Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkına dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden önce, 5 Aralık 1934’te kavuştu.
Siyasetin en küçük halkası olan muhtar ve heyetlerine seçilme hakkıysa kadınlara bir yıl öncesinde tanındı. 1933’te yedi erkek adaya karşı yarışarak muhtarlık seçimini kazanan Aydın’ın Çine ilçesinden Gül Esin, Türkiye’de kadınlara temsil yolunu açan ilk isim oldu.
Aradan geçen 90 yılı aşkın zamana rağmen Türkiye’de kadınların siyasette temsil oranı erkeklerin hala çok gerisinde.
İzmir’in Konak ilçesine bağlı Altıntaş Mahallesi muhtarı 51 yaşındaki Selda Arslan da mahallesinin ilk kadın muhtarı. İki dönemdir muhtar seçilen Arslan, erkek rakiplerinin çıkardığı engellere rağmen yarışı kazandığını söyledi.
VOA Türkçe’ye aday olma ve seçilme sürecini anlatan Arslan, “Seçime son bir ay kala aday oldum. Diğer adayların hepsi erkekti. Tek kadın aday bendim. Mahallemizin ilk kadın muhtarıyım. Ben bunu psikolojik olarak çok ağır bir şekilde hissettim. Vatandaşlara, ’Evli, çocukları var. Bizim kadar ilgilenemez, bizim kadar yapamaz’ demişler. Ama halk hiç öyle yapmadı. Çok açık ara farkla kazandım, ben bile şaşırdım” dedi.
“Ekonomik özgürlüğüm olmasaydı belki ben de bulunduğum konumda olmayabilirdim”
Arslan, seçimi kazanmasının ardından seçim sürecinde onu eleştiren erkeklerin de desteğini aldığını söyledi. Eşi ve çocuklarının muhtar adaylığına engel olmadığını da kaydeden Arslan, ailesinin verdiği desteğin ve ekonomik özgürlüğünün muhtarlığa seçilmesinde çok önemli olduğunu belirtti.
Esas mesleği kuaförlük olan ve muhtar seçilmesinin öncesinde de sivil toplum alanında aktif çalıştığını söyleyen Arslan, “Şimdi çocukları küçük olan genç kadınların işleri daha zor. Bizim gibi bir yaşa gelmiş, çocuklarını büyütmüş kadınlar daha özgür, daha sosyal davranabiliyorlar. Fakat benim kadınlara tavsiyem şu, ben 12 yaşından bu yana çalışmaktayım. Ekonomik özgürlüğüm olmasaydı belki ben de bulunduğum konumda bu kadar dik, özgüvenli olmayabilirdim” dedi.
Muhtarların partiler üstü yarışarak kendi isteğiyle aday olabildiğini söyleyen Arslan, siyasette ise partilerin kadınları geri plana attığını savundu. Arslan, “’En sosyal demokratiğiz’ diyen partilerde bile kadın adaylar çok az. Önce bir kadın adaylarını görelim, ondan sonra eşitliği, demokrasiyi, kadın haklarını konuşsunlar. Kadın adaylarımız eşitlenmediği sürece demokrasiden bahsetmeyin bize” diye konuştu.
17 ilden Cumhuriyet tarihi boyunca hiç kadın milletvekili çıkmadı
Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli hem cinslerinden 36, Fransız kadınlardan 10, Belçikalı kadınlardansa 14 yıl önce elde etti.
Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği 1935’teki seçimler sonucunda 399 milletvekili arasında 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi.
Ancak aradan geçen zamana rağmen 14 Mayıs 2023’teki son genel seçimlerin ardından parlamentoda erkeklerin ezici üstünlüğü hala sürüyor.
Son seçimde kadın milletvekillerinin erkeklere oranı yüzde 20,1 ile Cumhuriyet tarihi boyunca en yüksek temsil düzeyine ulaşmasına karşın Türkiye’nin 17 ili bugüne kadar hiç kadın milletvekili çıkarmadı. Bu iller Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Niğde, Rize, Sinop ve Yozgat.
TBMM’de kadınların temsil sorunu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde de kendini gösteriyor. Kabinedeki 18 bakan arasında sadece bir kadın bulunuyor.
Seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den yıllar sonra elde eden ülkelerde parlamentoda kadınların oranı son yapılan seçimlerin ardından İsviçre’de yüzde 38,5, Fransa’da yüzde 36, Belçika’da yüzde 41,3. Dünyada parlamentoda kadınların temsil oranında başı İskandinav ülkeleri çekerken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri son sıralarda geliyor.
“Yerel seçimlerde Türkiye genelinde yine iç açıcı bir tabloyla karşı karşıya değiliz”
VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) İzmir Şube Başkanı Banu Önkol İçhedef, Türkiye’de 31 Mart 2024’te yapılan son yerel seçimlerde de kadınların temsili açısından durumun değişmediğini söyledi.
Önkol, “Türkiye genelinde yine iç açıcı bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Bu kez aday adaylığı sürecinde çok fazla kadın arkadaşımız başvurdu. Fakat siyasi partilerin aday gösterdikleri kadın arkadaşlarımızın sayısı istediğimiz oranda değildi. O açıdan biz çok üzgünüz” dedi.
Seçimleri beş büyükşehirde kadınların göğüslediğini anlatan Önkol, “31 Mart seçimlerinden sonra 78 kadın belediye başkanı sandıktan çıktı. İl belediye başkanları arasında kadınların oranı yüzde 14,3, ilçe belediye başkanları arasındaysa yüzde 11,5. Daha sonrasında kayyum atamalarıyla bu sayılar da düştü. Yani oranlara baktığımızda çok düşük oranlardan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmir’de ilk kez 8 ilçede kadın belediye başkanının göreve geldiğini belirten Önkol, “İzmir yerelinde yerel siyasi tarihimiz açısından çok güzel bir şey oldu. 8 kadın belediye başkanımız çıktı ve üstüne üstlük metropolde kadın belediye başkanlarımız var. Bu bizim için sevindirici bir gelişme oldu” diye konuştu.
“Erkek kotası var mı? Neden kadın kotası oluyor?”
Kadınların siyasette geri planda kalmasını toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve ekonomik özgürlüklerinin bulunmamasına bağlayan Önkol, şöyle devam etti:
“Toplumun kadınlara üstlendirdiği o görünmez görev tanımları var ya, ‘kadın evinde olmalı, çocuğuna bakmalı, eşinin bütün yükünü almalı, onu paylaşmalı.’ Yani kadın eşinin refahı için çalışmalı gibi bir misyon yüklenmiş bize toplumda. Bundan dolayı ‘Ben değil eşim aday olsun’ ‘gibi yaklaşımlara kadınlarda çok fazla rastlıyoruz. Bir de tabii bu çok ciddi ekonomik rahatlık isteyen bir durum maalesef. Ekonomik gücünüz olmadan, o rahat ortamınız olmadan siyaset alanına girmeniz çok zor”
KA.DER İzmir Şube Başkanı Banu Önkol, siyasi partilerin kadın kotası uygulamasına karşı çıktıklarını söyleyerek, “Erkek kotası var mı? Neden kadın kotası oluyor? Biz eşit temsiliyet istiyoruz. Bir yerde bir erkek varsa bir de kadın arkadaşımız olsun. Fermuar sistemi ile bir erkek bir kadın diyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadınların siyaset dışında da temsil edilmediğini söyleyen Önkol, şunları dile getirdi: “Mesela şu an dört kadın valimiz var. Rektör sayılarımız da bir o kadar az. En çok akademik camiada kadın arkadaşlarımız güçlü. Kadın akademisyenler erkeklerle eşit oranda. Fakat dekanlık ve rektörlüğe geçtiğimizde yine erkekler öne çıkıyor. Altta kadınlar sürekli çalışıyorlar. Ama o cam tavanlar üste çıktığımızda bizi bir şekilde durduruyor.”