AHMET KURUCAN | YORUM
Bugünkü dokunmatik akıllı telefonlarla dünyayı avucumuzun içine koyan insanlar bugünden düne bakınca “Keşke!” diyorlar mıdır acaba? Size garip gelebilir bu soru ama gerçekten çok merak ediyorum ben bu sorunun candan, gönülden, içten onlar tarafından verilecek olan cevabını?
Neden mi?
Dünya eski dünya değil de ondan. Ne dostluklar eski dostluk, ne arkadaşlıklar eski arkadaşlık ne de velev ki çekirdek aile bile olsa aile içi ilişkiler eski ilişkiler? Aramıza aşılması gün geçtikçe imkansız hale gelen Çin seddine benzer bir duvar ördü bu telefonlar, tabletler.
İnsan hayatını kolaylaştıran hiç mi olumlu etkisi yok? Tabii ki var. Hem de sayılamayacak kadar çok. Bunu inkar ediyor değilim. Fakat işaret etmek istediğim husus yukarıda saydığım hususlarla sınırlı. Haddimizi bilmiyoruz. Çoklarımız bu teknolojiyi verimli bir şekilde kullanma konusunda sahih bir bilgiye sahip değiliz?
Sahip olanlarımızın çoğu da bu bilgiyi şahsi hayatlarında bizlere örnek olacak şekilde kullanmıyor. Böylece gerçek hayatta birbirinden kopuk eşler, kardeşler, çocuklar, akrabalar, arkadaşlar ve insanlarla dolu bir toplum karşımıza çıkıyor.
Bu durumun sebebiyet verdiği psikolojik ve biyolojik bir çok hastalık var. Tıp literatürüne girmeye başladı bunlar. ‘Sosyal medya bağımlılığı’ akla gelen ilk kavram. Baş parmağın aşırı kullanımından dolayı meydana gelen kireçlenmeler, ağrılar ve uyuşukluklar vs.
Bunlardan bir diğeri de dünya gündemine yeni girdi: “Brain rot.” ‘Beyin çürümesi’ demek. Psikolojik ve biyolojik anlamda konunun detaylarını uzmanlarına bırakıyorum. Ben bu yazıda kavramın nereden çıktığını ifade edeceğim.
Ehlinin malumudur, Oxford sözlüğünün gelenek haline getirdiği bir uygulaması var; yılın sözcüğü. Belli kurallar eşliğinde dünyada yılın sözcüğü olmaya hak edecek kelimeler listesi çıkarılıyor ve seçici kurul oylama ile bunlardan birini seçiyor. 2024 yılı içinde seçilen kelime “brain rot/beyin çürümesi” oldu.
Pekala bu kelimenin de yer aldığı listede başka hangi kelimeler vardı ve neden “beyin çürümesi” birinci oldu? Önce diğer kelimelere bakalım ve kısa kısa anlamlarını verelim.
Demure: Ağırbaşlı, uslu, alçak gönüllü, mütevazı.
Dynamic Pricing: Bir ürün veya hizmetin fiyatını arz-talep durumuna bağlı olarak güncelleme, değiştirme.
Lore: Bir şahıs, nesne veya olay ile alakalı arka plan bilgisi, ilim, irfan.
Romantasy: Romantizm ile fantezi kelimelerinin birleşiminden oluşan yeni bir kelime. Kurgu türü bir şey.
Slop: Tadı yavan sulu yemek, lapa, bulaşık suyu gibi anlamlarına gelen bu kavram yapay zeka kullanılarak üretilen düşük kaliteli ürün anlamında kullanılıyor.
Bu kelimeler değil de listede yer alan ‘brain rot’ seçilmiş?
Neden?
Zira sosyal medyayı kullanmanın sınırlarına riayet etmemek insan beyni ve düşüncesinde meydana getirdiği çürümeden, tembellikten, boşluktan dolayı. Aklın fonksiyonlarını eda etmesine engel oluyor bu aşırı kullanım. Avustralya’da 16 yaşından küçük çocukların sosyal medya hesabı olmasının kanunla yasaklanmasında bunun rolü olsa gerektir.
Kendimize çeki düzen vermek zorundayız. Hiç kullanmayalım, yasaklayalım, hayatımızdan çıkartalım, 70’li yıllara geri dönelim demiyorum ama avucumuzun içine giren dünya ile ilişkimizi yeniden gözden geçirelim. Uzmanların uyarılarına kulak verelim. Yoksa her gün bir tuğlası yere düşen duvar misali kendimizden öyle şeyler kaybediyoruz ki bir gün gelecek, “Ben kimim?” sorusunu soracağız kendimize. “Beni bu hale kimler düşürdü?” sorusunu da ilave edeceğiz. Heyhat! O zaman da vakit çok geç olacak.
“Zaten biz bunları biliyoruz ama…” diyenleriniz olabilir. Onlara sorum, madem biliyorsunuz, ne türlü önemler alıyorsunuz? Hayatınızda bu istikamette ne türlü değişiklikler yaptınız, yapıyorsunuz ve yapacaksınız?
“Bu uyarılar güzel ama çok geç kaldın.” diyenleriniz de olabilir. Katılmıyorum. Hiçbir şey için geç değildir. İnsan iradi bir varlıktır. Yeter ki istesin. İnsanın yapma kapasitesini üzerinde bir şey değil söz konusu ettiğim düzenleme.
Sizce de öyle değil mi?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***