Almanya’da anketlere göre en güçlü ikinci parti konumunda olan aşırı sağcı AfD, seçim programını açıkladı. “Kitlesel tersine göç” hedefinin altını çizen parti, Alman vatandaşlığına geçmeyi de zorlaştırmak istiyor.”Almanya sınırları kapandı.” Bu sözler, erken seçimler için gün sayan Almanya’da son dönemlerin en fazla tartışma yaratan partisi Almanya için Alternatif’in (AfD) lideri Alice Weidel’a ait.
Tartışmalı söylemleriyle bilinen Weidel hafta sonunda, Saksonya eyaletine bağlı Riesa kentinde protestolar eşliğinde gerçekleştirilen iki günlük parti kongresinde oy birliğiyle partinin başbakan adaylığına seçildi. AfD lideri, sert ses tonu ve mimikleriyle verdiği yüksek perdeli göç karşıtı mesajlarla dolu konuşmasıyla yine tartışma yarattı. Partinin eş genel başkanı, sığınmacıların “kitleler halinde” menşe ülkelerine geri gönderilmesi gerektiğini savunarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Size şunu açıkça söyleyeyim: Bunun adı tersine göçse tersine göçtür!”
“Kan bağı” temelli vatandaşlığa dönüş ve kitlesel “Remigration”
Weidel’ın üzerine basa basa tekrarladığı göç karşıtı bu kavram, partinin seçim programında kalın harflerle yazdığı en önemli gündem maddelerinden biri. Sosyal bilimlerde, “hayatlarının belli bir bölümünü yurt dışında geçirmiş insanların geldikleri ülkelere dönmeleri” olarak kullanılan kavram, son dönemde aşırı sağcılar tarafından adeta “rehin alındı.” Partinin bir dönem dilinden düşürmediği bu kavrama başta Almanya Türk Toplumu olmak üzere pek çok azınlık örgütü ve ırkçılık karşıtı örgüt tepki gösterdi. Alman Dili Cemiyeti tarafından “2023’ün en kötü kelimesi” seçildikten ve milyonlarca kişinin katıldığı ırkçılık karşıtı eylemlere neden olduktan sonra Weidel bu kavrama mesafe aldığını duyurmuşsa da kongrede yaptığı çıkış, partisinin bu kavramı seçim programının bel kemiği olarak benimsemeye devam ettiğini ortaya koydu.
Weidel, hafta sonu yaptığı bu hararetli konuşmada, ülkede iç güvenlik sorunları başta olmak üzere pek çok toplumsal ve ekonomik problemden göçmenleri sorumlu tutarak, iktidara gelmelerinden sonraki “ilk 100 gün içinde” sınırların kapatılarak “kitlesel geri gönderilmelerin organize edileceği” vaadinde bulundu.
Partinin seçmenlerine bir diğer vaadi ise Alman vatandaşlığını edinme koşullarını zorlaştırmak. AfD, Almanya’da doğan çocukların artık Alman pasaportunu otomatik olarak almasının mümkün olmayacağını belirterek bu hakkın yalnızca Alman kökenli olanlara tanınmasını istiyor. Bir diğer deyişle “kan bağı” temelli vatandaşlık düzenlemesine geri dönülmesini savunuyor.
Weidel’ın konuşması söz konusu göç karşıtı mesajlar nedeniyle Alman basınında “radikal ve ırkçı bir konuşma” olarak manşetlerde yerini alırken, siyaset bilimciler de parti liderinin sert söylemlerini benzer yorumlarla değerlendirdi. Halle-Wittenberg Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Johannes Varwick, “Radikalleşmiş, ırkçı ve konsept yoksunu” konuşmanın, partinin isminin aksine “hiçbir şeye alternatif de olmadığı” yorumunda bulundu.
Yenilenebilir enerjiye tepki: Kahrolsun bu utanç yel değirmenleri!
Parti, Almanya’da çok tartışılan ve kimi kesimlerce ülkenin bir endüstriyel güç olarak altın çağının geride kalmasına neden olan geleneksel enerjinin terk edilmesi meselesine dair de keskin söylemleriyle öne çıkıyor. Yenilenebilir enerjiye kati surette karşı çıkan partinin lideri Weidel, parti tabanına seslenerek “Size şunu söyleyebilirim: Biz dümende olduğumuzda tüm rüzgar türbinlerini yıkacağız! Kahrolsun, kahrolsun bu utanç yel değirmenleri!” sözleriyle salondan büyük alkış aldı.
İnsan eliyle iklim değişikliğine ilişkin bilimsel bulguları reddeden parti, nükleer enerjinin yeniden devreye sokulması ve kömürlü termik santrallerden daha uzun süre yararlanılmasından yana.
Parti ayrıca Ukrayna Savaşı’nın ardından rafa kalkan Kuzey Akım’ı ise yeniden devreye sokma vaadinde bulunuyor.
Musk’a özel teşekkür
Partinin açıkladığı programda oldukça milliyetçi ve Almanya’nın ulusal çıkarlarını merkeze alan bir çizgiyi benimsemeye de devam ettiği görülüyor. Berlin’in Avrupa Birliği’nden (AB) ve Euro Bölgesi’nden ayrılmasını savunan parti, Alman Markı’nı geri getirmeyi vaadediyor.
AfD; Çin, Rusya ve ABD gibi büyük güçlere bağımlı bir dış politikayı reddetse de, Weidel kendilerine açık destek veren Trump’ın müstakbel Bakanı ve dünyanın en zengin insanı Elon Musk’ın uzattığı elden ise oldukça memnun görünüyor. AfD lideri, konuşmasında geçen hafta X üzerinden canlı sohbet gerçekleştirdiği Musk’a parti kongresini de canlı yayımladığı için teşekkürlerini sunarak “ifade özgürlüğü” vurgusu yaptı.
Queer karşıtı politikalar vaadeden ilk eşcinsel başbakan adayı
Weidel’ın konuşmasında bir diğer öne çıkan nokta da partinin eğitime bakış açısını yansıtan sözleri oldu. Kendi eşcinsel kimliğini gizlemeyen Weidel “queer” bir kimliği ise reddediyor. Sri Lanka kökenli partneriyle iki çocuk büyüten 45 yaşındaki siyasetçi, konuşmasında Almanya’da üniversitelerin “queer-woke kadro ocaklarına” dönüştüğünü savundu. Parti lideri, iktidara geldiklerinde “tüm toplumsal cinsiyet çalışmalarını kapatacaklarını ve profesörleri de kapı dışarı edeceklerini” söyledi.
AfD karşıtı göstericilere sert polis müdahalesi
Riesa’da yaklaşık 600 AfD’li delegenin katıldığı kongre, düzenlenen geniş çaplı AfD karşıtı eylem nedeniyle iki saatlik gecikmeyle başladı. Kentte eylemcilerin kurduğu barikatlar delegelerin kongre salonuna gelmesini güçleştirdi. Eylemciler delegelere yönelik sık sık “Almanya’nın tamamı AfD’den nefret ediyor” sloganları attı.
Polisin eylemcilere biber gazı ve köpeklerle sert biçimde müdahale ettiği sosyal medyada paylaşılan görüntülere yansırken Sol Parti, Saksonya Eyalet Parlamentosu Milletvekili Nam Duy Nguyen’in polis tarafından darp edilerek bilincini yitirdiğini duyurdu.
Emniyet AfD karşıtı gösteriye yaklaşık 10 bin kişinin katıldığını belirtirken söz konusu eylemin organizatörleri 12 bin kişinin gösteride hazır bulunduğunu duyurdu.
DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?