Artı Gerçek yazarı Ali Topuz, “yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” tartışmalarına ilişkin kaleme aldığı yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz” sözlerine göndermede bulundu. Ali Topuz, “Bu şartı yerine getirebilecek olan DEM Partililer değil, çünkü silah onlarda değil ve silah tutanların sadece bir kişinin, yani Abdullah Öcalan’ın sözünden başka sözü dinlemeyeceği de yine herkesin bildiği bir başka olgu. Bir kısır döngü var gibi. Nasıl aşılır? İş dönüp dolaşıp tecrit meselesine geliyor. Cumhur İttifakı’nın eli hazır uzanmışken bir kilidi açmak zorunda, İmralı’nın kapısının kilidini yani” ifadelerini kullandı.
Ali Topuz’un yazısından bir bölüm şöyle:
“Diyarbakır Valiliği’nin, DEM Parti’nin 13 Ekim Pazar günü yapacağı mitingi yasaklaması, Siirt Kurtalan Belediyesi Eş Başkanı Sadiye Aktin dahil beş kadın siyasetçiye gözaltı filan da düşünüldüğünde, iktidarın bir yandan yeni bir sayfa açmaya girişiyor görünürken öte yandan bildiği türküyü okumaya devam ettiğinin kanıtları. Özellikle Diyarbakır mitingi olası bir “çözüm süreci” için temel önemde, çünkü Abdullah Öcalan’a uygulanan infaz kanununa da aykırı tecrite karşı bir miting olacaktı o. Herhalde içinde Öcalan’ın olmadığı bir sürecin peşinde değildir Erdoğan ve Bahçeli, öyleyse “dümen ve düzen”den başka sonuç çıkmaz buralardan.
Öcalan’nın niye önemli olduğunu tekrar etmeye gerek yok belki ama Erdoğan’ın söylediği diğer söz tam da bununla ilgili: ‘Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz.’
Erdoğan’ın konuşması, Bahçeli’nin elini sıktığı DEM Partililerin elinde silah varmış gibi kurgulanmış bir konuşma, oysa silah başka yerde! Daha önceki çözüm süreçleri, silah bırakmayı bir hedef olarak masada tutan süreçlerdi, şimdi öncekilerin aksine silah bırakmayı koşulsuz bir şart olarak mı söylüyor Erdoğan? Eğer öyleyse bu şartı yerine getirebilecek olan DEM Partililer değil, çünkü silah onlarda değil ve silah tutanların sadece bir kişinin, yani Abdullah Öcalan’ın sözünden başka sözü dinlemeyeceği de yine herkesin bildiği bir başka olgu.
Bir kısır döngü var gibi. Nasıl aşılır? İş dönüp dolaşıp tecrit meselesine geliyor. Cumhur İttifakı’nın eli hazır uzanmışken bir kilidi açmak zorunda, İmralı’nın kapısının kilidini yani. Öcalan’ın sesinin duyulmadığı bir süreç “dümen ve düzen”den öteye ne kadar gitmek isterse istesin söğüt gölgesinde uyuklamaya mahkûm kalır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***