AMED – Aram Yayınevi, 2024 yılının son gününde 5’i Kürtçe, 3’ü ikinci baskı olan 17 kitabı okuyucularıyla buluşturdu.
Aram yayınevi aralarında roman, şiir, öykü, tarih, araştırma kitaplarının da olduğu 5’i Kürtçe 17 kitabını daha okuyucuyla buluşturdu. Yayınevi, 3 kitabın ikinci baskılarını yayınladı.
Yazar Ergin Doğru’nun “Bize Ölüm Yok”, gazeteci-yazar Hüseyin Aykol’un “Özgür Basın Tarihi” ve dünya klasiklerinden olan Miguel de Cervantes Saavedra’nin M. Reşît Aktay tarafından Kürtçe’ye çevrilen “Don Kişot” kitabının ikinci baskıları yapıldı. Frances H. Burnette’nin kaleme aldığı dünya çocuk klasikleri arasında olan “Gizli Bahçe” kitabı Seher Yıldırım’ın Kürtçe’ye çevirisiyle okuyucuya sunuldu. Yayınevi’nin çıkardığı kitaplar arasında Eyûp Yaşar’ın “Dilşadiya Xemsaran” ve kollektif öykülerden oluşan “Kulmek Ax Dilopek Av” kitapları da yer aldı.
İKİ ŞİİR KİTABI
Yazar Leyla Saraç’ın “Dema Tu Çûyî” Kürtçe ve yazar Mahsume Şedal’in “Kuşlarını Kaybetmiş Ağaç” Türkçe şiir kitapları da okuyucuya sunuldu.
‘KİRAZLAR ÇİÇEK AÇTIĞINDA’
30 yıllık tutsaklık ardından tahliye olan Tevfik Kalkan’ın kaleme aldığı “Kirazlar Çiçek Açtığında” kitabı 320 sayfadan oluşan bir roman. Kitapta Riha’nın mistik atmosferinde filizlenen eserde, tarih, devrim, aşk ve kayıpların iç içe geçtiği bir coğrafyada süregelen derin bir arayışı anlatıyor. Roman, okuru geçmişin gölgelerinde yaşamın ve mücadelenin izinin sürüldüğü bir yolculuğa çıkarıyor. Zerife’nin kayıp ağabeyini bulma arzusu, kuşaklar boyu süregelen acılar ve direnişle harmanlanırken, hikâyenin her satırında güçlü bir tarihsel mirasın yankıları hissediliyor.
‘UYUŞTURUCUNUN EKONOMİ POLİTİĞİ’
Yine yazar Mustafa Peköz’ün sosyal araştırmalarını toparladığı “Uyuşturucunun Ekonomi Politiği/ Dünyada ve Türkiye’de” kitabı 288 sayfadan oluşuyor. Kitabın kapağında şunlar yer aldı: “Uyuşturucu ticaretinin küresel ekonomi ve siyaset üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor. Tarihten günümüze, Mezopotamya’dan Antik Yunan’a, Osmanlı’dan modern Türkiye’ye kadar uzanan geniş bir perspektifle, uyuşturucu maddelerinin kullanımı ve ticaretinin toplumsal, ekonomik ve siyasi sonuçlarını irdeliyor. Kitap, küresel tekellerin uyuşturucu ticaretindeki rolünü, kartellerin devasa ekonomik güçlerini ve devletlerle olan karmaşık ilişkilerini çarpıcı örneklerle açıklıyor. Peköz, uyuşturucu ekonomisinin toplumsal dinamikler üzerindeki etkilerini ve devletlerin bu ticareti nasıl yönettiğini ayrıntılı bir şekilde analiz ederken, Türkiye’nin uyuşturucu ticaretindeki yerini ve tarihsel arka planını da karşılaştırmalı verilerle okurun dikkatine sunuyor. Yazar, uyuşturucu ekonomisinin sömürgecilik, küresel sermaye ve devlet politikalarıyla olan ilişkisini açık bir şekilde ortaya koyarak bu alandaki önemli boşlukları dolduruyor.”
‘BENİ YIKAYIN SONRA GÖMÜN’
Tarih kategorisinde okuyucuya sunulan Vahyeddin Sarı’nın “Zilan Katliamı/ Beni Yıkayın Sonra Gömün” kitabı 400 sayfadan oluşuyor. Kitap, Kürt tarihinin en acı dolu sayfalarından biri olan Zilan Katliamı’nı hem tarihsel hem de toplumsal bağlamda irdeleyen bir eser özelliği taşıyor. Kitabın kapağında şu bilgilere yer verildi: “Yalnızca Zilan Vadisi’nde yaşanan katliamın kanlı gerçeklerini gün yüzüne çıkarmakla kalmıyor; Kürt-Türk ilişkilerinin yüzyıllar süren karmaşık yapısını, stratejik ittifakların nasıl bozulduğunu ve bu bozulmanın Kürt halkı üzerindeki yıkıcı etkilerini de analiz ediyor.
Sarı, katliamın tanıklarıyla yapılan röportajlar, resmî belgeler ve dönemin tanıklıkları üzerinden, yalnızca tarihe değil, bugüne de sesleniyor. Zilan Vadisi’nin dehşet dolu günleri, Kürt toplumunun kolektif hafızasında derin bir yara olarak kalmaya devam ederken, bu kitap unutulmuş, üzeri örtülmüş gerçekleri yeniden gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor. Sarı, Zilan Katliamı’nın yalnızca bir toplu kıyım olmadığını, aynı zamanda Kürt halkının tarihsel direnişinin bir sembolü olduğunu gözler önüne seriyor.”
‘MABEDE DÖNÜŞ’ 3 SERİLİK ROMAN
Yazar İskan Amed’in “Mabede Dönüş” kitabı 3 serilik bir romandan oluşuyor. İlk olarak “Mabede Dönüş-1 /Yol”, “Mabede Dönüş -2/Uyanış “ ve “Mabede Dönüş-3/İzler ve Gölgeler” serisinden oluşan romana dair kitap kapağında şunlar kaydedildi: “Üç ciltten oluşan bu eser, yalnızca bir savaşın hikayesi değil, bir halkın özgürlüğe olan sarsılmaz inancının, büyük fedakarlıkların ve karşı konulmaz direniş ruhunun da destanıdır.”
‘HÜRREM’
Yazar Şiyar Palu’nun kaleme aldığı “Hürrem” romanı da 352 sayfadan oluşuyor. Kitap okuyucuya şöyle sunuluyor: “Tanrıçalar zamanından sonra bir kadın adına kurulmuş ilk ve son dindi Hürremdin! Güzelliklerin ve iyiliklerin kaynağı olan özgür iradeyi, yüce maneviyatı, toplumsal ahlak ve toplumsal mutluluğu, eşitliği savunuyordu. Kadınların erkeklerle eşitliğini savunduğu gibi aynı zamanda kadın öncülüğünü ilke edinmişti. Din inancını yüceltirken insanlara kulluk etmeyi yasaklıyordu. Ahlaklı olmakla zulme karşı direnmeyi bir tutuyordu. Direnmeyenin ahlaklı olamayacağını iddia ediyordu. Tarihi bir karakter olan büyük toplumcu önder Hürrem’e dair yazılmış ilk kitap olma özelliğini taşıyan bu roman, unutulmayanların ve unutmayanların romanıdır.”
‘ÇÖLDE BİR VAHA’
Yazar Özgür Deniz’in anılardan hazırladığı “Çölde Bir Vaha” kitabı 392 sayfadan oluşuyor. Kitaba dair şunlar yer aldı: “ (…) Rojava’nın kan kokan topraklarında özgürlüğün şarkılarıyla yol alanları konu eden kitapta bir devrimcinin düşleri, devrimle yoğrulmuş bir halkın yaşam mücadelesiyle birleşiyor. Sadece ilk elden bir anlatıcı değil Özgür Deniz, hem tanığı hem belgeleyeni. Kurak topraklarda filizlenen umutlar, kimsesizliğin ortasında büyüyen cesaret ve zulmün karşısında bir dağ kavminin çöllere sürülmüş çocuklarının bir destana dönüşen öyküsünün de bir parçası…
Bu kitapta bir halkın savaş alanındaki mücadelesini, insanca yaşam arzusunu, fedakarlıklarını ve umutlarını da bulacaksınız. Adanmış hayatlarıyla sessiz kahramanlarından, yüreği özgürlük sevdasıyla atan kadın ve erkeklere; devrim coğrafyasının yıkık sokaklarında yankılanan direniş ezgilerinden, kavgaya katılanların zihinsel ve ruhsal dönüşümüne kadar pek çok hikâye, bu sayfalarda sizi bekliyor.
Rojava’ya yolculukla başlayan bu serüven, bir yerden sonra insanın vicdanını, ruhunu sorgulatan, tarihe yön veren kahramanlıkları, devrimci romantizmi ve savaşın dönüştürdüğü insanlara dair yazarın ince gözlemleri ve duyarlı anlatımıyla buluşuyor. Öyle ki, hikâyenin sonuna vardığımızda beynimizde yankılanan tek ses, yeniçağın kahramanlarının bir çölün ortasında tüm insanlığı içine çekip alan ve dilden dile yayılan o büyülü, o eşsiz özgürlük şarkısı oluyor.”
‘BULUT YAĞMURU’
Son olarak da yazar Deniz Bilgin’in kaleme aldığı “Bulut Yağmuru” öykü kitabı 344 sayfadan oluşuyor. Kitap okuyucuya şöyle sunuluyor: “Deniz Bilgin, Çehov’un insan ruhunu didik didik eden gerçekçiliği, Poe’nun grotesk ve karanlık atmosferi, Borges’in zamana meydan okuyan hayal gücü ve Cibran’ın ruhani şiirselliği ile harmanlanmış, modern bir epik anlatıcı olarak karşımıza çıkıyor. Bilgin’in öykülerinde, Homeros’un destansı sesi yankılanıyor; Kobanê’nin direniş siperlerinde, halkların özgürlük arayışını efsanevi bir anlatıya dönüştürüyor. ‘Bulut Yağmuru’ yalnızca bir şehrin değil, tüm dünyaya yayılan bir umudun öyküsüdür. Kobanê’nin harap sokaklarında dile gelen taşlar, barut kokan gökyüzü ve direnişin kalbindeki insanlar, Homeros’un zamansız kahramanları gibi sesleniyor. Bilgin’in kaleminde, Çehov’un kırılgan gerçekçiliği, Poe’nun ürpertici karanlığı, Borges’in metafizik derinliği, Cibran’ın ruhani bilgeliği ve Homeros’un destansı dili bir araya geliyor. Bu kitapta herkes ve her şey bir anlatıcıya dönüşüyor; çocuklar, ölüler, uzuvlar, fanuslar, yaralı güvercinler, sokak taşları, heykeller, yoksul damlar, harap duvarlar, savaşın içinde birbirine tutunan dostlar, adını tarihe yazdıranlar… Kötülüğün karanlığında parlayan umudu, savaşın gölgesindeki insan sıcaklığını ve zamana meydan okuyan karakterleriyle Bilgin, Kobanê’nin sokaklarında yalnızca direnişin değil, hayata tutunmanın, anlam arayışının, duyguların sonsuzluğunun peşine düşüyor.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***