Abdullah EZİK
Çağdaş Kore edebiyatının genç yazarlarından Cheon Seon-ran’ın ‘Dokuz’ isimli romanı, geçtiğimiz günlerde Sevda Kul çevirisiyle Yuzu Kitap tarafından yayımlandı.
Prolog, epilog ve üç ana bölümden meydana gelen ‘Dokuz’, arkadaşlığa, umuda ve bitip tükenmeyen meraka dair özel bir kitap. Roman, kitaba da adını veren ‘Dokuz’un başından geçenleri anlatmakla beraber zamanla işin içerisine giren diğer karakterler, birçok farklı konunun ön plana çıkmasını sağlar. Dokuz’un hayatı, aklından geçenler, yapmak istedikleri ve giriştiği mücadele, zamanla çevresindeki herkesi olayların içerisine dâhil eder.
Bromelya’nın geçmişi ve bugününün anlatılarak perdelerini açan ‘Dokuz’, temelde iki ana olay örgüsü etrafında şekillenir. Roman, genellikle Dokuz karakterleri etrafında şekillenirken onun hikâyesi zamanla bir diğer başat karakter olan Wonwoo Park ile yeniden şekillenir. Dokuz ile Wonwoo Park’ın hikâyesi iç içe geçerken okuyucular birçok farklı olayla baş başa kalır.
Teyzesiyle birlikte yaşayan Dokuz, on yedi yaşında, henüz hayatı ve insanları yeni yeni keşfettiği, onun için hassas olan bir dönemindedir. Anne babasını hiç hatırlamayan, belleği onlara dair büyük bir boşlukla dolu olan ‘Dokuz’ için teyzesi ve arkadaşları farklı bir yerde durur. Onun dünyayla bağı, çevresindeki insanlar, arkadaşlarla şekillenir. Dolayısıyla ‘Dokuz’un bu yönüyle bir arkadaşlık romanı olduğu söylenebilir.
Romanın temel örgüsü içerisinde ön plana çıkan diğer karakter, Wonwoo Park’tır. Olayların geçtiği süreçten iki yıl önce ortadan kaybolan ve başına ne geldiği, kaçtığı mı kaçırıldığı mı belli olmayan Wonwoo Park, o dönemlerde bir lise öğrencisidir. Dokuz’un Wonwoo Park’ın peşine düşmesiyle başlayan olaylar giderek bir polisiye ve macera hikâyesini beraberinde getirir.
Başlangıçta sıradan bir lise öğrencisi olan Dokuz, bir gün bitkilerin sesini duymaya başlar ve o andan itibaren hayatı bir daha geri döndürülemeyecek biçimde değişir. Tam da bu süreçte Seungtaek Hae adında bir çocukla tanışan Dokuz, kaderlerinin ve yeteneklerinin birbirlerine oldukça benzediğini fark eder. Öte taraftan Seungtaek, Dokuz ile “aynı türden” gelen “varlıklar” oldukları konusunda ısrarcıdır. Bir süre sonra teyzesiyle başından geçenleri paylaşan ve bitkilerle konuşabildiğini açıklayan ‘Dokuz’, öğrendiği yeni bilgilerle dünyaya bambaşka açılardan bakmaya başlar.
Bir taraftan kendisine dair öğrendiği yeni bilgilerle yüzleşen, diğer yandan arkadaşları Hyeonjae, Mirae ve Seungtaek gibi yakınındaki insanların desteği sayesinde normal hayatına devam eden Dokuz, zamanla kendisini alışık olmadığı türden olayların içerisinde bulur. Doğa, onun bildiği gibi yalın, sadece güzelliklerle dolu bir unsur değildir. Bilmediğimiz, henüz keşfetmediğimiz, ayırdına varmadığımız birçok yönü vardır doğanın. ‘Dokuz’. İşte bu bilinmeyenlerin peşine düşer.
Bitkilerle konuşabilme ve onların dilinden anlama yeteneği sayesinde Dokuz, iki yıl önce kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan bir üst sınıf öğrencisi olan Wonwoo Park’ın hikâyesini öğrenir. Bu yeni gelişmeler ve gizem onu Wonwoo’nun kayboluma hikâyesini araştırmaya iter. Artık onun için peşine düşülecek yeni bir hikâye vardır. Wonwoo’yu ve onun hakkında söylenenleri araştırdıkça işin farklı yerlere çıkabileceğini düşünür. Gerçeği ortaya çıkarmak için de sık sık ormandaki ağaçlarla, bitkilerle, çiçeklerle konuşmaya başlar. Orman, ona sürekli yeni şeyler fısıldar ve Dokuz bu yeni bilgiler çerçevesinde bir dedektif gibi düşünüp hareket etmeye başlar.
Dokuz, Wonwoo Park ile ilgili olarak öğrendiklerini arkadaşlarıyla da paylaşır ve onlardan yardım ister. Ancak henüz 17 yaşında olduğu için ona arkadaşlarından başka kimse inanmaz. Böylelikle liseli bir grup olarak bu büyük gizemin peşine düşerler. Roman, Dokuz ve arkadaşlarının Wonwoo’nun başına gelenleri araştırma ve büyük gerçekle yüzleşmeleri düşüncesi üzerinden hareket eder ve nihayete erer. Cheon Seon-ran, bu özel romanında Dokuz karakteri üzerinden arkadaşlığa, samimiyete, güvene dair bir hikâyenin peşinden gider. Kimi zaman fantastik kimi zaman duygusal bir hâl alan ‘Dokuz’, Güney Koreli yazarın dünyaya dair yeni bir perspektif geliştirme arzusunun bir karşılığı olarak da görülebilir.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***