M. NEDİM HAZAR | YORUM
Önce bir maruzatımı dile getireyim.
Bilen bilir polemik yapmaktan hazzetmeyen biri değilimdir. Laf aramızda kralını da tanımam. Ama gel gör ki, ülkede bu kadar acı, zulüm, gözyaşı varken “Cemaat magazini”nden de bunu yapanlardan da uzak durmayı tercih ettim hep. Haksızlık, insafsızlık gördüğümde değil bacanağım, kardeşim bile olsa karşı dururum.
Nice zamandır, kitap yazma işiyle meşgul olduğum için aktüaliteyi takip ettiğimi de söyleyemem. Ara sıra sosyal medyaya göz atar, bir iki tane paylaşım yapar işime dönerim.
Allah şahittir, bir taraftan da nicedir “Binlerce Tayyip var!” başlıklı bir yazı üzerinde çalışıyordum.
Sadece ülkede değil, Hizmet Hareketi de dahil, her yerde irili ufaklı binlerce Tayyip Erdoğan prototipinin olduğunu ve bu varlıkların belki de orijinal Tayyip’ten daha tehlikeli olduğunu düşünmekteyim, bu yazıyı bitirince paylaşacağım sizinle merak etmeyin.
Sevgili Ahmet Dönmez ile alakalı fikirlerimi sizlerle daha önce paylaşmıştım. Belki çok tepki de topladım ama ne gam, samimi hislerimdi. Gerçi Dönmez, bunu farklı yorumlayıp yalapşap okey yancısı üslubuyla çemkirmeye kalktı ama yine bütün samimiyetimle söylüyorum çok önemli videolara imza atan Ahmet Dönmez’in gazeteci kimliğiyle zihnimde kalmasını hep arzu ettim. Bu sebeple az biraz da görmezden gelmeye başladım diyebilirim. Çünkü insanoğlu işte kendini tutamaz kırıcı bir şey yazar filan, zaten alıngan olan bu tür arkadaşların üzülmesini istemiyorum.
Derdim kişisel filan değil ama epey zamandan beri Dönmez’in yaptığı yayınları da gazetecilik bağlamında görmüyorum sanırım. Bu sebeple zaiddir benim nezdimde.
Her neyse.
Bir soru çalma olayıdır yine almış başını gitmiş. Binlerce insanın hem de tertemiz masum binlercenin hayatının karartıldığı bir alçaklıktır soru çalma iftirası.
Neden bu kadar emin konuşuyorum? Çünkü birinci dereceden şahidim en önemli örneklerden birine.
Şahit olmasam ne olacak, az buçuk zeka sahibi birinin yürüteceği bir mantıkla bunun nasıl saçma salak bir şey olduğunu anlaması mümkün, diye düşünmekteyim.
Her neyse bizzat şahidi olduğum olaya, yani hikayeme geçeyim. Elif ile Selim’in gerçek öyküsünü anlatacağım size. Zerre miktar abartma ya da yalan yahut iddia yoktur bu yazacağım hikayede. İsimleri değiştirmekten başka.
Malum bunu yapmak zorundayım zira Dönmez’in bahsi geçen videosundan sonra yine binlerce insanın zor durumda kalacağını, zalimlerin arzu ettikleri anda bunu bahane ederek masumlara zulmedeceğini biliyorum.
Elif ülkenin güneyinden, Selim ise batısından bir delikanlı. Yolları iyi bir üniversitede kesişiyor. İkisi de üniversiteyi iyi derece ile kazanmış ve mezun olmuş genç bir çift bunlar.
Ben onlarla tanıştığımda evlenmişlerdi. Bir imza günümde tanışmıştık. Her ikisi de Cemaat’e ait olduğu bilinen bir eğitim kurumunda öğretmendi.
Gel gör ki, çalıştıkları okulun müdürü takıyor bir şekilde bu genç çifte kafayı ve mobbing uyguluyor ciddi anlamda. Huzursuz yaşamak istemeyen çift, aslında çok severek çalıştıkları kurumdan ayrılmayı düşünüyorlar. Selim tuhaf bir kafa yapısına sahip eğitimci.
Kendi çalışma metodolojisini geliştirmiş biri. Bana anlattığında hayretler içinde kaldım, çalışma sistematiği ilginçti. Konu konu ilerlemiyor, mehter adımı adını verdiği bir metotla öğretiyordu konuları. İki ileri, bir geri. Bir konuyu bitirip, diğerine geçtikten sonra, üçüncü konuya geçmiyor tekrar birinci konuya geri dönüp tekrar ettiriyordu öğrencilerine dersi. Ve böylelikle çok daha başarılı oluyormuş çocuklar.
Biraz da bu metodolojiden dolayı araları bozulmuş müdürle.
Her neyse.
Devlet kurumuna geçmek istedikleri için sınava girmeyi düşünüyorlar ve 8 ay önceden başlıyorlar karı koca ders çalışmaya. Zeka zaten zehir gibi, bir de sıkı çalışınca ikisi de tam puan alıyor girdikleri sınavdan. Sınava girdikleri mekan da birbirinden çok uzakta.
Bir süre sonra gözaltına alınıyor bu iki eğitimce. “Karı koca nasıl tüm soruları çözdünüz? Demek ki çaldınız soruları!” diye suçlanıyorlar. Selim’in sınav kağıdında yaptığı işlemlerin karalamalarını gören utanır böyle bir suçlama yapmaktan ama karar verilmiş, suçlanacaklar!
Tek bir somut delil, tek bir şahitlik yok aleyhte. Dosya bomboş ama aylarca tutuklu yargılanıyorlar. Daha sonra suçlanan kişilerin yüzde 95’i gibi, çaresiz serbest bırakıyor onları zalimin ayakçıları. İsimleri bu işe karıştığı için, belki de ülkenin en iyi ilk yüz eğitimcisinden ikisi olan bu gencin hayatı kararmış oluyor çoktan.
Erdoğan zaten cemaati yok etmek için düğmeye bastığından çalıştıkları kurum kapatılmış. Başkaları da iş vermiyor, adları çıkmış çünkü. “Soru çalan Fetö’cü karı koca!”
Ne rezil bir iftira, ne aşağılık bir bühtan!
Çok sevdikleri eğitim kurumunda bir daha çalışamıyor ikisi de. Selim pazarcılık yapmaya başlıyor, Elif ise kayıt dışı özel ders veriyor kendilerini iyi tanıyan insanların çocuklarına. Şimdi birileri, Cemaat’le olan başka hesaplaşmalarından dolayı yine bu insanları diline doluyor ne yazık ki.
Onlara “Bu Cemaat’e duyduğunuz nefret sizi haksızlığa sevk etmesin!” dediğimde ise çemkiriyorlar maalesef.
Bir de Ali Aslan meselesi var ama şimdilik erteliyorum bu faslı.
Ama şunu bilmeli bu tür iftiralara bilerek teşne olanlar; soru çalma iftirası attığınız bu on binlerce insanın hayatını çaldınız. Bunun hesabını belki bu dünya vermeyecek olmanın rahatlığı içindesiniz ama azıcık ahiret inancınız varsa, orada sizi bekliyor olacak Elif ile Selim…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***