WAN – Wan’da yaşanan depreminin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen yeterli önlemlerin alınmadığını söyleyen mühendis Mihail Atik, “Olası bir depremde daha fazla can kaybıyla karşı karşıya kalabiliriz” uyarısında bulundu.
Wan’da 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde 604 kişi yaşamını yitirdi, 4 binden fazla kişi de yaralandı. Depremde, 2 bin 262 ev, işyeri ve konut ise ya yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Yetkililer deprem üzerinden 13 yıl geçmesin rağmen önlem almak yerine, Wan’da 3 defa “imar affı” çıkararak yeni felaketlere davetiye çıkarıyor.
Türk Mühendisler ve Mimarlar Odalar Birliği Wan İl Koordinasyon Kurulu (İKK) önceki Dönem Sözcüsü ve İnşaat Mühendisi Mihail Atik, Wan depreminden sonra önlem almak yerine getirilen “imar affı”na dikkat çekerek, “Yaşanan her can kaybı ihmalkârlıktır” dedi.
‘DEPREMLERDEN DERS ÇIKARTILMIYOR’
Depremlerden ders çıkartılmadığını ifade eden Atik, “Daha önce Çaldıran depremi oldu ve bu depremde can ve mal kayıpları yaşandı. Bu depremden ders çıkartılmadığı gibi kısa sürede unutuldu. Böyle olunca deprem tedbirleri öncelikli olmaktan çıktı. Wan’ı yönetenler daha çok sermaye gruplarının çıkarlarına hizmet ediyor. Kent son 8 yıldır kayyımla yönetildi ve kayyımlar da belli bir grup ve zümrenin çıkarlarını gözetiyordu. Depreme karşı bir kent inşa etmek yerine, tamamen müteahhitlerin gözlerini kamaştıran belli yerler imara açıldı” dedi.
‘BÜYÜK RİSK TAŞIYOR’
2011 depreminden sonra Wan’da fay hatlarının olup olmadığına dair bir inceleme yapılmadığını işaret eden Atik, “Geçtiğimiz aylarda bir deprem uzmanı tarafından Wan’da incelemeler yapıldı. Yapılan incelemeler sonucunda Wan yolu ile İskele arasında diri bir fay hattının olduğu tespit edildi. Ancak bu fay hattı tespit edilene kadar sermaye ve rantçılar burada büyük bir yapılaşmaya gitti. Bu yapılaşmalar diri fay hattı üzerine yapıldı. Bu da kent için büyük bir risk taşımaktadır. Olası bir depremde Van’daki 2011 depreminden daha fazla can ve mal kaybı ile karşı karşıya kalabiliriz” diye belirti.
‘MESLEK ÖRGÜTLERİ DİKKATE ALINMIYOR’
Meslek örgütleri olarak 13 yıldır depreme karşı önlemlerin alınması için çağrılar yaptıklarını aktaran Atik, “Depreme karşı dirençli kentsel dönüşümün bu kent için ne kadar acil ve elzem olduğunu ifade ettik. Bu yöndeki bilgileri ilgili kurumlara aktardık. Ama çağrılarımız dikkate alınmadı. Eğer alınsaydı bir çalışma olurdu. Hep sermayedarların çıkarları gözetildi. En somut örneği de kentin en işlek olan 2 Nisan tarafı kendini gösteriyor. Bir yandan hala 2011 depreminden kalan baraka evler var bir yandan da rant üzerinde kurulan akıllı evler var” dedi.
‘3 İMAR AFFI ÇIKARILDI’
Her hükümetin kendi döneminde bir rant politikası olarak “imar affı” çıkardığını kaydeden Atik, “2011 Wan depreminden bu yan hükümet Wan’da 3 kez ‘imar affı’ çakardı. Kaçak yapılara ve metruk binalara da af çıkarıldığına tanık olduk. Depremde zarar gören yapıların güçlendirmesi gerekirken imar affıyla ruhsat verildi. Yerel yönetimler bu affa karşı meclis kararlarıyla bu yapılara ruhsat vermeyebilirdi. Bu yapıların içinde yaşanılmayacağını ve bu yapıların yeniden güçlendirilmesi için bir çalışma başlatılabilirdi. Nitekim Antalya Büyükşehir Belediyesi bunu yaptı” ifadelerini kullandı. İktidarın ve sermayedarların amacının yoksulluk ve fukaralıkla halkın elini kolunu bağlamak olduğunu söyleyen Atik, “Öyle bir hale gelmiş ki barakalar ve barınaklar çaresiz insanların başvurdukları bir alan haline geldi. İktidar, barakalarda yaşamayı neredeyse normal bir kültür haline getirdi” dedi.
‘KENT DİNAMİKLERİ BİR ÇALIŞMA YAPABİLİR’
Tüm çıkar ve rant gruplarına rağmen kentin dinamikleri ve kurumlarının var olduğunu anımsatan Atik, “Meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelerek güç birliği oluşturması gerekir. Kentin gerçekliğini, risklerini masaya yatırıp ona göre bir çalışma yapmaları mümkün. Üniversiteler var ama hükümetin politikaları dışına çıkmaya cesaret edemiyorlar. Tüm bunlara rağmen kentin dinamikleri bir araya gelerek ortak bir çalışma yapabilirler” diye konuştu.
‘RANT ALANI OLUŞTURULDU’
Türkiye’de bir deprem gerçekliği ve diri fay hatlara rağmen önlem alınmadığını ifade eden Atik, “Alınmayan önlemler Malatya, Elâzığ, Hatay ve Gaziantep’te büyük bedellerin verilmesine neden oldu. Oralarda en fazla yıkılan yerler imar aflarıyla aklanan yapılar oldu. Yine TOKİ mantığı ile rant alanları oluşturuldu. TOKİ’lerin yapıldığı yerler sağlıklı değil. Hatay ve Malatya’da fay hattı çizelgeleri çıkarılmadan yapılaşmaya başlandı. Van içinde aynı durum geçerlidir” şeklinde konuştu.
‘ÖNLEM ALINMALIDIR’
Wan’ın depremden sonra yenilenmediğini hatırlatan Atik, “Bu durum devam ederse bir sonraki depremde bedelini halk olarak daha ağır ödeyeceğiz. Bunun olamaması için olası bir depremde halkın ulaşması gereken iki yer olmalı; Birincisi ‘Toplama Alanı’, ikincisi ise ‘Barınma Alanı’. Yani deprem anında her yerden hızlı bir şekilde ulaşılması gereken toplanma alanları olması lazım. Wan’da bu yerler belirsiz hatta halkın çoğu bilmiyor. Toplama alanlarının yerine binalar yapıldı. Alt yapısının olduğu barınma alanları olmalı. Bu durumda en büyük görev yerel yönetimlere düşüyor. Wan’da bulunan risk stokunun hemen çıkarılması gerekiyor. Depreme karşı dirençli bir kentin planlaması yapılmalı. Wan’da dağın etekleri sağlam bir zemini var. Kent oraya kaydırılabilir. Şuan ki kent merkezi tam bir yığma ve karma durumdadır. Merkezi hükümet bu çalışmaları engellese bile herkesin deprem gerçekliğini bilip, ona göre hareket etmesi gerekiyor. Kürdistan’ın bütün illerinde özel bir uygulama var. Deprem gerçekliğinde bütün kurumlarla işbirliği yapılmalı. Çalışmalara başlamak için daha geç değil” çağrısında bulundu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***