Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki 7 Özel Raportör, Türkiye’ye Gülen hareketi mensuplarına yönelik insan hakları ihlalleri konusunda sert bir mektup gönderdi. Hükümete aralarında kız çocuklarının da bulunduğu çok sayıda toplu gözaltı ve tutuklamalar soruldu. Mektubun girişinde “Terörle mücadele mevzuatının kötüye kullanılması suretiyle Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen kişilere yönelik sistematik baskı tedbirleri ve bu tedbirlerin sivil toplum, insan hakları savunucuları, siyasi muhalifler ve gazeteciler üzerindeki etkileri hakkında edindiğimiz bilgileri hükümetinizin dikkatine sunuyoruz. “ denildi.
Raporla şu başlıklar yer aldı
Toplu tutuklamalar, gözaltılar ve adli kontrol kararları;
Sınır ötesi gözaltılar
Terörist “gri listelerin” genişletilmesi ve
Gözetim yetkilerinin kötüye kullanılması.”
GÜLEN HAREKETİNE YÖNELİK SİSTEMATİK BASKILAR
7 Ekim 2024 tarihli mektup, Türkiye’nin cevabıyla birlikte 6 Aralık 2024 tarihinde yayımlandı. Raportörler, Türkiye’de Hizmet Hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen bireylere yönelik sistematik baskılara dair ciddi endişelerini dile getirdi.
BM özel raportörleri tarafından Türkiye’ye gönderilen mektup (AL TUR 5/2024) yer alan 7 raporun başlığı ise şöyle;
1-Terörle Mücadele Sırasında İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü;
2-Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu;
3-Düşünce ve İfade Özgürlüğü Hakkının Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü;
4-Barışçıl Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü Hakları Özel Raportörü;
5-İnsan Hakları Savunucularının Durumu Özel Raportörü; İnsan Hakları ve Uluslararası Dayanışma Bağımsız Uzmanı;
6-Özel Hayatın Gizliliği Hakkı Özel Raportörü ve
7-İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Ceza Özel Raportörü
Mektuba buradan ulaşılabilmektedir.
İNSAN HAKLARI İHLALERİNİ ANLATAN MEKTUP
Birleşmiş Milletler özel raportörlerinin bu detaylı insan hakkı ihlallerini içeren mektubu, özellikle Gülen hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen bireylere yönelik Türkiye’deki sistematik baskıyı ortaya koyan bir mektup olarak değerlendiriliyor.
Mektupta bir yıl içinde kayda geçirilen temel insan hakları ihlallerini içeriyor:
Toplu Gözaltılar ve Tutuklamalar
Haziran 2023 – Haziran 2024 döneminde 8.892’den fazla kişinin gözaltına alındığı ve 1.595 kişinin terörle ilgili suçlamalarla itham edildiği belirtiliyor. Bu kişiler arasında öğretmenler, ebeveynler ve çocuklar bulunuyor.
Raporlar, bireylerin sıradan ve meşru faaliyetlere dayanarak gözaltına alındığını, suç teşkil eden fiillerle ya da Hizmet Hareketi ile bağlantılarını gösteren hiçbir kanıt bulunmadığını ortaya koyuyor.
Daha da endişe verici bir şekilde, çocuklar terörle mücadele yasaları kapsamında gözaltına alınıyor ve ciddi kötü muameleye maruz kalıyor; fiziksel şiddet, yasal temsil hakkının engellenmesi gibi ihlaller rapor ediliyor.
Ülke Dışı Kaçırmalar
Devlet destekli sınır ötesi kaçırmalar devam ediyor ve uluslararası normların ihlali anlamına geliyor.
Kaçırılan mağdurlar işkence, zorla itiraf ve adil olmayan yargılamalarla karşılaşıyor.
Türk makamlarının bu ihlallere ilişkin bağımsız ve etkili soruşturma yürütmemesi konusundaki derin endişe kaynağı.
Terörist “Gri Listelerin” Kötüye Kullanılması
Yargıçlar, gazeteciler ve insan hakları savunucuları, usule uygun bir süreç olmaksızın keyfi olarak “terörist” olarak damgalanıyor, bu da onları fiziksel saldırıya ve baskıya açık hale getiriyor.
Gözetim İhlalleri
ByLock verileri gibi gözetim araçlarının yaygın kötüye kullanımı, binlerce keyfi gözaltına yol açıyor.
Manipüle edilmiş ve hatalı deliller, sınırlı yargı denetimiyle bir araya gelerek adil yargılamaları baltalıyor.
Raportörler, uluslararası düzeyde korunan haklarını kullanan aktivistlere ve insan hakları savunucularına yönelik hedefli saldırılarda MİT Kanunu’nun kötüye kullanılmasından endişe duyduğunu ifade etti.
AİHM YÜKSEL YALÇINKAYA KARARI VE TÜRK YARGISINA ÇAĞRI
Ayrıca özel raportörler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye (No. 15669/20) davasındaki bulgularını destekleyerek ve Türk yargısına şu çağrılarda bulundu;
ByLock delillerine dayanan davalarda yeniden yargılama yapılmasını istenmeli.
Eşitsizlikleri ele almak ve yargısal adaleti sağlamak için önlemler uygulanmalı.
GÜLEN HAREKETİNİN TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK TANIMLANMASI USULE UYGUN DEĞİL
Özel Raportörler, Gülen Hareketi’nin terör örgütü olarak tanımlanmasının usule uygunluk gerekliliklerini karşılamadığını ve terörizm ile insan hakları konusunda Özel Raportör tarafından geliştirilen terörizmin model tanımını tatmin etmediğini de vurguladı. Daha önceki OL TUR 13/2020 yazışmasında ifade edilen genel endişeleri tekrarlayan raportörler, Terörle Mücadele Kanunu No. 3713 ve Türk Ceza Kanunu’nun, siyasi muhaliflere, gazetecilere ve Gülen ile bağlantılı olduğu düşünülen bireylere karşı sistematik olarak kötüye kullanılmasına izin verecek şekilde aşırı geniş bir dille hazırlandığı belirti.
TÜRKİYE’DE GÜLEN HAREKETİ MENSUPLARI RİSK ALTINDA
Türkiye’de Hizmet Hareketi ile bağlantılı bireylerin ve grupların keyfi gözaltı, mahremiyet ihlali ve güvenliklerine yönelik tehditler gibi ciddi risklerle karşı karşıya olduğuna dair bir eğilim olduğu ifade edildi. Rapor, BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Gurubu tarafından verilen çok sayıda karara atıfta bulunuyor. Yine bu bildirim kısa bir süre önce BM Yargıçların ve Avukatların Bağımsızlığı Raportörü tarafından Türkiye’ye gönderilen iddia mektubunun da tamamlayıcısı bir mektup olduğu belirtiliyor.
İŞLENEN ZULÜMLER KAYDA GEÇTİ
2024 yılında tamamlanan BM İşkenceyi Önleme Komitesi ve İnsan Hakları Komitesinin Gülen Hareketi aleyhine işlenen zulümleri kayda geçiren ülke incelemeleri sonrasında bu raportörlerin yapmış oldukları bildirim BM nezdinde mağduriyetlerin ve hukuksuzlukların bir kez daha kayda geçirilmesi insan hakları mücadelesinde önemli bir aşama oluşturdu.
Mektup uzun bir süredir başta Cenevre’de bulunan İAHRAG derneği olmak üzere STK’ların yaptıkları bildirimlerin ve birebir temasların sonuçları olup, yapılan mücadelelerin er geç sonuç getirdiğinin bir göstergesi oldu.
Bu bildirim öte yandan Türkiye’nin 2025 yılında yapılacak UPR incelemesine de katkı sağlayacak;
BM Komitelerine ya da AİHM’e yapılacak bireysel başvurularda referans gösterilecek önemli bir metin niteliğinde olduğu da belirtiliyor.
Bu bildirim ayrıca 2025 yılında yapılması planlanan İnsan Hakları Konseyi şikâyet bildirimini de güçlendirecek önemli bir delil mahiyetinde.
BM: İnsan Hakları Öncelik Olmalı
BM Özel Raportörleri, Türkiye’yi, toplu gözaltılar, sınır ötesi kaçırmalar, keyfi yargılamalar ve terörle mücadele yasalarının kötüye kullanılması gibi uygulamalara son vermeye çağırdı. Raportörler, insan haklarının korunması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin uluslararası standartlara uygun şekilde sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Bu gelişme, insan hakları mücadelesi açısından önemli bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***