Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme toplantısında konuşan Prof. Dr. Naci Görür, olası İstanbul depremine ilişkin uyarılarını tekrarladı. İktidarın inatla yapmak istediği Kanal İstanbul projesine karşı çıkan Görür, “Kanal İstanbul’a evet diyen yerbilimci varmış, kimlerdir, tanımıyorum, ben bu sorumluluğu alamam, o arkadaşlarla aynı görüşte değilim. Kanal İstanbul fay hattının üzerinde. Şaka değil, üzerinde. İnat etmeyin. Bu işi sakın yapmayın. Başınıza dert alırsınız. Ve bu işi de çözemezsiniz. Yazıktır, günahtır.” dedi.
Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- Ben burada yer bilimleri ve deprem açısından bu yapılmak istenilen yapıyı ya da projeyi değerlendirmek istiyorum. ‘Kanal İstanbul’a ‘evet’ diyenler kimdir hiç bilmiyorum. Ama o arkadaşlarla aynı görüşte değilim. Sebebi çok basit.
- Marmara Denizi’nin içerisinden Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu geçiyor. Bunlardan bir tanesi adaların güneyinde biz ona Adalar Fayı diyoruz. Diğeri de Yeşilköy açıklarından Silivri açıklarına kadar uzanan Kumburgaz Fayı diyoruz.
- 10 sene o faylar üzerinde araştırma yaptık. Ben de araştırmanın başkanı olarak İtalyan, Fransız gemileriyle tam donanımlı Türkiye’de olmayan, dünyanın en donanımlı gelmeleri ve bilim adamlarıyla çalışmalar yaptık. Bu iki fayın kilitli olduğunu saptadık. Kilitli fay demek şu anda enerji biriktiriyor. Kırılmasına engel olan bir sürtünme kuvveti var. O sürtünmeyi yendiği anda deprem üretecek.
- Yapılan çalışmalarla 30 sene içerisinde kırılma olasılığı yüzde 64 denildi. Geçen sene yüzde 47’ye düşürdüler. Şimdi bu kadar bariz, bu kadar yani her an olabilecek bütün dünyanın bilim dünyasının da kabul ettiği bir depremde herhangi bir sorun görmüyoruz demek yani akıl işi değil.
- Bu Kumburgaz fayı kırılırsa kendi başına ilk başta kırılacak faydır. Yedi nokta iki minimum deprem üretir. Adalar fayı yalnız başına kırılırsa en fazla yedi mertebesinde deprem üretir. İkisi birden kırılırsa yedi buçuğa kadar gidebilir. İstanbul’u tehdit eden yedi buçukluğunda bir deprem vardır.
- Ben gerçekten bizim siyasilerimizin depreme yeterince hakikaten inandıklarını zannetmiyorum. Evet biliyorlar, söylüyorlar, konuşuyorlar ama öyle değil. Çünkü Türkiye’nin gündemini görüyorum ben. Yok böyle bir şey yok. İstanbul’da, Marmara Bölgesi’nde deprem olursa çok büyük bir kayıp veririz, can kaybı, mal kaybı tasavvur bile edilemez.
- İstanbul’da en yetkili insanlar yani kurumlar bile yüzde altmışından fazlasının deprem dirençli olmayan yapı stokundan meydana geldiğini söylüyor. Siz İstanbul’u bir düşünün, sokağını düşünün, evlerini düşünün yani böyle kullandıkları betonu düşünün, korozyona uğramış demirleri düşünün. İstanbul bizi çökertir beyler şaka etmiyorum.
- Yani İstanbul Marmara Bölgesi çökerse bütün Türkiye diz üstü çöker. Bunu duymayan duysun. Bu şaka değil ve buna inanmıyorsa da inandıklarına sorsun. Gerçekten bilim adamına sorsun.
- Bu Kanal İstanbul’a şimdi geleyim. Kanal İstanbul tam fay hattının üzerinde, şaka değil üzerinde. Yani Sazlıdere Barajıyla Küçükçekmece’nin denize açıldığı yerde canlı faylar cirit atıyor. Bizim çalışmalarımızda biz bunları gördük. O faylar da Kumburgaz fayına bağlı. Kumburgaz Fayı harekete geçerse bütün bu faylar harekete geçecek. Sizi hiçbir gücün orada ayakta tutması mümkün değil. Hele böyle betonla metonla yani bir diyelim kanal yapacaksınız ayakta durmasını düşüneceksiniz bu mümkün değil.
- Orada heyelanlar tamamen bu faylarla tetikleniyor. Orada şu anda bile hareket var. Bizim uzaydan yaptığımız çalışmalara göre şu anda yılda iki santimetreye varan hareket var hareket. Deprem meprem yok. Büyükçekmece kayıyor, batıya doğru kayıyor, güneye doğru kayıyor. Şaka değil ama şimdi orada bol bol binalar yapıyoruz, gökdelenler yapıyoruz marifetmiş gibi.
- Orada zemin kötü çimentolanma yok, suyu fazla orada ivme değeri çok fazla yani depremin ivme değeri çok fazla depremin hızı orada çok fazla sıvılaşma çok fazla. Yani her şeyiyle orası tam bir cehennemin içi o bölge. Siz oraya yapı yapıyorsunuz yapı yoğunluğunu artırıyorsunuz insan getiriyorsunuz, nüfusu artırıyorsunuz. Bir deprem bölgesinde yapılmaması gereken tek şey ne kadar yapı o kadar insan o kadar ölüm demektir ya. Ya bunu anlamak bu kadar zor mu.
- Şimdi inatlaşıyorsanız, illa yapacağım diye. 64 milyar dolara çıkıyor diyelim. Şimdi burası çok özel bir bölge. O zaman diyeceğim yetkililere şu; tamam yap yapacaksan yap. Ama burada yapacağın yapının fiyatını, maliyetini normal bir yerdeki yapı gibi asla düşünme. Yani bunu binaya örnek vereyim yani kanal yerine.
- Normal bir binanın metrekaresi 20 bin 30 bin lira ise sen buraya yüz bin harcamak zorundasın. O zaman bu Kanal İstanbul’un maliyeti 64 milyara mal olmaz. O zaman da benim bir hakkım var sormaya. Milyonlarca insanın can güvenliği yokken hayatları tehlikedeyken bu ülke bu kadar fakir fukaralıktan ezilirken sen niye 200 milyarı buraya vereceksin? Sebep ne? Ne bekliyoruz buradan?
- Ve işte burada herkes de söyledi yani. Bir getirisi yok, bir şey getirisi olsa kabul ederim yani. Getirisi olan bir projesi olsa bilim olarak kabul ederiz. Ne getiriyor bize Allah aşkına. Onun için aklı selim garip gelsin. Bütün yetkililere lütfen sesimi duyun rica ediyorum, yalvarıyorum. Benim hayatım bu yolla gitti, geçti. Bu işi sakın yapmayın. Başınıza dert alırsınız. Ve bu işi de çözemezsiniz. Yazıktır, günahtır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
ÖNCEKİ YAZIJAPONYA | Dünyanın en yaşlı insanı Tomiko Itooka 116 yaşında öldüSONRAKİ YAZIBiden yönetimi, İsrail’e 8 milyar dolarlık yeni silah satışını onayladı
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***