Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nin (ÇOÇA) yaptığı bir araştırma her dört çocuktan üçünün ekonomik kaygıları olduğunu ortaya koydu.
Araştırmaya göre çocukların ortalama yüzde 47’si kendini mutlu hissediyor. Ancak bu oran düşük sosyo ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında yüzde 33’e kadar düşüyor. Yüksek sosyol ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarının yüzde 67’si kendini mutlu hissediyor.
TÜBİTAK desteğiyle yürütülen ‘Krizler Çağında Çocuk Olmak: Türkiye’de Pandemi Sonrasında Çocukların İyi Olma Halini Yeniden Düşünmek’ başlıklı araştırma projesinin bulguları açıklandı.
Türkiye genelinde 29 ildeki bin 500 hanede yapılan araştırma, pandemi sonrası çocukların karşılaştığı gerçekleri ortaya koyuyor. Araştırma, pandemi sonrasında çocukların iyi olma halini ‘maddi durum’, ‘sağlık’, ‘eğitim’, ‘risk ve güvenlik’, ‘barınma ve çevre’, ‘katılım’, ‘ilişkiler’ ve ‘dijital dünya’ gibi birçok farklı boyutta ele aldı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Prof. Dr. Emre Erdoğan ve çocuk hakları araştırmacısı Gözde Durmuş proje bulgularını ve önerilerini katılımcılarla paylaştı.
Çocuklar kaygılı
Araştırmanın bazı bulguları özetle şöyle:
- Çocuklar arasında kaygı düzeyi yüksek. Görüşülen çocukların dörtte üçü ekonominin durumundan veya aile bireylerinden birinin başına kötü bir şey gelmesinden kaygılı. Gelecekle ilgili planlarının gerçekleşmeyeceğinden ve COVID-19 benzeri bir pandemiden kaygı duyan çocukların oranı yüzde 63. Çocukların önemli kaygı kaynaklarından biri de sınavlarında (yüzde 63) ve derslerinde başarısız olmak (yüzde 60).
10 çocuktan biri çalışıyor
- Görüşülen çocukların yüzde 11’i çalışıyor. Çalışma oranı, erkek çocuklarda yüzde 13, kız çocuklardaysa yüzde 7. Düşük sosyoekonomik statüde bu oran yüzde 18’e yükselirken, yüksek sosyoekonomik statüde yüzde 3’e düşüyor.
- Çocukların yarısından fazlası (yüzde 53) dükkanlarda, yüzde 20’si fabrikalarda çalışıyor. Haftada 8-11 saat çalışan çocukların, haftalık ortalama gelirleri 2 bin liranın altında. Çalışma nedenleri arasında harçlık çıkarma (yüzde 54), aileye destek sağlama (yüzde 47) ve meslek öğrenme (yüzde 39) öne çıkıyor.
Okulda dersleri öğrenemiyorlar
- Araştırmaya katılan çocuklardan 112’si eğitimine ara vermek zorunda kaldığını söyledi. Bu durumun başlıca nedenleri arasında ders başarısızlığı (yüzde 54), okula gitmek istememe (yüzde 51) ve çalışma zorunluluğu (yüzde 28) yer alıyor. Eğitime geri dönmek isteyen çocukların oranıysa yalnızca yüzde 13.
- Düşük sosyoekonomik statüdeki çocukların yüzde 26’sı evde ders çalışamadığını belirtirken, bu oran en yüksek sosyoekonomik statüde yüzde 8’e düşüyor. Evde çalışma ortamı olmayan çocuklar için okul, olmak istedikleri yer haline geliyor. Ancak düşük sosyoekonomik statüdeki çocukların yüzde 23’ü kalabalık sınıflar gibi nedenlerle okulda da ders öğrenemediklerini ifade ediyor.
Kızlar ‘Külkedisi’, erkekler iş yapmıyor
- Çocukların ev içindeki iş yüklerinin de toplumsal cinsiyete ve sosyoekonomik statülerine bağlı olarak değiştiği araştırma sonuçları arasında. Kız çocuklarının yüzde 89’u kendi yataklarını topluyor, yüzde 79’u sofra kurup kaldırıyor, yüzde 63’ü kahvaltısını hazırlıyor, yüzde 50’si ev temizliği yapıyor, yüzde 50’si bulaşık yıkıyor ve yüzde 26’sı yemek yapıyor. Bu oranlar erkek çocuklarında çok daha düşük.
İşsizlik ve yoksulluğu tehdit olarak görüyorlar
- Deprem, orman yangını gibi doğal afetler en önemli üç tehdit arasında. Araştırma çalışması çerçevesinde görüşülen çocukların yüzde 53’ü deprem, orman yangını gibi doğal afetleri en önemli üç tehdit arasında görürken, işsizlik yüzde 49’la ikinci, yoksulluksa yüzde 45 ile üçüncü sırada. Salgın hastalık yanıtıysa yüzde 33’le dördüncü sırayı alıyor.
Yüzyüze görüşmeyi seviyorlar
- Çocukların arkadaşlarıyla ilişki kurarken en fazla tercih ettikleri yöntem yüz yüze görüşmek (yüzde 84). Bunu WhatsApp benzeri uygulamalar (yüzde 47) ve telefonda konuşmak (yüzde 45) takip ediyor. Sosyal medya uygulamalarını arkadaşlarıyla ilişki kurmak için kullandığını söyleyen çocukların oranı çok daha düşük.
İnternet okur-yazarlıkları yüksek
- Görüşülen çocukların internet okuryazarlığının yüksek olduğu görülüyor. Kullandığı araçlardaki gizlilik ayarlarını nasıl yapacağını bildiğini söyleyenlerin oranı yüzde 80, hangi görüntü ve bilgilerini internette paylaşacağını bilenlerin oranı yüzde 78, istemediği mesajları nasıl engelleyeceğini bilenlerin oranı yüzde 77 ve bilgileri doğrulayabileceğini söyleyenlerin oranıysa yüzde 74.
Siber zorbalık uzak değil
- Araştırmadaki çocukların seyrek de olsa siberzorbalık ve tacizle karşılaştığı görülüyor. Profil fotoğrafıyla ilgili olumsuz yorumlar aldığını söyleyenlerin oranı yüzde 14, sosyal medyada paylaştıkları nedeniyle dalga geçilenlerin oranı yüzde 13.
- Siberzorbalıkla karşılaşan çocukların başvurdukları birinci yol mesajı gönderen kişiyi engellemekken (yüzde 39), sosyal medya hesabını kapatanların oranı yüzde 28, bu konuda arkadaşlarıyla konuşanların oranıysa yüzde 26. Telefonun ya da bilgisayarının güvenlik ayarlarını değiştirdiğini söyleyenlerin oranıysa yüzde 23.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***