İLHAN YILDIRIM | YORUM
Kim bizi tersine çevirmiş böyle
Her ne yapsak, yola çıkan birini andırıyoruz.
Rilke
Dünya değişir. Zaman başkalaştırır. Hikayeler dönüştürür. Kaderi kopuşlar ve gönüllü ayrılışlar ile zaman denilen nehirde akar gideriz. Bizler yetişkinler olarak savrulur, değişir ve gelişiriz. İçimizdeki çocuk ise masum ilahi çocuk olarak kalır. Bu kutsal çocuk bize kendimiz hakkında pek çok şey anlatır. Biz, ben ya da bir başkası değiliz, her ikisiyiz. Hem güçlü hem de aciziz. İçselleştirilmiş anaerkil (anne) içselleştirilmiş babaerkil ile (baba) ile birlikte yaşarız. Bu yetişkin sesleri büyümemize ve kendiliğindenlik kazanmamıza yardımcı olur. İçimizdeki çocuk ise her zaman meraklı, gezgin ve bilge kalır.
Bir çok hassas karakter arkadaşlık deneyimi yaşamak ister ancak bunu başaramayınca yabancılaşır. Bu hem Salinger’ın Çavdar Tarlasındaki Çocuklar hem de Saint Exupéry’nin Küçük Prens romanlarının kahramanları için geçerlidir. Küçük prens gülün çelişkilerinden sonra gezegeninde yalnız olduğunu fark etmeye başlar. Kendini büsbütün yalnız ve huzursuz hisseden Küçük Prens, yaşamına anlam katacak bir arkadaş bulmak için gezegenini terk eder. Ancak diğer gezegenlerin her birinde yaşayan yetişkinlerin tuhaf olduklarını görür. Onların hiçbiriyle bağlantı kuramadığı için sosyal ve duygusal olarak izole edildiğini hisseder. Bunun nedeni Küçük Prens’in yol arkadaşında aradığı insan algısı, koşulsuz sevgi, özveri ve cömertlik eksikliğidir.
Çavdar Tarlasındaki Çocukların kahramanı Holden da kendi yalnızlığına dolanır. Medeni bir toplumda kariyer yapmak gibi tercihlerden uzak durur. Uygar bir dünyada mutlu bir makine olmak istemez. Daha değerli şeyler karşılığında yaşar: Saflığı arar, güzelliğin peşinden koşar ve kendi kalır. Müfredatın katılığından dolayı derslere girmeyi sevmez. Yüzeyselliklerinden dolayı sınıf arkadaşlarına yakınlaşmaz. Taksi şoförünün ördeklere kayıtsız kalmasını da kabul edemez. Kız kardeşi Phoebe’nin okulunun duvarlarında S***** git yazısını gördüğünde, deli gibi müstehcen kelimeleri silmeye çalışır. Kız kardeşinin gözlerine kaba bir dilin girmesini istemediği gibi, hoşlanmadığı bir dünyanın ona zarar vermesinden de çocuk gibi titrer. Onun da Küçük Prens gibi camdan bir kalbi vardır. Değer verdiği insanlar ve şeyler başkaları tarafından zorbalığa maruz kaldığında cam kalbi paramparça olur. Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinin farkına varınca en önemli şeyin insanın kendisini koruması gerektiğini düşünür.
Küçük prens çocukların masumiyetinin temsilcisiyse, Holden Caulfield de büyümüş ama “yetişkinleşmemiş” bir prenstir. Küçük Prens” nazik ve yumuşak bir yazıyla her masum kalbi koruyorsa, “Çavdar Tarlasındaki Çocuklar” da genç ve asi bir gencin bakış açısını kullanarak ikiyüzlü topluma ve sahte dünyaya karşı direnişini, masumiyetin ve iyiliğin ebedi korunmasını anlatır.
Küçük Prens’te buğday tarlası uyanıklığın yeri ve simgesidir. Buğday tarlasında Küçük Prens’in dönüşünü bekleyen bir tilki vardır. Sallinger buğday tarlasındaki tilki yerine “çavdar tarlasında yakalayıcı” olmayı umuyor. Bir gece kız kardeşine sadece çavdar tarlasında avcı olmak istediğini söyler. Oyun, etrafta yetişkin yok. Çavdar tarlasında uçurumun kenarında durup, uçurumdan düşmesin diye koştuğu her çocuğu yakalayan bir gözetleyici… Bu onun güzel bir dileği ve temiz kalbinin şahididir. Çavdar tarlası dijital oyuncuklarla fıtratların daha hızlı kirletildiği bir dünyada çocuk saflığını kaybedip uçuruma gitmemesi gereken bir çocuk gibidir.
Sessizce uzaklara bakarken keşke kendi buğday tarlamı tam karşımda görebilseydim. Ne yazık sokağın dört bir yanındaki arabaların gürültüsü ve görüşümü engelleyen yüksek apartmanlar hayal gücümü alaycı bir şekilde paramparça ediyor. Yüreğimdeki buğday tarlasını karanlık kaplıyor ve hiçbir şey göremiyorum. Kaba, sahte ve ikiyüzlü dünyada kalp yavaş yavaş uyuşacak değil mi?
Peki, o halde çavdar tarlalarını kim gözetliyor?
Asil Büyüközçelik
Not: Demir ve çimento çağında hala gençliğe sevgi ve dostluk şarkıları söyleyen Asil Büyüközçelik kalbinde umut dolu bir buğday tarlası ile “uzak bir şehre” gitti. Artık kalbinin buğday tarlalarında yürüyebilir, güneş ışığının ve yumuşak ay ışığının tadını çıkarabilirsin. Uçsuz bucaksız gökyüzünde “gülen” bir yıldızımız olarak.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***