TARIK TOROS | YORUM
Şu son birkaç haftadır hemen her gelişmede Ankara kulislerinin cevabını aradığı fakat bir türlü bulamadığı iki soru var:
- Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışı, Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde miydi?
- Erdoğan’ın belediyelere yönelik kayyım operasyonlarından Bahçeli’nin bilgisi var mıydı?
***
Bu yazıda bunun cevaplarını bulacaksınız. Eminim, Ankara’dakiler de ilgiyle okuyacaklardır.
İktidar ortakları, yeni açılım sürecini birlikte planladılar. Bu amaçla DEM Parti ve İmralı Cezaevi’nde 25 yılı dolduran Abdullah Öcalan’la diyalog tesis edildi. Gelgelelim, 22 Ekim’de tabir yerindeyse fren patladı.
***
Şimdi kronolojik olarak bakalım:
İktidar, yaz tatilini boş geçirmedi, bir yandan yerel seçim hezimetinin şokunu atlatırken diğer taraftan Kürt siyasal hareketi ve bileşenleri ile yeni “açılım sürecini” planladı.
DEM Parti ile pazarlığı şuradan anlıyoruz: Eylül ayı sonunda Öcalan’ın ev hapsine çıkabilmesi için kanun teklifi verdiler. 2014’te AİHM’in talep ettiği “umut hakkı” kapsamında Türkiye’nin yapması gereken bir zorunluluktu bu. Vadesi gelmişti artık.
1 Ekim’de TBMM’nin açılış günü MHP lideri Devlet Bahçeli, DEM Parti sıralarına giderek, eş başkanların ellerini sıktı. Daha sonra, “Durduk yere el vermeyiz!” diyecekti. Erdoğan da destek verdi: “Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin layıkıyla anlaşılmasını umut ediyoruz.”
***
10 Ekim’de Amberin Zaman (Al Monitor) Öcalan’ın Kandil’deki PKK yönetimine “Silah bırakmayı tartışma zamanı geldi.” mesajı yolladığını yazdı.
15 Ekim’de Bahçeli TBMM grubundan “Erdoğan’ın bilgisi dahilinde” ilk Öcalan çağrısını seslendirdi: “Terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.”
Bu noktaya kadar iktidar ortakları birlikte hareket ediyorlardı. Bahçeli, MHP tabanındaki olası rahatsızlığı önlemek için örgüt içinde tedbirler aldı, bölge toplantıları organize etti.
Fakat ne olduysa, bir hafta sonra el yükseltti.
Meşhur 22 Ekim TBMM grup konuşmasında Öcalan’a bir çağrıda daha bulunarak, “Gelsin Meclis’te konuşsun. Terörün bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” dedi.
Oysa bir hafta önce bu çağrıyı yapmıştı, tek farkla. Bu defa Öcalan’ı Meclis’e davet ediyordu.
MHP’li Feti Yıldız, X’te yaptığı paylaşımda, “Türk siyasetinde 22 Ekim bir milattır.” diye yazacaktı: “Bugünden sonra siyasi değerlendirmeler 22 Ekim’den önce, 22 Ekim’den sonra diye yapılacaktır.”
Aynı gün, Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, “Politika MHP’ye ait” diye tweet attı. Bu, MİT eksenli Saray perspektifiydi esasen. Erdoğan, Öcalan çağrısına günlerce kayıtsız kaldı. Propaganda ekipleri, bu konuda soru dahi sordurmadı.
***
Bir gün sonra 23 Ekim’de PKK, TUSAŞ’a saldırdı. MHP çevreleri 5 ölümlü terörü, “Bahçeli’nin çıkışına saha dışından cevap” olarak yorumladı. Bahçeli ise istifini bozmadı: “Kiralık katilleri sahaya sürenler sonuç alamayacakları gibi mücadele azmimizi asla kıramayacaklar.”
***
30 Ekim’de İçişleri Bakanlığı, CHP’li Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atadı. Bahçeli’nin haberi yoktu, film kopmuştu çünkü.
Erdoğan tipik takıntılarıyla yürüyor, Ekrem İmamoğlu’ndan kurtulmak niyetiyle fitili Esenyurt’ta ateşliyordu. İmamoğlu bunun farkında olduğu için parti liderleri turuna çıktı.
Erdoğan diğer taraftan, CHP’yi PKK ve DEM’le ilişkilendirip partileri sıkıştırarak bir kez daha adaylığını garanti altına alacak anayasal düzenlemeyi sağlama almayı amaçlıyordu.
4 Kasım’da DEM’li Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atandı.
Mardin ve Halfeti özelikle seçilmişti: Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Bahçeli’nin sürekli görüştüğü ve büyük saygı duyduğu bir isimdi. Halfeti ise Abdullah Öcalan’ın memleketiydi. İktidarın mesajı doğrudan Bahçeli’yeydi.
***
Haliyle bu son operasyon Bahçeli’yi çileden çıkardı. Çok gerildi ve bir gün sonra bir kez daha el yükseltti: “Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım. Terörist başı terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini söyleyecekse DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin.”
Daha sonra Erdoğan ve Öcalan’ı aynı teraziye koydu: “Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, Sayın Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır?” (5 Kasım 2024)
***
Saray’ı çıldırtan açıklama da bu oldu. Bahçeli, “Erdoğan tekrar seçilebilmek için PKK ve Öcalan’la masaya oturuyor.” algısını öylece ortaya bırakıp çekildi. Bahçeli’nin Öcalan golü, İmralı’yı Erdoğan’la yan yana konumlandırması, adeta “esir takası” gibi bir duruma sokması Saray’ı fena halde gerdi.
AKP Genel Merkezi’nin en büyük korkusu, Bahçeli’nin el yükseltmeye devam etmesi halinde “erken seçim çağrısı” yapması. Bunu yıl sonuna kadar veya yıl başında yapmasından çok endişe ediyorlar. Çünkü tüm psikolojik dengeleri değiştirir ve AKP’yi yıpratır.
Erdoğan, TBMM’de azınlığa düşmüş bir parti ile ülkeyi eski rahatlığında yönetemez. Bugün muhalefetin her önergesi AKP+MHP oylarıyla reddediliyor, denge değişirse varın olacakları hesap edin.
***
Bahçeli’nin elindeki en büyük koz, erken seçim kozu ve MHP kulisleri “partisini sıkıntıya sokma” pahasına bunu yapmaktan çekinmeyeceği görüşünde. Parti genel merkezine yakın kimi kaynaklar, Bahçeli’nin yüzde yüz bu çağrıyı yapacağını saklamıyor. Belli ki çok beklemeyeceğiz.
***
5 Kasım’da Saray kalemi Abdülkadir Selvi’ye “Haftaya bambaşka bir gündemimiz olacak.” diye yazdırılmıştı. Yazının mürekkebi kurumadan Bahçeli, TBMM grubunda el yükselterek bunu boşa çıkardı. Çünkü Erdoğan’ın haftaya ne yapacağından çok, Bahçeli’nin önümüzdeki salı partisinin grup toplantısında ne diyeceği merak ediliyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***