteci avlıyor! Amerika’nın her yerinde, benzerlerini Hollywood filmlerinde gördüğümüz sahneler yaşanıyor.
Amerika’da neler oluyor, hangi tartışmalar var ve önümüzdeki dönemde ne beklemek lazım geleceğim ancak önce bir not düşmem iyi olacak. Ben Trump’ın eylemleri karşısında şok olanlara şaşırıyorum. Trump seçim kampanyası sırasında ne yapacağını bağıra bağıra söyledi.
Bunu nasıl yapacağını ana hatlarıyla ortaya koyan ‘Proje 2025’ diye bir belge bile vardı. Dahası o tartışmalı belgeye katkı sağlayan yazarların çoğu kampanyasının parçasıydı. Yani ortada sürpriz ya da öngörülemeyen bir durum yok.
Yönetim değişince politika değişikliğinin rutin olduğunu savunanlar olsa bile Trump’ın politika değişikliklerinin hızı ve büyüklüğü, ülke genelinde sismik bir değişim hissine neden oldu. Dolayısıyla, “Bildiğiniz ABD’yi unutun, dünya yeni ve öngörülemez bir döneme giriyor!” derken abartmıyorduk.
Trump ‘müesses nizam’ dediği Amerika’ya savaş açarken ‘öngörülemezlik’ halini dış politikada da bir yöntem olarak uygulamaya koydu. Mesela Kolombiyalı göçmenleri sınır dışı ettiğinde Kolombiya lideri Gustavo Petro, “Kabul etmiyoruz!” deyince Trump, “Yüzde 25 gümrük vergisi koydum!” dedi.
Kolombiya lideri Petro el arttırıp, “Ben de aynı oranda vergi koyuyorum!” deyince Trump “Arttırıyorum!” deyip vergiyi yüzde 100’e çıkardı. Kolombiya lideri geri adım atmak zorunda kaldı.
GÖZALTILAR SÜREK AVINA DÖNDÜ
Hatırlanacağı gibi Trump’ın seçim kampanyasının merkezini mülteci karşıtlığı ve sınır güvenliği oluşturuyordu. Ekibini kurarken de bu amaca uygun bir kadro seçti. Sertlik yanlısı isimlerden oluşan çalışma ekibi 20 Ocak itibariyle kolları sıvadı.
Trump ‘mülteci avını’ başlatan yasaya geçen yıl Georgia’da yasadışı bir göçmen tarafından öldürülen hemşirelik öğrencisi Laken Riley adını verdi. Sınır güvenliğinden sorumlu Tom Homan haki kıyafetler giyip ekrana çıktı ve kimsenin gözünün yaşına bakmayacakları mesajını verdi.
Nitekim öyle de oldu!
Öyle ki Trump’ın görevi devraldığı andan itibaren günde ortalama 950 ile 1000 mülteci gözaltına alındı, ellerinden ayaklarından zincirlenerek toplanma merkezlerine götürüldü. Arizona, California, Colorado, Georgia, Nebraska, New Jersey, Teksas ve Chicago’da geniş çaplı baskınlar yapıldı. Çelik yelekli polis ve askerler tabiri caizse kimi bulursa topladı.
Homan’ın, “Sabıka kaydı olmayan belgesiz göçmenler de sınır dışı edilecek.” açıklaması milyonlarca mültecide paniğe yol açtı. Gerçekten de bu konuda ciddi bir belirsizlik var. Çünkü hedef ‘yasadışı ve suçlu olanlar‘ olarak açıklansa da operasyonun kapsamı belirsiz.
Zira Beyaz Saray’ın yeni basın sözcüsü Karoline Leavitt, ilk basın brifinginde güney sınırlarından ABD’ye girenlerin yasaları çiğnediğini, hepsinin suçlu olduğunu ve sınır dışı edileceklerini açıkladı. Burada söz konusu olan 14 -15 milyon insan.
İlk on günde yaşadıklarımız yönetimin şakası olmadığını gösteriyor.
Çünkü ilk 10 günde yaklaşık 10 bin yasadışı göçmen gözaltına alındı. Amerikan güvenlik güçlerince gözaltına alınanlar arasında Gökhan Adıgüzel isimli bir Türk vatandaşı da var. ABD’li yetkililer detay vermediler ama Türk vatandaşı ile ilgili terörizm şüphesi bulunduğunu açıkladılar. Bu arada son 4 yılda yaklaşık 60 bin Türk vatandaşı Meksika üzerinden ABD’ye geldi. Yani yarın bir gün bir uçak dolusu mülteci Türkiye’ye gönderilirse sürpriz olmamalı.
TOPLAMA KAMPLARI VE GUANTANAMO
Seçim yenilgisinin şokunu üzerinden atamayan Demokratlar, “Trump bu kadar büyük çapta sınır dışı yapamaz, bunun için bütçesi yok!” dese de Trump’ın pek oralı olmayacağını söylemek mümkün. Zira dün itibariyle Colorado’daki bir askeri tesis toplama kampına dönüştürüldü.
Sırada başka eyaletler var. Dahası Başkan Trump, Küba’daki Guantanamo Üssü’nde 30 bin göçmenin tutulabilmesi için hazırlık yapılması yönünde kararname imzalayacağını açıkladı. 11 Eylül sonrası dünyanın değişik yerlerinden getirilen mahkumlar ve işkence iddialarıyla gündeme gelen Guantanamo şimdi de mültecilere ev sahipliği yapacak.
Donald Trump, “Bazıları o kadar kötü ki, onları tutacak başka ülkelere bile güvenmiyoruz ve geri gelmelerini istemiyoruz. Bu yüzden onları Guantánamo’ya göndereceğiz.” dedi.
Aynı zamanda Pentagon’a ABD sınır güvenliği ve göçmenlik konusunda daha büyük rol üstlenmesi emrini veren Trump, ABD-Meksika sınırına 10 binden fazla asker göndermeye hazırlanıyor. Gözaltına alınan göçmenler Hava Kuvvetleri’ne ait C-17 kargo uçaklarına doldurulup ülkelerine yollanacak.
Kısacası Amerika’daki göçmenleri zor günler bekliyor.
KAMPÜS EYLEMCİLERİNE DE SINIR DIŞI
Başkan Donald Trump’ın çok tartışılacak bir başka kararnamesi ise yabancı öğrencilerle ilgili. Trump, İsrail karşıtı protestolara katılan, ‘yasadışı faaliyetlerde’ bulunan vizeli yabancı öğrencilerin sınır dışı edilmesini amaçlayan bir kararname imzaladı. Beyaz Saray’a göre kararnamenin kapsamına vizeli yerleşikler de girecek.
Bu iki nedenle büyük tartışma çıkaracak.
Birincisi ifade özgürlüğü açısından… ABD anayasasının ilk maddesi ifade özgürlüğünü düzenliyor ve kapsamı hayli geniş. Yani bir protestoya katılmak, bir konuda fikir beyan etmek anayasal güvence altında. Dolayısıyla bu konu çok su götürür. Diğer boyutu ise kararnamenin muğlak olması. Zira protestolar sırasında ‘yasadışı faaliyetlerde bulunmak‘ ifadesi neyi kapsıyor belli değil. Filisti’nin özgürlüğünü istemek ya da İsrail’i soykırımla suçlamak bu kapsama sokulabilir.
Amerikan yönetimi Gazze’de yaşanan şiddeti protesto etmeyi Hamas’a destek vermek olarak da tanımlıyor. Trump, söz konusu kararname ile antisemitizmle mücadele etmeyi amaçladığını açıklasa da büyük tartışmaların çıkması kaçınılmaz.
TRUMP, AMERİKAYA DA SAVAŞ AÇIYOR
Donald Trump, ikinci döneminin ilk haftasında kendisine yönelik soruşturmalarda görev alan bir düzine savcı ve müfettişi görevden aldı. Kongre binasına saldıran taraftarlarını affetti. LGBT ve federal hükümet çalışanlarıyla ilgili tartışmalı kararlara imza attı. İklim değişikliği ilgili Biden dönemi kararlarını tersine çevirip, Dünya Sağlık Örgütü’nden çekildi.
Trump’ın geniş kitleleri etkileyen kararları çok hızlı ve radikal şekilde alması doğal olarak sistem tartışmalarını da getirdi. Bir çok siyasi gözlemci Trump’ın ‘mutlak ve denetlenemez’ bir yetkiye sahip olmak istediğini, yönetim biçimini yeniden şekillendirmeyi düşündüğünü ifade ediyor.
Girişte de hatırlattığım gibi; Trump’ın normları çiğneyen eylemleri kimseyi şaşırtmamalı zira seçim kampanyasında demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü küçümsediğini defalarca söylemişti. Trump açıkça bir başkanın istediği her şeyi yapabileceğini ve sorumlu tutulmayacağına inandığını savunuyordu. Açıkçası şu anda Trump’ı dizginleyebilecek tek şey mahkemeler.
Tabi Trump’ın mahkeme kararlarına uyup uymayacağı da ayrı bir muamma. Nihayetinde hem Amerika’yı hem de dünyanın geri kalanını çok zor bir 4 yıl bekliyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***