Atlantik Konseyi’nin İstanbul’da düzenlediği “Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji” adlı iki günlük konferansta yenilenebilir enerji kaynakları ve bölgesel işbirliğinden tedarik zincirleri ve kritik madenlere, nükleer enerjiden enerji dönüşümünün finansmanına birçok konu ele alındı.
Konferansın ilk gününün kapanış konuşmasını yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin yenilenebilir enerji ve nükleer enerjideki hedefleri ile birlikte yatırım çerçevesini anlattı.
Bayraktar, “Son 20 yılda elektrik ve doğalgaz talebimiz 3 katına çıktı. 2035 yılı için elektrik talebi öngörümüz 510 terabayt saat. Kurulu kapasitemizin yarısını yenilenebilir enerji oluşturuyor. Avrupa’da beşinci, dünyada 11. sıradayız. Son 10 yılda kamu ve özel sektör olarak yaklaşık 8,5 milyar dolarlık bir yatırım yapıldı. Rüzgar ve güneşte 30 bin megavat olan kurulu gücümüzü 12 yıl içinde 90 bin megavata geliştirmek istiyoruz. 20 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedefliyoruz. 100 milyon tonluk karbon emisyonunu azaltmış olacağız. 2040 yılına kadar enerji verimliliği sayesinde 46 milyar dolarlık enerji tasarrufu sağlayacağız” dedi.
Akkuyu’nun ilk reaktörü 2025’te faaliyete geçecek: Trakya ve Sinop nükleer santralleri dışında küçük ve modüler santraller de kurulacak
2018 yılında temeli atıldığında ilk reaktörünün 2023’te devreye alınacağı ilan edilen Akkuyu Nükleer Santrali’nin 2025’te elektrik üretmeye başlayacağını söyleyen
Enerji Bakanı, Rus Rosatom şirketi tarafından yapılan dört reaktörün 2028’e kadar çalışmasının hedeflendiğini dile getirdi.
4 bin 800 megavat elektrik üreten santralin Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacağını aktaran Bayraktar Türkiye’nin Sinop ve Trakya’da yapmayı planladığı iki nükleer santral dışında inşa edilecek küçük ve modüler santrallerle nükleer enerji kapasitesini 20 bin megavata çıkartmayı hedeflediğini belirtti.
“Sıvılaştırılmış doğalgazda Amerika Türkiye’nin en büyük tedarikçisi haline geldi”
50 milyar metreküp tüketimiyle ülkesinin Avrupa’nın beşinci büyük doğalgaz piyasası olduğunu vurgulayan Bakan Bayraktar, ABD ile yapılan LNG işbirliğine dikkat çektikten sonra Türkiye’nin nadir toprak elementleri potansiyelinin de altını çizdi.
Enerji Bakanı, “Gazlaştırma kapasitemizi sekiz yılda beş kat arttırdık. 2022 yılında Karadeniz’de dünyadaki en büyük doğalgaz keşfini yaptık. Sakarya gaz sahasında 2026 yılı içerinde 20 milyon metreküp üretime kavuşacağız. Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Sırbistan’a gaz ihraç eder hale geldik. Sıvılaştırılmış doğalgazda Amerika Türkiye’nin en büyük tedarikçisi haline geldi. Güneydoğu Avrupa ülkelerine daha fazla doğalgaz tedarik etmek için mevcut olan enterkoneksiyon kapasitemizin mutlaka artması gerekiyor. Türkiye olarak yatırımlarda var olacağımızı ifade etmek istiyorum. Eskişehir’de tek bir sahada dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervini bulduk. Mili maden şirketimiz Eti Maden’le bu sahayı geliştirmeyi hedefliyoruz. Kritik madenler çatışmaların kaynağı değil bölgesel ve küresel işbirliğinin aracı olmasını düşünüyoruz” dedi.
ABD Türkiye’nin Mineral Güvenliği Ortaklığı’na üye olmasından memnun
Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin geçtiğimiz Eylül ayında Mineral Güvenliği Ortaklığı’na (MSP) üye olduğunun da altını çizdi. ABD ve Avrupa Birliği işbirliği ile kurulan MSP, dünyadaki nadir toprak elementlerinin işleme kapasitesinin yüzde 85’ine sahip olan Çin’le rekabet etme hedefi taşıyor.
Bayraktar bu konuşma sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı Enerjiden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Geoffrey Pyatt’la heyetlerarası görüşme gerçekleştirdi.
Atlantik Konseyi’nin düzenlediği konferansın ikinci gününde konuşan Pyatt da Amerika’nın Türkiye ile enerji alanındaki işbirliğini sürdürme kararlılığında olduğu mesajını verdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Enerjiden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı, “Türkiye ve ABD, Bakan Bayraktar’ın altını çizdiği kritik minerallerin geliştirilmesi de dahil, Orta Asya bölgesinin tüm potansiyeline ulaşmasına yardımcı olma hedefini paylaşmaktadır. Türkiye’nin Maden Güvenliği Ortaklık Forumu’na yeni üye olması, iki ülkenin bu kritik konuda nasıl birlikte çalıştığının güzel bir örneğidir. Ayrıca bölgenin temiz enerji üretim üssünü geliştirmemiz ve bundan yararlanmamız gerekiyor. Türkiye’nin dünya lideri sanayi grupları, enerji dönüşümünü sağlamak için ihtiyaç duyduğumuz temiz enerji girdileri için alternatif kaynaklar sağlamaya yardımcı olan rüzgar ve güneş teknolojileri tedarik zincirimizi derinleştirmemize yardımcı olmak için özellikle iyi bir konuma sahiptir. Şu anda ‘güvenilmez’ Rusya Federasyonu ile daha fazla bağ kurmayı reddederek daha büyük bölgesel enerji işbirlikleri için birlikte çalışırsak, tüm bölge ve ötesi için güvenli, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir bir enerji sistemini hızlandırmaya yardımcı olabiliriz” değerlendirmelerinde bulundu.
ABD’li Müsteşar Yardımcısı: “Türkiye bölge ülkeleri arasında elektrik enterkoneksiyonlarını sağlayan yenilenebilir enerji lideri haline gelmiştir”
Avrupa’nın kullandığı Rus gazının son iki yılda yüzde 45’ten yüzde 15’e indiğinin altını çizen Geoffrey Pyatt, Rusya’nın boşalttığı alanın Çin tarafından doldurulmaması gerektiğini söylerken bu süreçte Türkiye’nin oynayabileceği role de işaret etti.
Enerjiden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı, “Enerji dönüşümü konusunda birlikte çalışırken, Rus fosil yakıtlarına bağımlı olduğumuz bir dönemi Çin’in temiz teknoloji girdilerine bağımlı olduğumuz bir dönemle değiştirmememiz önemlidir. Türkiye, temiz enerji ve güvenli enerjinin el ele vererek bölge ülkeleri arasında elektrik enterkoneksiyonlarını sağlayan bir yenilenebilir enerji lideri haline gelmiştir. Türkiye’nin Total ve Shell ile yaptığı ve büyük bir kısmı Amerikan menşeli LNG’den oluşacak uzun vadeli kontrat ve Dedeağaç’taki LNG Terminali, küresel ekonomi şirketlerinin giderek Güneydoğu Avrupa’nın bu kısmına kritik bir enerji merkezi olarak baktığını teyit ediyor. Türkiye’nin Azerbaycan’dan gelen Hazar gazı için transit ülke rolü bulunuyor. Yakın gelecekte Türkmenistan’ın da buna eklenmesiyle orta vadede net sıfır emisyon hedefine ulaşılmasında Türkiye’nin hayati bir rolü olacak” dedi.
Hazar bölgesinin ABD hükümetinin de ilgisini çektiğini belirten Geoffrey Pyatt, ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen yıl New York’ta Orta Asya ülkeleri Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan liderlerini C5 +1 Zirve Toplantısı’nda ağırlamasının bunun kanıtı olduğu ifade etti.
ABD’li bürokrat, Washington yönetiminin Irak’tan Türkiye’ye boru hattı aracılığıyla yeniden petrol akışı sağlanması yönünde güçlü arzusu olduğunu, bu isteğini Bağdat’taki dostlarıyla sürekli paylaştığını da dile getirdi.
IKYB Doğal Kaynaklar Bakanı: “Irak- Türkiye Petrol Boru Hattı’nın açılması için ABD’nin ön ayak olmasını umuyoruz”
Konferansta Irak hükümetini temsil eden bir yetkili yoktu ancak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) Doğal Kaynaklar Bakanı Kemal Muhammed Salih ilk gün yaptığı konuşmada Türkiye’nin Avrupa’ya geçişte bir köprü ve iklim lideri olarak benzersiz rolü olduğunu söyledi.
Salih, “2023 Mart ayına kadar yılda 400 bin varilden daha fazla petrol Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilmiştir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) de 100 bin varil petrol gönderiyordu. Ancak Uluslararası Ticaret Odası o tarihte petrol ihracatını durdurdu. KBY de federal yönetime bu petrolü göndermeye başladı. Ancak Türkiye ve Irak bir anlaşmaya varamayınca sevkiyat durdu. Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı’nın açılması için ABD’nin ön ayak olmasını umuyoruz. Petrol tesislerimize ve altyapılarımıza saldırılara rağmen doğalgaz altyapısını geliştiriyoruz. Türkiye, (Irak’tan) Avrupa’ya muhtemel gaz ihracatında anahtar rol oynayacaktır” diye konuştu.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) Doğal Kaynaklar Bakanı, Türkiye’nin büyük hassasiyet gösterdiği Basra Körfezi’nden Şırnak’a ulaşacak Kalkınma Yolu hakkında ise herhangi bir değerlendirmede bulunmadı.