RÖPORTAJ | TÜRKMEN TERZİ, JOHANNESBURG TR724
Uluslararası Yargıçlar Birliği (IAJ) dönem başkanı ve Hırvatistan Baş Hakimi Duro Sessa, Türkiye’de hukuk devletiyle ilgili endişelerini dile getirerek, “Maalesef Türkiye’deki gelişmeler, yargı bağımsızlığını güvence altına alacak bir yönde ilerlemiyor.” dedi. IAJ Başkanı Sessa, 18-22 Ekim tarihleri arasında Cape Town’da düzenlenen IAJ’nin 66. yıllık toplantısına başkanlık ederken, konferans arasında TR724’ün sorularını cevapladı.
Kendinizi, organizasyonunuzu ve bu programı tanıtabilir misiniz?
Hırvatistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi yargıcıyım. Şu anda Uluslararası Yargıçlar Birliği’nin başkanıyım. Geçen yıl Tayvan’daki toplantımızda başkan seçildim.
Görev sürem iki yıl. Dolayısıyla, 2025’teki bir sonraki toplantımızda yeni başkan ve yönetim kurulu seçilecek. Organizasyonumuzun ne yaptığını anlatacak olursak; 1953 yılında Salzburg’da kuruldu. Yargı bağımsızlığını, adaletin bağımsızlığını teşvik ediyoruz.
Ve bunu mümkün kılan tüm ilkeleri savunuyoruz. Yani adaletin ve yargının bağımsızlığı, devletlerin Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği gibi pek çok uluslararası forumda geliştirilen standartları takip etmesiyle mümkün olur.
Bağımsız yargı kavramı sürekli gelişen, canlı bir yapı. Sürekli yeni ufuklar buluyor. Biz burada, birçok ülkedeki sorunları ele almaya çalışıyoruz. Sorunları uluslararası düzeyde tanınır kılmaya çalışıyoruz. Hükümetlere ve uluslararası kuruluşlara bu sorunları çözmeleri ve ülkeler üzerinde baskı oluşturmaları çağrısında bulunuyoruz, çünkü küresel bir dünyada yaşıyoruz ve dünyadaki her vatandaşın adaletin bağımsızlığına sahip olma garantisini elde etmesi gerekiyor.
Bugün, IAJ yargıda yapay zeka kullanımını tartıştı ve ben de bu tartışmayı dinledim. Yapay zekanın yargı sürecinin verimliliği üzerindeki etkileri nelerdir? Hangi öneriler sunuldu? Ayrıca Avrupa Birliği’nin mahkemelerde yapay zekayı kullanımını kabul etmesi ve standartlar hakkında konuşabilir misiniz?
Yapay zeka, yargıda gerçekten var olan bir şey. Onun kullanımına bir anlam vermeye çalışıyoruz. Çünkü nihayetinde, delilleri tartan, davanın karmaşıklığını değerlendiren ve yalnızca algoritmaların sonuçlarına dayanmayan kişi, bir insan yargıç olmalıdır. Bu, bizim için en önemli noktadır.
Ana mesajımız, ve bu mesaj Avrupa Konseyi de dahil olmak üzere pek çok uluslararası forumda da geliştirilmiştir, yapay zekanın yardımcı bir unsur olması gerektiğidir. Yargıçların davalara ilişkin içtihatları takip etmelerine, ihtiyaç duydukları tüm bilgileri bulmalarına büyük ölçüde yardımcı olabilir.
Ancak yine de her davanın kendine özgü bir yapısı vardır. Aynı dava yoktur. Her zaman bir fark yaratan bazı koşullar vardır. Ve bu fark, bir yargıç ya da yargıçlar kurulu tarafından tartılmalı ve detaylandırılmalıdır.
Yakın zamanda önce IAJ Türkiye ile ilgili eleştirel bir bildiri yayınlandı. 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana, dört binden fazla hakim ve savcı görevden alındı ve 2.500’ü hala cezaevinde. Özellikle Kavala, Selahattin Demirtaş ve Yüksel Yalçınkaya gibi figürlerle ilgili davalarda Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymuyor. Ayrıca, organizasyonunuzun bir üyesi olan YARSAV kapatıldı. Türkiye’deki yargı sisteminin mevcut durumu hakkında ne söylemek istersiniz?
Maalesef, Türkiye’deki gelişmeler yargı bağımsızlığını koruyacak şekilde ilerlemiyor. YARSAV hâlâ bizim üyemiz. YARSAV’ı var olan bir dernek olarak kabul ediyoruz; bu, YARSAV’ın dağıtılmasını ve Türkiye’de darbe sonrası yargıçlar ve bağımsız yargıyla ilgili yaşananları kabul etmediğimizi gösteren bir sembol niteliğindedir. Maalesef görevden alınan ve hapse atılan tüm o yargıçlara yardım etmeye çalışıyoruz.
Bu yargıçların mücadelesinin sembolü hâlâ cezaevinde olan Murat Aslan’dır. Onun Türk hukukunda yer alan denetimli serbestlik talebi kabul edilmedi. Uluslararası toplumu, Türkiye’deki yargıçların ya da görevden alınan ve hapsedilen yargıçların durumunu unutmamaları ve sürekli gündemde tutmaları için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Bu bizim çok önemli bir görevimiz. Asla pes etmeyeceğiz ve ilgimizi kaybetmeyeceğiz. Yıllardır bu durumun böyle olduğunu gösteriyoruz.
Başarılarımızdan biri de Murat Aslan’ın, insan haklarını teşvik ettiği için Václav Havel İnsan Hakları Ödülü’ne layık görülmesiydi. Bu ödül, Avrupa Konseyi Parlamentosu tarafından verilen çok prestijli bir ödüldür. Bu ödül sadece onun için değil, Türkiye’deki tüm yargıçlar içindir.
Türkiye’deki durumun nasıl sonuçlanacağını söyleyemem. İşin içinde çok fazla politika var ve devletler arasındaki ilişkilerde birçok başka çıkar söz konusu. Ancak biz, yargı bağımsızlığı ilkelerinin korunması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu kendimiz için değil, yargıçlar olarak şahsımız için değil, vatandaşlar için yapıyoruz.
IAJ üyesi dört Avrupa Yargıçlar Birliği, 15 Temmuz’un sekizinci yıldönümünde, Avrupa Komisyonu Başkanı ve diğer önemli temsilcilere, Türkiye’deki yargı ihlalleri ve Ankara’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamadığına ilişkin bir bildiri yayınlamıştınız. Avrupa Komisyonu ve diğer kuruluşlara, Türkiye’de hukuk devletine geri dönülmesi konusunda baskılarınızı sürdürüyor musunuz?
Evet, biz de Avrupa Yargıçlar Birliği adında bir alt birliğimiz var. Bu, Uluslararası Yargıçlar Birliği’nin bölgesel bir grubudur ve Strasbourg Mahkemesi’ni (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi – AİHM) yakından takip ediyor. Elbette, çıkan tüm kararlar bizim için çok önemli. Avrupa Konseyi’nde düzenlenen ve Türkiye’deki yargı durumunun ele alındığı tüm etkinliklere katılmaya çalışıyoruz.
Hırvatistan Baş Hakimi Sessa, Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasındaki siyasi bağların ayrı bir mesele olduğunu, IAJ olarak günlük politikaların üzerinde kalarak, yargı bağımsızlığ için çalışmaya devam ettiklerini belirtti.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***