AMED – “Umut etmek ve barış ihtimalini büyütmek istiyoruz” bildirisi imzacılarından gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, “Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit devam ettiği sürece barışa dair somut adımların atılması mümkün değildir” dedi.
Almanya’nın Berlin kentinde 2018 yılında düzenlediği konferansla çalışmalarına başlayan Avrupa Özgürlük ve Barış Forumu (European Forum For Freedom and Peace – EFFP), çatışmanın taraflarını diyalog zemininde bir araya getirme hedefiyle barış mücadelesini uluslararası bir boyuta taşımayı amaçlıyor. Yıl içerisinde Eindhoven, Köln ve Berlin’de düzenlenen uluslararası barış konferanslarıyla çalışmalarını güçlendiren Forum, son olarak 273 sanatçı, akademisyen, gazeteci ve siyasetçinin imzasıyla “Umut etmek ve barış ihtimalini büyütmek istiyoruz” başlıklı bir bildiri yayımladı.
Metnin imzacılarından gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, EFFP’nin çalışmaları ve Türkiye’nin Kürt sorunu politikası ve gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
‘TECRİT KALDIRILMADAN BARIŞ MÜMKÜN DEĞİL’
EFFP’nin düzenlediği konferansların sadece birer tartışma zemini olmadığını belirten Mavioğlu, aynı zamanda çatışmaların derinleştirdiği hak ihlalleri ve toplumsal yıkıma dikkat çekmeye çalışıldığını söyledi. Mavioğlu, “Uzun yıllardır devam eden çatışmalı süreç, yalnızca on binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olmadı. Aynı zamanda ekonomik, sosyal, ekolojik ve cinsiyet eşitliği gibi pek çok alanda Türkiye ve Kürdistan’da büyük tahribat yarattı” dedi.
Çalışmalarının savaşın neden olduğu yıkımların ortadan kaldırılması, barış ve demokratik bir ortam için birer adım olduğunu kaydeden Mavioğlu, barış mücadelesinin sadece iyi niyetle sürdürülemeyeceğini söyledi. Somut adımların atılmasının kaçınılmaz olduğunu dile getiren Mavioğlu, “Barış sürecinin öncelikli koşullarından biri İmralı’da uygulanan tecrit politikasının sona erdirilmesidir. Sayın Abdullah Öcalan’ın, Ömer Öcalan ile yaptığı görüşme tecridin son bulduğu anlamına gelmiyor. Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit devam ettiği sürece barışa dair somut adımların atılması mümkün değildir. Nitekim yapılan görüşmenin ardında yapılan açıklamalardan en önemlisi tecridin sürdüğüne dair verilen mesajlardır” ifadelerini kullandı.
‘HAKLAR GÜVENCE ALTINA ALINMALI’
Devletin 2013-2015 yıllarında İmralı’da yürüttüğü diyalog sürecinden dersler çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Mavioğlu, tarafların güvencesiz bırakılması ve nefret söyleminin devam etmesinin görüşmeleri akamete uğratan nedenlerden biri olduğunu söyledi. Mavioğlu, “Tarafların haklarının güvence altına alınması, tecrit politikasının sonlandırılması ve halkların barış fikri etrafında toplanarak, ikna edilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde barış müzakereleri sağlıklı bir zemine oturabilir” dedi.
‘NEFRET DİLİNDEN VAZGEÇİLMELİ’
Türkiye’de barış sürecine dair umutları zedeleyen bir diğer önemli sorunun iktidarın savaş politikaları ve nefret söyleminin sürdürülmesi olduğunu belirten Mavioğlu, “Savaş, yalnızca bir çatışma değil aynı zamanda bir sömürgecilik biçimi olarak devam ediyor. İktidar, savaş üzerinden ekonomik rant sağlıyor. Türkiye bütçesinin milyarlarca lirası silahlanma ve savaş politikalarına harcanıyor. Bu süreçte medyanın ve temsilcilerin nefret dilini terk etmesi şarttır. Eğer taraflar 40 yıldır akan kanın durması için gerçekten masaya oturacaksa, nefret söyleminden uzaklaşmaları, Kürt halkının haklarını tanımaları ve barış için ciddi adımlar atmaları gerekiyor” diye belirtti.
‘HAKLAR PAZARLIK KONUSU DEĞİL’
Kürt halkının temel haklarının yıllardır gasp edildiğinin altını çizen Mavioğlu, anadil, kendini kendini yönetme ve hasta tutukluların serbest bırakılması gibi temel konuların pazarlık konusu yapılamayacağını söyledi. Mavioğlu, şunları belirtti: “Geçmiş süreçte hasta tutukluların serbest bırakılması birinci maddeydi ancak bu bile gerçekleştirilmedi. Cezaevlerine sağ giren insanlar yaşamlarını yitirdi. Bu nedenle barış mücadelesinin arkasında güçlü bir şekilde durmak gerekiyor.”
‘EFFP KALICI BARIŞ İÇİN ÇALIŞIYOR’
EFFP’nin barış mücadelesine uluslararası bir boyut kazandırmayı hedeflediğini kaydeden Mavioğlu, savaşın yarattığı yıkımları raporlamak ve belgelemek için çalışıldığını dile getirdi. Mavioğlu, “Geçmiş barış süreçlerinde yaşanan eksiklikleri tespit eden ve yeni yollar öneren raporlar hazırlıyoruz. Ayrıca uluslararası deneyimlerden yararlanarak bir dizi konferans düzenlemeyi planlıyoruz. Savaş yalnızca Kürtleri değil, tüm halkları etkiliyor. Türkiye’de ekonomik krizin temel nedeni, savaşa harcanan devasa bütçedir. Emeklilere, asgari ücretlilere verilmesi gereken paralarla dağ taş bombalanıyor. Halklara bu gerçekleri anlatmak ve barış mücadelesini güçlendirmek için daha fazla çaba göstermek gerekiyor. Bizlerde forum olarak bundan sonra ki süreçte barışı kalıcı hale getirmek ve katkı sunmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
MA / Delal Akyüz
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***