İSTANBUL – Tahliye edilmeyen ÇHD’li avukat Betül Vangölü Kozağaçlı, ezene karşı ezilenin avukatlığını yaptığına işaret ederek, “Zulmedenlerden olmaktansa zulüm görenlerden olmayı tercih ederim. Gerekirse bedel ödemeye razıyım” dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yöneticilerinden Betül Vangölü Kozağaçlı hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın 2’nci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutsak Betül Vangölü Kozağaçlı, duruşmada hazır edildi. Çok sayıda hukukçu duruşmayı izledi. Duruşmada, tanıkların “sağlık mazereti” nedeniyle hazır olmadığı bilgisi paylaşıldı.
POLİSLER: BİR ŞEYLER BULURUZ
Betül Vangölü Kozağaçlı, avukat olan eşi Selçuk Kozağaçlı dahil birçok meslektaşının mesleki faaliyetleri gerekçesiyle tutsak olduklarına işaret etti. Betül Vangölü Kozağaçlı, “6 Şubat gününden önce onu görmek ve mesleki faaliyetlerim için İstanbul’daydım. Ayrılmadan önce büromuza uğradım. İstanbul Adliyesi önünde bir çatışma olduğu haberi tarafımıza geldi. Çeteler arası çatışma mıdır, nedir öncelikle anlamadık. Adliyede bulunan duruşması olan meslektaşlarımla görüştüm, onlardan ve sağlıklarından haber aldım. Biz bunlarla ilgilenirken, bazı müvekkillerimiz ve kurumlara polis operasyonu yaşandığı bilgisi geldi. Biz bunlarla ilgilenirken uzun namlulu silahlarıyla polisler bizim de büromuza geldi. Meslektaşlarım ile birlikte büroda iken içeri giren savcı, avukat Seda Şaraldı hakkında yakalama kararı olduğunu söyledi. Daha sonra bizim de kimliklerimizi aldı ve gözaltı kararı verdi. Neden diye sorduk, ‘TCK 314/2 falan deriz, bir şeyler buluruz’ dendi” diye belirtti.
Betül Vangölü Kozağaçlı, “Amaç adli yöntemlerle suçu ortaya çıkarmak değildi. Kamuoyuna gözaltı sayısı ile gösteri yapmak amacıyla ters kelepçe, omuzlarımıza bastırarak görüntü vermekten ibaretti. Bu acizliktir. Adliyeye geldiğimizde savcılığın ‘314 falan’ lafının TCK 309’a dönüştüğünü gördüm. Bunun tek delili ise, ne olduğu belirsiz bir şemadan ibaretti. Ben o gün büroya uğramamış olsam ne böyle bir delil ne de böyle bir suçlama ile karşılaşacaktım. Böyle bir delili kolluk hazırlar, aşinayız. Ama bir savcının, ‘bir yargılama makamının bu nasıl bir delildir, bu olay öncesi böyle bir şey varsa nasıl bir şey yapmazsınız’ demesi gerekirdi. Ama denmedi. Ya kötü niyettir ya da savcı işinde uzman değildir” ifadelerini kullandı.
MÜVEKKİLLERİYLE GÖRÜŞMEK SUÇ SAYILDI
Savcının hazırladığı tabloda yer alan bazı isimlerin müvekkilleri arasında yer aldığına dikkati çeken Betül Vangölü Kozağaçlı, avukatların müvekkilleriyle görüşmesinin suç sayıldığını dile getirdi. Betül Vangölü Kozağaçlı, “Ayten Öztürk, meslek hayatımın ilk müvekkillerindendi. Örgütün Türkiye sorumlusu olduğu iddia ediliyor. Ayten Öztürk’ten uzunca bir süre bilgim olmadı. Birkaç yıl önce ailesi, ‘Ayten’den haber alamıyoruz, sırra kadem bastı’ dedi. Bir gece ‘Ayten Öztürk gözaltında, gelin görüşün’ dediler. Gittik ve gördük ki vücudunda yüzlerce yara iziyle aylardır işkence görmüş. Hakkında işkenceyi gizlemek için onu tutuklu tuttular. Davasının sonunda iki ağırlaştırılmış müebbet hapis verildi ve tahliye kararı kuruldu. Kararı veren mahkeme kararına inanmıyordu, meslek hayatımda böyle bir tahliye kararı görmemiştim. Böyle bir müvekkiliniz varsa ve size gelemiyorsa, siz ona gitmelisiniz. Ben de kendisiyle görüştüm. Bu avukatlıktır. Avukat müvekkil ilişkisi tam da budur. Kolluk bunu kriminalize eder, ancak bunu hakimler savcılar yapmamalıdır” diye kaydetti.
‘HEP AVUKAT KALACAĞIM’
2013 yılında tutuklandığını anımsatan Betül Vangölü Kozağaçlı, “Bugün ben tutuklandım ve hakkımda tanık lazım oldu. Tesadüf eseri 2 ay sonra hakkımda peş peşe 2 tanık ifade verdi. Dedikleri de avukatlığımdan başka bir şey değildi. Benim gerçeğim bu, 7 yaşında avukat olmak istedim ve hep avukat kalacağım. Bundan 5 yıl sonra tutuklansam benim avukatlığıma şahitlik edecek onlarca kişi yine bulunur. Ben avukatlığımı bildiğim gibi yapmaya devam edeceğim” diye belirtti.
‘SUSMAK HAKTIR’
Gözaltına alındığı avukatlık bürosunda ele geçirilen dava dosylarının “örgütsel doküman” şeklinde raporlandığını sözlerine ekleyen Betül Vangölü Kozağaçlı, “Dosya içerisinde bulunan belgelerin büroda olmasından daha doğal ne olabilir. Hakkımda sosyal medya paylaşımlarını bilmem, takip de edemem. Barolar, milletvekilleri, basın kuruluşları açıklamalar yapmışlar. Ben bunlara ancak teşekkür ederim. Ama hiçbirine müdahale edemem. Yine ‘Örgütsel tavır’ denen bir şey olduğu ve bir kitapçıkta yazdığı söyleniyor. Mesleki birikimime hakaret kabul ederim, kimse bana susma hakkını öğretemez. Kimse haksız ve hukuksuz gözaltı süreçlerinde nasıl davranılacağını bana öğretemez. Susmak haktır, müvekkillerime de tavsiye etmişimdir. Tartışmam. Ama ben o gün susma hakkı kullanmadım. Avukatlık Kanunu gereği bana tanınan hakkı kullandım ve tutanağa şerh düştüm. Bunun bile farkında değil, soruşturma makamı” ifadelerini kullandı.
‘EZENİN DEĞİL, EZİLENİN AVUKATLIĞINI YAPIYORUZ’
Betül Vangölü Kozağaçlı, şöyle devam etti: “Pislik içinde bir nezarette, tuvalet kağıdı dahi vermezken, berbat bir yiyeceği size yedirmeye çalışıyorlar. Bunu reddedince de açlık grevi yaptı deniyor. Bizim savunman olduğumuz dosyalarda delil yaratılıyor, biz şikayetçi olduğumuzda delil karartıyorlar. Düzen bu dişliyle dönüyor, işte avukat bu dişliye çomak sokuyor. Biz bu nedenle saldırıya uğruyoruz. Biz nasıl avukatlık yapıyoruz? Ezenin değil, ezilenin avukatlığı. İşkencecinin değil, işkence görenin avukatlığı. Doğayı talan edenin değil, direnen köylünün avukatlığı. Bundan vazgeçecek değiliz.
Berkin Elvan, katledilen bir çocuktu. Biz ve meslektaşlarımız o davalarda, TOMA kameralarından gözümüz kör olana kadar defalarca izleyerek delil topladık. Berkin’i vuran böyle ortaya çıktı. Bu kolluğun görevidir, normalde ama yapmıyorlar. Biz yapıyoruz. Biz bu davalarda hep bu perspektifle avukatlık yapıyoruz. Yargılanmak istenen halkın avukatlığıdır, devrimci avukatlıktır. Bu nedenle Halkın Hukuk Bürosu hedef haline getirilmiştir. Üyesi ve yöneticisi olduğum ÇHD, bu yıl 50’nci yılını kutluyor. Onur duyuyorum. Depremde suç duyurusunda bulunmaktan ibaret değildir işimiz, enkazdan delil toplamaktır. Bu yüzden kolluk ÇHD’ye de düşman. Hapishanede ülkeyi takip etmek daha çok mümkün oluyor. Sağlık sistemimiz, eğitim sistemimiz, çocuklarımız… Daha kötüye gidiyor. Biz yıllardır gülemiyoruz. Ama zulmedenlerden olmaktansa zulüm görenlerden olmayı tercih ederim. Gerekirse bedel ödemeye de razıyım.”
‘TANIKLARDAN HERHANGİ BİR SUÇLAMA YOK’
Avukat Murat Yılmaz, Betül Vangölü Kozağaçlı’nın mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandığını ifade etti. Yılmaz, “İki tanıkta da Betül Vangölü Kozağaçlı ile ilgili özel hiçbir suçlama yok, söyleyemiyorlar. Çünkü böyle bir suçlama yok. Yalnızca avukat deyip teşhis ediyorlar” dedi.
TAHLİYE EDİLMEDİ
Savcı, tutukluluk halinin devamını ve tanıkların dinlenmesi talebinde bulundu.
Mahkeme, Betül Vangölü Kozağaçlı’nın tutukluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 12 Şubat 2025 tarihine erteledi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***