Deniz ÇAKMAK
İSTANBUL – Othon Cinema ve Avusturya Kültür Ofisi işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan “Avangardın Rüyası” isimli gösterim programı kapsamında yönetmen Peter Tscherkassky ile deneysel film yapımcısı Eve Heller’in retrospektifleri Pera Müzesi’nde sinemaseverlerle buluşacak.
Bu ayrıca, Pera Müzesi Film ve Video Programları’nın ağırlayacağı iki sinemacıyla yapılacak gösterimleri organize eden Othon Cinema’nın da ilk etkinliği olacak.
20-22 Eylül tarihleri arasında üç günü kapsayacak program öncesi, Othon Cinema’nın kurucularından Enes Serenli’yle kolektifin kuruluş hikayesini, üretimlerini ve hedeflerini konuştuk.
Othon Cinema’nın adını ilk kez duyanlar için kendinizi tanıtır mısınız? Kolektif kimleri bir araya getiriyor ve diğer sinema oluşumlarından farklı olarak neler yapıyor?
– Othon, sinemaya dair her türlü üretime kapı aralamayı amaçlayan bir platform. Bu oluşumun çatısı altında kendi kendine sinema üretimi yapan veya yapmak isteyen ama bu üretimleri dışarıya açmakta zorlanan insanlara dair ortak bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Othon’un iş tutuş biçimindeki kolektiflik de bu noktadan okunabilir. Esasen düzenli vakitlerde bir araya gelip de bir şeyler yapan insanların oluşturduğu kolektivizmden ziyade kendi zihninde taşıdığı sinema düşüncesini zihnin dışına taşıran, sinemaya benzer pencerelerden bakan ve o pencereyi aralayıp bir nebze olsun iç dünyayı arındırarak dışarıda soluklanan, mesafelerden ve fiziki birliktelikten azade biçimde kaygısız üretim formunu var etmek ve elden geldiğince bu üretimleri sergileyebildiğimiz sinemaya dair kolektif bir düşünce dünyasını görünür kılmak daimî amaç edinilmiştir.
Bu bağlamda Othon’u farklı yapan şeyin sinemaya bakış açısı olduğu söylenebilir. Okuyucu, bu bakış açısını kendi kendine gözlemledikçe zaten neyin farklı yapıldığını ve aynı zamanda farklı yapılabildiğini de görecektir diye düşünüyoruz.
Sinemaya tutku duyanların faydalanabileceği yazı, röportaj, çeviri gibi farklı alanlarda üretimlerin yer aldığı bir web siteniz var. Kolektifin hedeflerine dair kullandığınız “sinemaya dair her türden üretimi desteklemek” sözü sadece yayın düzeyindeki üretimlerle mi sınırlı yoksa farklı işler için de bir araya geliyor musunuz?
– İşin yayın kısmı aslında diğer yapılabilecek farklı ve büyük çaplı işleri besleyen şeyler. Sinema her ne kadar görüntüsel bir sanat olsa da daima muhatabından karşılaştığı imajların üzerine düşünme, okuma, yazma ve bununla yeni bir deney yapabilmeyi talep eder. Bir bakıma sinema üzerine yayın yapmak sinema yapmakla eş değerdir. Özellikle günümüz koşullarında sonsuz imkanları olan sinemanın kişinin iç dünyasını sanatsal açıdan daima diri tutmasına sebep olan güzellik de burada yatar. Cahiers du cinema’da senelerce yazan ve röportajlar yapan Jean-Luc Godard’ın aslında dergide yazdığı şeyler üzerine filmler yaptığı söylenir. Bu sebeple yayın düzeyindeki üretim, sinema yapmak konusundaki sınırları ortadan kaldıran şeyin ta kendisidir.
Othon’un şu an sinemaya dair üretimlerinin yayını düzenli bir şekilde sürmektedir. Uzun vadedeki hedef de Othon Cinema çatısı altında filmler yapılabilmesidir. Bir film yapım kooperatifini oluşturabilmek ve birbirinin filmlerine maddi ve manevi katkıda bulunan insanları bir arada bulundurabilmek ileriye yönelik kolektif anlamda en önemli amaçlarımızdan birisidir. Şimdilik online olarak yayın ve fiziki olarak da gösterim ve söyleşiler düzenleyerek kolektifimizi üretim konusunda canlı tutuyoruz.
Othon Cinema ilk etkinliğini Pera Müzesi’nde ‘Avangardın Rüyası’ isimli film gösterimiyle yapacak. Avusturyalı avangart yönetmen Peter Tscherkassky ve Amerikalı deneysel film yapımcısı Eve Heller’in filmlerinin tamamını ilk kez Türkiyeli seyirciyle buluşturacaksınız. İlk etkinliğinizi neden avangart sinemayla yapmak istediniz?
– Direkt olarak bir tür üzerinden gösterim yapalım gibi bir düşüncemiz yoktu. Bizim için genel olarak sinemada bu tarz ayrımlar yok. Klasik de avangart da ortak bir sanatın temsili sonuçta. Hepsine doğrudan sinema demeyi ve ayrımları ortadan kaldırmayı daha uygun buluyoruz. İzleyiciye de bu düşüncenin böyle yansımasını umarız. O sebeple bilinçli olarak planlama tercihinde herhangi bir tür düşüncesi ile hareket etmedik diyebilirim.
Sinemanın geniş kitleler için anlamı seyirlik bir nesne ile kurulan geçici ilişkiyle biçimleniyor ya da izleyenler filmlerle en fazla duygusal katılım yoluyla bağlar kuruyor. Othon Cinema ise eski sinemateklerin “sinema üzerine düşünmek” için açtığı alana benzer bir motivasyona sahip gibi görünüyor. Sinemanın bilumum formuna dair düşünmek ve öğrenmek isteyenler için ne ifade edebilir bu çaba?
– Bu farklılığı değerli kılan şey dediğiniz gibi sinemaya dair düşünce yaratabilen bir oluşum olmak. Özellikle Othon’da üretim yapan birçok insan daha önce herhangi bir sinema dergisi veya fanzininde hiçbir şey yazmamış kişiler. Bunu çok önemli buluyoruz, çünkü bu insanlar belki de uzunca zamandır aslında sinemaya dair ben de bir şeyler yapabilirim düşüncesini bizimle hayata geçirmiş oldular. Bir insana üretebildiğini ve esasen temelde “düşünebildiğini” gösterebiliyor olmak çok kıymetli. Çünkü sanatsal üretim dünya üzerindeki en özel hazlardan biri. Yaşamak için bunu diri tutmalısınız, bu en temelde insani gereksinimlerden biri. O sebeple yaptığımız işe buradan bakmaya çalışıyoruz. Biz, sinema düşünen ama bunu dışarıya açmakta zorlanan insanlara bir alan açabilmek istiyoruz. Çünkü inanın dışarıdan bağımsız bir şekilde odasında bir şeyler izleyip bunun üzerine düşünen kişinin filme veya doğrudan sinemaya karşı hissel ve sanatsal bakış açısı senelerce film eleştirmenliği yapmış bir kişiye göre daha anlamlı, kapsayıcı, kişisel ve tarafsız oluyor.
Bu sebeplerden ötürü biz sinemaya dair düşünceyi önemsiyoruz. Kimsenin önüne hazır bir şey koymuyor ve bir bakıma kimseye sinema şöyle yapılır gibi üst perdeden öğreticilik yapmıyoruz. Bizler, bu sanata olan bakış açımızla ve entelektüel bagajımızla kendi üretimlerimizi yapıyor ve bunun da diğer insanlara şevk verebilmesini umuyoruz. Esasen temelde sinema yapmanın ne kadar “özgür” bir şey olduğunu yaparak göstermeye çalışıyoruz.
Okumak, yazmak ya da birlikte daha geniş çapta işler üretmek için dışarıdan herkese kapınız açık mı? Kolektifi büyütmek gibi hedefleriniz var mı?
– Bu alanda bir şeyler üretmek isteyen herkese kapımız açık. Sadece az önce de belirttiğim gibi resmi olarak bu alanda henüz hiçbir şey yapmamış insanların üretimlerini kısmen daha ön planda tuttuğumuzu söyleyebilirim. Çünkü diğer yazarlar veya sinemacılar zaten her yerde kendisine alan bulabiliyor, öncelik o hiçbir şeye bir türlü yeltenememiş insan olmalı ki bu üretimi daha da bereketli hale getirebilelim. Özellikle çeviri alanında bunu bariz bir şekilde yapıyoruz. Belki de sinemayla şimdiye kadar hiçbir alakası olmayan birçok kişi sadece dil bildiği için Othon çatısı altında çeşitli sinema metinlerini çeviriyor ve bu sayede sinemayla olan yakınlığını geliştiriyor. Bu yüzden aslında kişinin sinemaya ait bir adım atmak istemesi ile Othon’un üretim ağına katkıda bulanabileceğini söylemek gerekir.
Kolektifi büyütmeyi elbette istiyoruz. Bir şeyler yapabildikçe alan daha da genişliyor ve daha fazla insana ve yeni fikirlere ihtiyaç oluyor. Kolektifi büyütmek ve daha fazla üretim yapabilecek kişiye erişmek için artık bizim adım atmamıza çok da gerek kalmayıp dışarıdan insanların bizi bulup, yaptığımız şeylere bakıp ben de Othon’da bir şeyler yapabilirim demesi ise bizi fazlasıyla mutlu ediyor.
Yakın zamanda başka etkinlikler ya da buluşmalar olacak mı? İnsanlar sizi nasıl takip edebilir ya da size nasıl ulaşabilir?
– Bu ilk gösterim aslında bir bakıma uzun bir yolculuğun ilk adımı. Şu anda netleşen ve netleşmeyi bekleyen gösterim, workshop ve söyleşi programlarımız da mevcut. Bu gösterimimizden sonra, ekim ayı ve özellikle yeni yılın başından itibaren uzun soluklu Othon etkinlikleri İstanbul’da belki de yeni bir döneme kapı aralayacak.
İnsanlar Othon’un tüm üretim ve etkinliklerini sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve diledikleri zaman tüm fikir ve üretimler için bize mail adresimizden ulaşabilirler.
Son olarak iletmek istediğiniz bir çağrı ya da eklemek istediğiniz bir şey var mı?
– Biz aslında hep inandığımız bir yola çıktık. Kendi arkadaş grubumuzla bir masa etrafında toplanıp sinema konuştuğumuz ama spesifik bir şeyler yapmak konusunda ne yapacağımızı pek de bilemediğimiz bir noktadan kalkıp her hafta sinemaya dair bir şeyler üretebilen ve bunu sergileyebilen bir yapı kurduk. Katılmak, destek vermek isteyenler ve kendi kabuğunda sinema düşünen insanlar için de bu konuda adım atmanın ne kadar önemli olduğunu söylemek isterim. Othon bunun için burada. Her şeyden önce bir ateş yakmamız ve o ateşi daima yanık tutmamız gerekiyor. Sanatsal üretim bu yanan ateş sayesinde kendisini var eder. Biz bu yangını ayakta tutacağız, sizlere de bu yangına taşıdığınız ateş için şimdiden teşekkür ederiz.
Pera Film, Avangart sinemanın iki ustasını İstanbul’da ağırlıyor
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***