NECİP F. BAHADIR | YORUM
Özellikle AKP içinden yükselen, Erdoğan’ın politikalarına yönelik eleştiri ve itirazları önemsiyor, sizlerin de dikkatine sunuyorum. AKP’den milletvekilliği yapan Hüseyin Kocabıyık’ın, “Bizi çok kötü günler bekliyor…” feryadı bunlardan biriydi. Bülent Arınç’ın zaman zaman isyan derecesinde çıkışlarını da anlamlı buluyorum. Türkiye vahası olmayan bir çöle dönüştü. Bir damla su bile kıymetli…
Gazeteci kökenli AKP’nin eski milletvekillerinden Şamil Tayyar da son zamanlarda sesini ve sözünü yükselten siyasetçilerden. Bolu’daki otel yangınında sorumlu tuttuğu Turizm Bakanı Ersoy’u, “AKP için taşınması ağır yük!” diye niteledi. Kendisine eleştiren parti fanatiği ve sosyal medya trollerine karşı da sert tepki göstermekten çekinmedi.
Şamiş Tayyar, “CHP suçlusunu koruyor ama AKP’liler gereksiz duyar kasıyor! Bu davaya inanıyorsanız Turizm Bakanı suçlu bile olsa korumalısınız!” yönündeki itirazlara verdiği cevap, tarihe not düşülmesi açısından da kayda değer: “Kuşkusuz, kötü emsal olmaz. Kaldı ki konuşmalarına ‘Allah’ kelamıyla başlayan, dindar geçinen, takva sahibi gibi gözüken bu arkadaşların 78 can kaybettiğimiz bir hadisede siyasi hesabını Allah korkusunun üzerine çıkarması, anlaşılır gibi değil. Hazreti Ömer adaleti diyeceksiniz ama Turist Ömer gibi yaşayacaksınız. Hazreti Ali’nin ilmînden söz edeceksiniz ama Cin Ali gibi davranacaksınız. Hadi başka kapıya…”
Bu sözler sadece trollere mi yoksa, parti yöneticilerini de kapsar mı? Tayyar, o kadarını cesaret edemez. Biraz kıyıda köşede kaldığı için kendini hatırlatma gereği duyuyor. Yine de söyledikleri değerli. “Hazreti Ömer adaleti diyeceksiniz ama Turist Ömer gibi yaşayacaksınız!” sözü en çok kime uyuyor? Herhalde sıradan bir trole veya sosyal medya fanatiğine değil! AKP’de ‘kendisini Hazreti Ömer’e benzetenin kim olduğunu’ herkes bilir. Doğrusu Tayyar’ın çıkışı iyi cesaret!
Neredeeeen nereye!
AKP’nin kurucularından Hüseyin Çelik de fırsat buldukça ‘ses yükseltenlerden.’ Erdoğan’ın antidemokratik politikalarından dolayı AKP’den uzaklaştı. Kuruculardan kim kaldı ki AKP’de… AKP artık Milli Görüş bünyesindeki ‘Erdemliler Hareketi’nin’ bir partisi değil. Hulki Cevizoğlu’nun, Mehmet Ali Çelebi’nin partisi… Nereden nereye? Kim kimlerle beraber… Bu bir dönüşüm veya değişim değil bu, siyasi çürüme, kurtlanma ve yozlaşma…
Hüseyin Çelik’in kulvar dışına çıkarken ‘yanlış ata oynadığını’ düşünmek doğru değil. İkbalini gözetseydi, Erdoğan’ın kapıları açıktı. Vicdanını dışarıda bırakmak şartıyla tabii. Çelik bile isteye Erdoğan’ın politikalarına tavır koydu. Sesini de sözünü de esirgemedi. Son olarak KHK TV’ye konuştu. Özellikle ‘AKP yargısına’ getirdiği esaslı eleştiriler görmezden gelinemez. Mesajı doğrudan AKP yönetimine… Erdoğan’a yani. Ve tabii oy veren seçmene.
AKP içinde sesini duyan, söylediklerine kulak veren çıkar mı? Biraz zor. Saray, Devlet Bahçeli ve Mehmet Uçum dışındaki seslere kapalı. Hüseyin Çelik gibi siyasetçilerin ‘tarihe karşı sorumluluğu’ var. Ben biraz son röportajı ve mesajlarını bu gözle okudum. Akıl ve vicdan sahibi yaşananlar karşısında sessiz kalamaz. ‘Susarsa bilir ki dilsiz şeytan olacaktır.’ Vicdan ancak dile gelirse rahatlar. Yoksa hissettikleri ve duydukları azaba dönüşür.
AKP, ‘adaleti’ partinin adına koydu. Adalet en büyük vaadiydi. Bırakın cumhuriyet tarihinde 1071’den bu yana Anadolu AKP’nin devr-i iktidarı gibi istibdat ve zulmü pek az yaşadı. Hapishaneler ağzına kadar dolu. Adalet Bakanlığı’nın tüm mesaisi ‘adaletin tesisi’ falan değil, yeni hapishaneler inşa üzerine. Atatürk yurdu demir ağlarla örmüştü. AKP de bütün ülkeyi hapishanelerle donattı. En büyük icraati ‘hapishane’ olan bir iktidardan zulüm ve istibdat dışında ne umulur ki…
15 Temmuz yargısı giyotin gibi çalışıyor
Çelik şu sözlerle tarihe not düşüyor: “Bu aslında bir yargı değil, bir tür devrim mahkemesi gibi işliyor. İstiklal Mahkemeleri’nde nasıl savunma hakkı yoksa, 15 Temmuz sonrası yargı da maalesef bir giyotin gibi çalışıyor. Bir hukuk devleti içinde bireylerin suçluluğu kanıtlanmadan cezalandırılması kabul edilemez. Oysa, Türkiye’de insanlar listelerle işlerinden atıldı, yargılanmadan suçlu ilan edildi. Bir zamanlar Kemalist yargı vardı. Bugün ise AK Parti’nin oluşturduğu kendi yargısı var. Kur’an’da birçok yerde vurgulanan ‘Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez’ prensibi bugün Türkiye’de çiğneniyor. İnsanlar, aileleriyle birlikte cezalandırılıyor. Bu, sadece Müslümanlığa değil, temel insani değerlere de aykırı… 1922’de Ali Kemal’in linç edilmesinden sonra bile, onun çocukları devlet kademelerinde yer aldı. Ancak bugün insanların aileleri bile cezalandırılıyor…”
AKP yargısını ‘İstiklal Mahkemeleri’ne benzetmesi ne kadar acı… Fakat doğru. Hatta durum daha ağır ve vahim. Ortaçağ Engizisyon Mahkemeleri’nin çağımızdaki izdüşümü gibi… Neredeyse polisin kapısına dayanmadığı, yargının dokunmadığı hiçbir kesim kalmadı. Düşünce, fikir ve siyasi duruşunuz eğer AKP ile paralel değilse tek kelimeyle ‘suçlusunuz’… Henüz hakkınızda dosya açılmadıysa, sıranızı bekliyorsunuz demektir.
Gazetecilik ‘resmen’ suç!
CHP lideri Özgür Özel üst düzey bir yargı mensubunu ‘seyyar giyotine’ benzetmişti. Çelik’in tespiti de farklı değil; “15 Temmuz yargısı giyotine gibi çalışıyor.”
Bugünlerde yine ‘seyyar giyotin’ yoğun mesaide. CHP yanlısı yayın yapan Halk TV’nin habercileri gece boyu adliyedeydi. Bir haber yüzünden televizyonun Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı. Bir medya organının en üst düzey yöneticisini önce gözaltına alıp sonra tutuklamak bu kadar kolay! AKP döneminde gazetecilik faaliyeti ve habercilik resmen suç!
Çelik’in kurucusu olduğu AKP için söylediği şu cümle de manidar; ‘AK Parti, halkın partisi olarak kuruldu. Ancak zamanla devletin partisi haline geldi. Devlet, partiye dönüştü. Bu ise siyasi bir felakettir…’. Sadece ülke için değil kendisi için de felaket aslında. Erdoğan milletin umudu olarak iktidara geldi fakat sonrasında ülkenin felaketi oldu.
Erdoğan veya AKP devleti dönüştürmedi, kendilerini dönüştürdü. Aslolan değiştirmekti, değişmek değil. Değişirken de başkalaştı, kendi çizgisine yabancılaştı ve bugün ucube bir hale geldi. AKP’ye bir parti gözüyle bakmak doğru olmaz.
Keşke Erdoğan bu seslere kulak verebilse… CHP’yi eleştirirken söylediği ‘aynaya kendisi’ bir bakabilse… Ayna ona neler söyleyecek neler…
İşte Hüseyin Çelik de yüzüne ayna tuttu. Damlayan su taşı delermiş. Bu damlalar yukarılara çıkmasa bile hiç değilse AKP tabanında yüreklerdeki buzları eritir.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***