Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin yeni başkanı seçilen Donald Trump’tan beklentisine ilişkin, “Temennimiz odur ki; Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok daha farklı bir süreç başlamış olsun. Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir” dedi.
Erdoğan, Suudi Arabistan ile Azerbaycan’a yaptığı ziyaretlerin ardından Türkiye’ye dönüşünde beraberindeki gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Trump döneminde Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri geliştirmek açısından yüz yüze görüşmeler gerektiğini vurgulayan Erdoğan, üstü kapalı ifadeleriyle ABD Başkanı Joe Biden’ın kendisini Beyaz Saray’da ağırlamadığı ve sadece uluslararası toplantılarda yapılan ikili görüşmelerle telefon görüşmelerini yetersiz gördüğünü belirtti. İki ülke ilişkilerindeki gelişmeler açısından “telefon diplomasisinin” yeterli olmayacağını ifade eden Erdoğan’ın, Trump’la uluslararası toplantıların yanı sıra ikili görüşmelerde biraraya gelerek, bundan sonraki süreci değerlendirecekleri mesajını verdi.
Trump döneminde hem ABD’nin hem de Türkiye’nin çıkarlarına uygun şekilde iki ülke ilişkilerini geliştirebilecekleri görüşünü açıklayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Şu anda Sayın Trump’ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor. Bir de Sayın Trump’ın kabinesi, benim kabinemdeki arkadaşlarla yapacakları görüşmelerle birbirlerini çok daha yakından tanıyacak, bilecek ve ona göre de adımlarımızı inşallah atacağız. Bu noktada başkan yardımcıları ve dışişleri bakanları önem arz ediyor. Bu bakanlarımız biraraya gelmek suretiyle birbirlerini tanıyıp, istişare edecekler. Temennimiz odur ki; Türkiye ile ABD arasında çok daha farklı bir süreç başlamış olsun. Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir. Biz konuya her liderin yaptığı gibi ülkemizin çıkarları perspektifinden yaklaşıyoruz. Trump yönetimi, ekonomiyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Türkiye de stratejik coğrafi konumu ve genç nüfusu ile yatırım fırsatları sunan bir ülke. İki ülke arasında ticaret hacminin arttırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için yeni fırsatlar oluşturabiliriz. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanlarında yeni iş birliklerini geliştirmemiz mümkün”
Trump’ın seçilmesi bölgesel savaş tehdidini azalttı mı?
Trump’ın seçilmesinin Ortadoğu’da bölgesel savaş tehdidini azaltıp azaltmadığı hakkındaki soru üzerine Erdoğan, şu karşılığı verdi:
“Bana bu konu ile ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Trump, görevi Biden’den teslim alsın bakalım. Devir teslimden sonra yeni dönemde ne gibi adımlar atacak, bunu o zaman göreceğiz. Temennimiz odur ki; Trump bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor. Ocak ayından itibaren ne gibi adımlar atılacağını bence o zaman göreceğiz. Kendisiyle seçilmesi sonrası nasıl birkaç gün içerisinde görüşüp konuştuysak, bundan sonraki süreçte de bu temaslarımızı aynı şekilde gerçekleştireceğimize inanıyorum. Çünkü geçmişte Trump’la görüşmelerimiz Biden’le mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı. İnşallah bu dönemde de bu adımları en güzel şekilde atarız ve hem ABD hem Türkiye buradan kazançlı çıkar.”
Elon Musk’ın Trump kabinesindeki rolü de Erdoğan’ın takibinde
New York ziyaretinde Türkevi’nde görüştüğü Elon Musk’la ilişkisi ve bunun Türkiye’nin teknoloji çalışmalarındaki rolü sorulması üzerine Erdoğan, Musk’ın Trump yönetiminde nasıl görev alacağını takip ettiğini söyledi.
Musk’ın Trump’a destek verdiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizi burada ilgilendiren konu Musk’ın uzay ve teknoloji alanında çalışan bir iş insanı olması. Kendisi teknolojiyi yakından takip eden ve bazı ciddi teknolojik adımları da atan bir isim. Türkiye’de kendisiyle bu konuyla ilgili bir görüşme yaptık. Son Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Türkevi’nde kendisiyle görüştüğümüzde çocuğunu da yanında almış ve Türkevi’ne öyle gelmişti. Türkevi’ndeki görüşmemizde de samimi bir havada görüşmeyi yaptık. Türkiye’nin teknoloji alanında attığı atılımlar, dünyanın dikkatini çekiyor. Teknoloji tek başına ilerleyeceğiniz bir alan değil, mutlaka bazı iş birliklerine ihtiyacınız oluyor. Bu alanda iş birliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir. Elon Musk, Sayın Trump yönetiminde hangi alanda görev alacak, hangi alanda aldığı görevle Sayın Trump’a veyahut da Amerika yönetimine faydası olacak, bunu zaman içerisinde göreceğiz.”
Esat ile görüşme talebini yineledi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen ay BRICS Zirvesi’nde Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’den kendisini Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’la görüştürmesini talep ettiğine yönelik açıklamasının ardından şimdi de görüşme talebini koruduğunu açıkladı.
Erdoğan, Riyad’daki İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nde Esat’la aynı karede yer almasıyla ilgili soruya karşılık şunları aktardı:
“Beşar Esed’in konuşmasını dinleme imkanım olmadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşme için çıktım. Ben hala Esed’den umutluyum. Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım. Suriye’de adil ve kalıcı barışın zemini vardır. Bunu sağlamak için atılacak adımlar da bellidir. Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barışa ve huzura kapı aralayacağını düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünü, çoğu ülkelere dağılmış Suriyeliler de tehdit etmiyor. Esed bunun farkına varıp ülkesinde yeni bir iklimi başlatacak adım atmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır.”
“Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İsrail ile hukukunu devam ettirmez, geliştirmez”
Erdoğan, kamuoyunda tartışma konusu olan Türkiye’nin İsrail’e yönelik ticaretini sürdürdüğü iddialarını ise “kirli siyaset” suçlamasıyla reddetti.
Türkiye’nin İsrail’le ticaretine ilişkin iddiaları, “Cumhur İttifakı’nı hedef alan kirli iftiralar ve İsrail’in yararına çabalar” olarak yorumlayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Siyasetin en kirli tarafı burası. Niye yaparlar bunları? Mevcut hükümeti nasıl yıpratırız anlayışı ile bu amaç için yaparlar. Biz şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti olarak İsrail ile ilişkileri kesmiş durumdayız. Bizim şu anda İsrail’le bu noktada herhangi bir ilişkimiz yok. Bundan sonraki süreçte de bu ilişkileri geliştirmek için attığımız adım da yok. Malum bu siyasi partiler, ki bunlar da ‘cürmü kadar yer yakar’. Ne yapıyorlar şimdi? Acaba biz Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarız veya Cumhur İttifakı’nı nasıl yerden yere vururuz bunun arayışı içindeler. Bununla yerden yere vurulmaz. Şu anda Cumhur İttifakı İsrail ile ilişkilerin kesilmesi konusunda kesin kararlıdır. Biz bu kararlılığımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz. Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İsrail ile hukukunu devam ettirmez, geliştirmez. Böyle bir niyetimiz de söz konusu değil. Bu konuda bazıları kulaklarını, gözlerini ve zihinlerini hırs tıkaçları ile kapatmış durumda. Onlar hakkı görmeye kör, hakkı işitmeye sağır, hakkı söylemeye dilsizler. Onlar için yapacak bir şey kalmamıştır. Bulundukları çukurda çırpınmaya ne dersek diyelim devam edecekler. Bizim muhatabımız iftiracılar hiç olmadı.”
Çin ve Rusya’nın İsrail’e yönelik tutumunu da değerlendirdi
İsrail’e yönelik uluslararası destek ve silah sevkiyatına son verilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, Çin ve Rusya’nın bu ülkeye yönelik tutumunu da şu sözlerle değerlendirdi:
“Çin ve Rusya İsrail’in bu saldırılarının haksız ve hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yaptı. Saldırıların sonlandırılıp konunun diplomasi yoluyla çözülmesi noktasında beyanları da bulunuyor. BM zemininde başlattığımız İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteyen ortak mektup girişimimize Rusya ve Çin imza verdi bu önemli bir adımdır. Çünkü İsrail’e bu silah ve mühimmat sevki devam ettiği müddetçe İsrail daha saldırgan hale gelecek. İsrail’in durdurulmadığı her gün Filistin ve Lübnan’daki insani tablo biraz daha ağırlaşıyor. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanamadığı her gün insanlar ilaçsızlık, açlık, susuzluk ve vahşice saldırılar nedeniyle ölüyor.”
İsrail’in iki devletli çözüm konusunda uluslararası arenada baskı altına alınması gerektiğini kaydeden Erdoğan, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in mevcut yönetimi hakkında yargılama ve Filistin’in bağımsız devlet olarak tanınması yönündeki adımlara Batı ülkeleri başta olmak üzere diğer ülkelerce destek verilmesi gerektiğini söyledi.