CHP’li belediye başkanları Rıza Akpolat ve Ahmet Özer’in tutuklanması, CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’ın Akın Gürlek paylaşımı nedeniyle gözaltına alınması, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na da Akın Gürlek nedeniyle soruşturma açılması, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten gözaltına alınması tepkilere neden olduğu gibi “Ne oluyor?” sorusunu da beraberinde getirdi.
Gazeteci Mehmet Yılmaz’ın Türkiye’nın son hızla bir diktatörlük rejimine doğru gittiğine dikkat çektiği yazısında, “Erdoğan rejimi, kaybedeceğini gördüğü gelecek seçim için yol temizliğine bir ucundan başlamış görünüyor. Tıpkı Rusya ya da İran’da olduğu gibi “rejimin kabul gördüğü adayların” seçime girebileceği, uygun görmediklerinin giremeyeceği, girmeyi başarıp kazansalar da görev yaptırılmayacağı bir düzene doğru gidiyoruz” yorumunu yaptı.
Yılmaz, “Savcılar ve hâkîmler kulaklarını dikmiş yukarıdan gelecek emirleri bekliyorlar. HSK, YSK gibi kurumlar, tamamen siyasete teslim olmuş durumda. Elimizde demokrasi adına bir seçimler kalmıştı, onu da yargı marifetiyle elimizden alacaklar gibi görünüyor” dedi.
Mehmet Yılmaz’ın T24′te yer alan yazısı şöyle:
“Aydın, İmamoğlu ve Özdağ hakkındaki soruşturmalar nasıl sonuçlanacak, bence savcılar dahil kimse bilmiyor.
Bu konularda tek yetkilinin yürütme organının başında yer aldığını söyleyebilirim.
Anayasaya göre “yargıya emir ve talimat verilemez, telkin yapılamaz.”
Anayasa’yı dinleyen kaldı mı diye sorabilirsiniz tabii; kalmamış gibi görünüyor.
Bir zamanlar AB’ye uyum göstereceğiz diye TCK’ya konulan bir madde ile “soruşturma ve kovuşturma” aşamasında savcı ve hâkimleri “etkilemeye teşebbüs” suç haline getirilmişti.
Fakat iktidar 18 Haziran 2014’te torba yasa ile madde metninden “soruşturma” kelimesini çıkardı!
“Soruşturma” aşamasında savcılara ya da tutuklama kararı verme yetkisine sahip sulh ceza hâkimlerine emir verildiğini, siyasi konularda soruşturma ve tutuklama kararlarının “yukarıdan” emredildiğini biliyoruz.
Onun için İstanbul’a görevle gönderilen savcının “gurur yapıp” bu soruşturmaları açtığına inanmamız kolay değil.
‘DİKTATÖRLÜK REJİMİ’
Türkiye, son hızla bir diktatörlük rejimine doğru gidiyor.
Erdoğan rejimi, kaybedeceğini gördüğü gelecek seçim için yol temizliğine bir ucundan başlamış görünüyor.
Tıpkı Rusya ya da İran’da olduğu gibi “rejimin kabul gördüğü adayların” seçime girebileceği, uygun görmediklerinin giremeyeceği, girmeyi başarıp kazansalar da görev yaptırılmayacağı bir düzene doğru gidiyoruz.
Bunu yapmak için Anayasayı filan değiştirmelerine, kanunlara maddeler eklemelerine de gerek yok.
Savcılar ve hâkîmler kulaklarını dikmiş yukarıdan gelecek emirleri bekliyorlar.
HSK, YSK gibi kurumlar, tamamen siyasete teslim olmuş durumda.
Elimizde demokrasi adına bir seçimler kalmıştı, onu da yargı marifetiyle elimizden alacaklar gibi görünüyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***