Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat geçen haftasonu ülkesindeki savaştan yıllar içinde kaçan milyonlarca Suriyeliyi de kapsayan bir genel af çıkardı.
22 Eylül 2024’ten önce işlenen suçlar için çıkarılan genel af, asker kaçaklarını da kapsıyor. Aftan yararlanmanın koşulu yurt içinde olanların üç, yurt dışında olanların ise dört ay içinde teslim olmaları.
Topluma ve devlete ciddi saldırı teşkil eden bazı suçları işleyenler, rüşvet, sahtecilik ve genel ahlaka aykırı bazı kabahatlar işleyenler ise af kapsamı dışında bırakıldı.
Esat 2022’de de bir af çıkarmıştı. Ancak bu af sadece asker kaçaklarını kapsamıştı.
Peki, 3 milyon geçici koruma altındaki Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye için bu yeni karar ne anlama geliyor?
VOA Türkçe’nin konuştuğu Suriyeliler ve yetkililer, Suriye’de bir rejim değişikliği ve uluslararası kuruluşların teminatları olmadan sadece Esat’a güvenerek kimsenin dönmek istemeyeceğini söylüyor.
İGAM Başkanı Çorabatır: “Rejim değişmedikçe Suriyeliler geri dönmeyi düşünmüyor”
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, çıkarılan affın gönüllü geri dönüş yaratma potansiyeli olmadığını ancak zamanlamasının dikkat çekici olduğunu belirtiyor.
Çorabatır, “Esat bugün niye böyle bir şey yaptı, bunu sorgulamak lazım” diyerek, Ortadoğu’da son dönemde yaşanan gelişmeleri vurguladı.
VOA Türkçe’ye konuşan Çorabatır, “ideal geri dönüşün güvenli, onurlu ve gönüllü olması gerektiğini” vurgulayarak, coğrafyada şu an bu üç kavramın da gerçekçi olmadığını belirtti ve “güvenli durum yok” diye ekledi.
Suriye’de bir rejim değişikliği olmadıkça Türkiye’de bulunan geçici koruma altındaki Suriyeliler’in ülkelerine dönmek istemediğini ifade eden Çorabatır, “Suriye’deki rejim değişmedikçe, yeni ve daha demokratik, insan haklarına saygılı bir rejim kurulmadıkça gitmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorlar” dedi.
“Uluslararası teminatlarla geri dönüşün olması lazım”
Çıkan aflara karşın hem Türkiye’den hem de Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerden geri gönderilen insanların işkencelerle öldürüldüklerini ortaya koyan uluslararası gözlemcilerin raporları olduğunu söyleyen Metin Çorabatır, güvenlik ve istikrarın Suriye için henüz söz konusu olmadığını belirtti.
Esat’ın genel af ilanındaki süre kısıtlamalarına dikkat çeken İGAM Başkanı, bunu “samimiyetsizlik göstergesi” olarak tanımladı ve şunları söyledi:
“Bir tek Esat’ın ‘gelin kapıları size açıyorum’ demesi hiçbir şekilde bir güvence sağlamıyor. Dolayısıyla insanlar da hayatlarını tekrar tehlikeye atıp da yeni bir maceraya girmek istemiyorlar. Ancak uluslararası teminatlarla bu işin olması lazım. Yoksa şu an Suriyeliler için Türkiye sosyal ve ekonomik olarak yaşanılabilir bir ülke olmaktan günden güne uzaklaşıyor. Ancak unutmamak gerekir ki; Esat başka ülkelere sığınan tüm Suriyelileri terörist olarak tanımlıyor.”
Suriyeli gazeteci Seho: “Esat 22 af çıkardı ama hiçbir muhalif hapishaneden çıkmadı”
Türkiye’ye 8 yıl önce gelen Suriyeli gazeteci Müheymin Seho’ya göre ise bu affın Türkiye’de yaşayan özellikle muhalif Suriyeliler açısından ciddiye alınır bir yanı yok.
2011 yılından bu yana Beşar Esat’ın 22 af çıkarttığını hatırlatan Seho, bu affın da siyasi suçları kapsamadığını belirterek, “Af kaçakçılara, hırsızlara gelen bir af, siyasi suçları kapsamıyor. Öncelikle bunu belirtmemi lazım. 2011 yılından beri Esat 22 genel af çıkardı. Ona rağmen hiçbir muhalif tutuklu hapishanelerden çıkmadı” dedi.
VOA Türkçe’ye konuşan Seho, “Beşar Esat’ın son yıllarda çıkara geldiği genel aflara baktığımızda, Suriye muhalefeti ile insan hakları ve uluslararası kuruluşlar, bu afların uygulanabilirliğinden şüphe duyuyor” dedi.
Türkiye’den çeşitli nedenlerle ülkesine dönen muhaliflerin hala ölümle cezalandırıldığına dair çeşitli örnekleri paylaşan Seho “Bu örneklerin ortak noktası, ülkesine dönünce kaybolan ya da cesedi bulunan insanlar olmaları” dedi.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) isimli İngiltere merkezli bağımsız izleme grubunun bu yıl Haziran ayında yayınladığı rapora göre, Suriye’ye dönen en az 4 bin 714 mülteci ve ülke içinde yerinden edilmiş kişi Suriye rejim güçleri tarafından tutuklandı.
SNHR ayrıca 2024’in ilk altı ayında Suriye’de 56’sı çocuk, 34’ü kadın toplam 367 sicilin öldürüldüğünü, bu kişilerden 43’ünün işkence sonucu öldüğünü bildirdi.
Suriyeli öğretmen Rayes: “Dönersem işkence altında öldürüleceğimi biliyorum”
Gaziantep’te yaşayan ve 2014’te Türkiye’ye gelen İsmail Al Rayes, Esat’a güvenmediğini dile getiriyor.
36 yaşında yabancı dil öğretmenliği yapan Rayes, “Yıllarca Suriye’de yaşadık ve Suriye halkı olarak ona daha önce güvenmedik ve şimdi de güvenmiyoruz, hatta Suriye’ye dönen Suriyeliler bile gözaltına alınıyor ve bazıları işkence altında öldürülüyor. Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelere geri dönemem çünkü tutuklanacağımı ve büyük ihtimalle işkence altında öldürüleceğimi kesin olarak biliyorum. Suriyelilerin çoğu, hatta hepsi, ancak rejim değişirse Suriye’ye geri dönmek istiyor” diye konuştu.
Suriyeli fotomuhabiri Karaali: “Çıkan aflara güvenmiyoruz”
2016’da İdlib’den Gaziantep’e gelen ve bu yıl Fransa’ya giden 38 yaşındaki Mustafa Karaali ise, “Ne zaman bir af çıksa ne ben ne de birçok Suriyeli rejime hiç güveniyoruz” dedi.
Fotomuhabirliği yapan Karaali şahit olduğu bir olayı da anlatıyor:
“Örneğin daha iki hafta önce, altı yılı aşkın bir süredir Türkiye’de yaşayan genç bir mühendis Türk yetkililer tarafından Suriye’nin Azez kentine sınır dışı edildi. Esat rejimi ile bir anlaşma yapmış ve gözaltına alınmayacağına dair garanti almıştı. Ancak Halep’te rejimin kontrolündeki bölgelere varışından üç gün sonra tutuklandı ve ailesine cesedi gönderildi. İşkence altında öldürüldü. Bu nedenle Esat iktidardayken Suriye’ye dönmenin hiçbir garantisi yok.”
Kendisinin de rejim değişmedikçe Suriye’ye dönmeyi planlamadığını ve yakın bir zamanda Fransa’dan 10 yıllık sığınma izni aldığını dile getiren Karaali, “Geri dönenlerin güvenliğini sağlamak için ülkeler ve uluslararası gözlemciler tarafından denetlenen uluslararası garantiler olsaydı, Suriyelilerin geri dönmesi mümkün olabilirdi” dedi.