BÜLENT KORUCU | YORUM
Muhaberatın enkazında muhaberatçılık oynamak!
İbrahim Kalın gerçekten cesur adammış! Şam’a gittiği, Emevi Camii’nde namaz kıldığı için değil; esas oğlandan rol çaldığı, ondan beklenen namazı kıldığı için… Daha tozu dumanı dinmemiş bir yıkıntının üzerinde, ‘muhaberat devletinin’ enkazında muhaberatçılık oynadığı için…Gölgede kalmanın gücünü kullanması gereken bir istihbaratçı olarak ışığa çıkmayı seçtiği için…
Ve en önemlisi, “Erdoğan sonrasında ben de varım!” kampanyasını böylesine açık ve güçlü başlattığı için…
Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın, Beşar Esad’ın kaçışının hemen ardından onun başkentine gitmesi, yeni yönetimin lideriyle görüşmesi doğru adımdı. Ötesi görüntüler misyonunu aştı ve içerdeki fay hatlarını hareketlendirdi. Her ne kadar yakın gazetecilere ‘Golani’nin (HTŞ lideri Ahmet El Şara) teklifiyle olduğunu yazdırsa da o görüntüler, dublörün başrol oyuncusuna çektiği ‘nanik’ olarak kayda geçti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sahip çıkmaması ve yandaş gazetelerin haberi tek sütunla geçiştirerek vermesi durumu özetliyor.
‘İkinci adam’ rolüne soyunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da hoşnut olduğu söylenemez. NTV’ye çıkıp, ‘Rusya ve İran’ı Esad’ın çöküşüne ikna ettiğini’ ima etmesini böyle okumak lazım.
Hamidiye Çarşısı ve Kasiyun Tepesi’ndeki yürüyüş, “Suriye halkına yanlarında olunduğunun, Türkiye ve dünya kamuoyuna da İstihbarat Başkanı’nın Şam sokaklarında dolaşabildiğinin mesajı” imiş… Bu mesajları siyasetçiler verir, sokaklarda dolaşmak istihbarat başkanının işi değildir. Ayrıca alınan güvenlik tedbirleri de stratejik gizli bir ziyaretin boyutlarını çok aşıyor. Belli ki o sokak gösterisi planlıymış.
Tayyip Erdoğan, 5 Eylül 2012’de, “En kısa zamanda Şam’a gidecek, Emevi Camisi’nde namazımızı da kılacağız.” demişti. Yandaş medya öylesine abarttı ki hemen o bayram namazın Şam’da kılınacağını bile yazdılar. Aradan 12 yıl geçti, Suriye ve Türkiye ağır bedeller ödedi. Erdoğan da o sözler üzerinden çok eleştirildi. İlk namazı kılıp yıpranan imajını düzeltmek arzusundaydı, hevesi kursağında kaldı.
CHP lideri Özgür Özel’in, “O namaz bu namaz değil, Erdoğan’ın kılamadığı namazın kazası MİT Başkanı’na düşmez.” sözleri hem doğru hem de Cumhurbaşkanı’nın psikolojisini özetliyor. Normal şartlarda o görüntüleri sahiplenir, “MİT Başkanımı daa gönderdim!” diye başlar, uzun nutuklar çekerdi. Bunu yapmadı üstüne namaz vurgusu yapanları da haşladı. Zira Başdanışman Yiğit Bulut önce “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda İbrahim Kalın’ın Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılması çok önemli bir mesajdır.” yazdı, kısa süre sonra namazı, ‘ziyaret’ şeklinde düzeltti.
Ahmet Hakan’ın yazısıyla Milliyet’in manşeti sanki aynı kalemden çıkmış. Kalın, devirdiği çamı kaldırıyormuş gibi gösterip, ne kadar doğru ve isabetli bir iş yaptığını anlattırıyor. Oysa namaz kılmaya değil, Erdoğan’ın seccadesini sermeye gönderilmişti. Ekmek almaya giden çocuğun yolda ekmeği yiyip gelmesine benziyor. Erdoğan öfkesini susarak gösterdi, zamanla cümle arası ifadelerle sahip çıkıyormuş rolü oynayacak.
Asıl Hakan Fidan’ın bu golü nasıl çıkaracağını merak ediyorum. O, Ankara’da ABD Dışişleri Bakanı Blinken’le oyalanırken İbrahim Kalın Üsküdar’ı geçti. Normalde Blinken görüşmesi elbette daha önemli, ancak önceliğiniz iç politika tribünleriyse durum değişir.
Bazıları Esad, bazıları Erdoğan sonrasına hazırlanıyor ve AKP lideri hala bir halef çıkarabilmiş değil. Ah Berat, bir çuval inciri berbat ettin!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***