Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Ankara’ya olası ziyaretiyle ilgili soru işaretleri gündemdeki yerini korurken, Türkiye’nin BRICS üyeliği başvurusunda “yakın dönemde olumlu gelişme olmayacağı” görüşü kimi çevrelerce dile getiriliyor.
Erdoğan’ın, 22-24 Ekim tarihlerinde Rusya’ya bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da yapılacak BRICS liderler toplantısına katılacağı da açıklandı. Bunun öncesinde Türkiye’nin BRICS’e üyelik başvurusunda bulunduğu haberleri çıktı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, BRICS üyeliği başvurusu hakkında 3 Eylül’deki açıklamasında, “Bu konudaki talebimiz açıktır, bu süreç işlemektedir. Ama bununla ilgili somut bir gelişme yoktur” dedi.
Türkiye tarafı, BRICS’in ekonomik-ticari ilişkileri geliştirmeye odaklı bir örgütlenme olduğu yaklaşımıyla NATO’ya alternatif olmadığını da vurgulayarak, bu örgüte üyeliği hedeflediği mesajını veriyor.
Erdoğan’ın Kazan’daki BRICS Zirvesi’nde Putin ile görüşeceği ve iki ülke ilişkilerini de ele alacakları bildirildi. Ancak Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Kazan’da liderlerin görüşmesinin “umut edildiğini” söyleyerek, Putin’in “Ankara ziyareti üzerinde çalışıldığını” söylemekle yetindi ve BRICS üyeliğiyle ilgili “koşullar” bulunduğunu hatırlattı. Dolayısıyla Putin’in 2024 başından bugüne birkaç kez ertelendiği ya da iptal edildiği açıklanan Türkiye ziyaretini neden yapmadığı ve Ankara’nın BRICS girişimine Rusya’nın yaklaşımı merak konusu oldu.
Son olarak Middle East Eye sitesindeki haberde Putin’in Türkiye’yi ziyareti için Moskova’nın, Rus askeri uçaklarının Putin’in uçağına eşlik etmesi ve güvenlikli konuk evi gibi taleplerde bulunduğu iddia edildi. Buna karşılık Ankara kulislerinde, gerçekten ziyaret planlaması yapılırsa örneğin Çankaya Köşkü’nde Rus heyetine konaklama imkanı sağlanabileceği ve Karadeniz’den itibaren Türk askeri uçaklarınca koruma kalkanı oluşturabileceği görüşü dile getirildi.
Rusya Cumhurbaşkanı Putin, Ankara’ya son resmi ziyaretini 3 Nisan 2018’de düzenlemiş ve Türkiye’ye son çalışma ziyaretini de İstanbul’daki TürkAkım Doğalgaz Hattı’nın açılışı vesilesiyle 8 Ocak 2020’de yapmıştı. Türkiye ile Rusya’nın enerji alanındaki işbirliği projesi Akkuyu Nükler Santrali’yle ilgili Nisan 2023’teki törene ise Moskova’dan videokonferansla katılmayı tercih eden Putin, Karadeniz’de Ukrayna’yla savaşın başladığı 24 Şubat 2022’den bugüne herhangi bir NATO üyesi ülkeyi ziyaret etmedi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan uzmanlar, Ankara-Moskova hattındaki ilişkilerde güven sorunu yaşandığı ve Rusya lideri Putin’in yakın gelecekte Türkiye’yi ziyaret etmeyi öngörmediği için gerekçeler yaratıldığı görüşünde. Emekli Büyükelçi Ümit Yardım ve Türkiye-Rusya ilişkileri uzmanı Aydın Sezer, Putin’in Rusya açısından herhangi bir zorunluluk ortaya çıkmazsa Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlamadığı ve Ankara’nın BRICS’e katılımına da sıcak bakmadığı görüşlerini paylaştı.
“Rusya’ya göre Türkiye suçlu olarak mahkum edildi ve sürekli hatasını telafi etmeli”
Emekli Büyükelçi Ümit Yardım, kendisi Moskova’da görevde bulunduğu sırada yaşanan Rus askeri uçağının Türkiye tarafından düşürülmesiyle iki ülke ilişkilerinde sıkıntılı bir döneme girildiğini söyledi. Yardım, “Adeta Rusya’nın tercihleri çerçevesinde şekillenen, yürüyen Türk-Rus ilişkileri var ortada. Bu ilişkiler sistemi içinde Rusya’nın bakışıyla tırnak içinde söylüyorum, Türkiye o uçak düşürülme olayında adeta suçlu ve Rusya tarafından mahkum edilmiş gibi. Türkiye de adeta onu telafi etmeye çalışan bir ülke” dedi.
“Türkiye’nin son yıllardaki dış politikası ne Avrasya’ya ne Rusya ile Çin’e ne Afrika’ya ne de ait olduğu kampa yani Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve NATO’ya açıkça bakışını ortaya koyuyor. Buradaki kaos ortamından da Rusya’nın yararlanmaya çalıştığı, istismar ettiği perspektif içindeyiz” diyen Yardım’a göre esas mesele, Rusya’nın Türkiye’yle ilişkileri başta NATO olmak üzere manipülatif kullanması.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça Soçi gibi kentlerde Rusya’nın evsahipliğinde Putin’le görüşmeler yaptığını anımsatan Yardım, Rusya’nın “Türkiye’yle ilişkisine enstrüman olarak yaklaştığı bu dönemde” ancak Putin’in kritik ihtiyaç olduğunu düşünürse NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’ye gelebileceğini söyledi.
Türkiye’nin dış politika stratejisi bakımından Putin’in ziyaretinde ısrarcı olmaması gerektiğini vurgulayan Yardım, İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya müdahil olan Türkiye’nin benzer şekilde Ukrayna’daki gelişmeler gerekçesiyle yargılanması hedeflenen Rusya’yla ilgili tutumunun “çelişkili” bulunabileceğini ifade etti. Yardım, bu nedenle Türkiye’nin de aslında Putin’i ağırlamakta çok istekli olmadığı düşüncesini dile getirdi.
“Liderler ilişkisinde ciddi güven sorunu yaşanıyor, Şimşek’in politikası etkili oluyor”
Rusya-Türkiye ilişkileri uzmanı Aydın Sezer ise 2024’ün ilk yarısında her iki ülkedeki seçimler nedeniyle ziyaret yapılmadığı açıklanmasına rağmen Putin’in yakın gelecekte Ankara’yı ziyaret etmeyeceği görüşünde.
Son günlerde Kremlin’in Ankara’daki büyük otellerin Amerikan şirketlerinin kontrolünde olduğu gerekçe gösterilerek Putin’in konaklama yeriyle ilgili sıkıntıların öne sürüldüğü iddialarını gerçekçi bulmadığını da söyleyen Sezer, Türk tarafınca Putin’in gerçekleşmeyen ziyaretine ilişkin kamuoyunda algı yaratma çabasıyla bu tarz iddiaların ortaya atıldığını söyledi.
Sezer, “Putin ve Erdoğan arasında gerçekten çok ciddi sorunlar var. Öncelikle birincisi güven sorunu var. Bunu Putin geçtiğimiz aylarda St. Petersburg Zirvesi’ndeki basın toplantısında açıkça dile getirdi. Bunlardan bir tanesi Türkiye’nin Batı ambargolarına uyarak Rusya ile ticarette yaşanan aksaklıkları örnek gösterdi. Putin hatta ‘Evet anlıyorum Batı’dan krediye yardıma ihtiyacınız var ama bunu yaparken eldeki olanaklardan da olmamanız gerekiyor’ dedi. İkincisi de Türkiye’nin son aylarda Ukrayna’ya yönelik silah sevkiyatıyla ilgili faaliyetleri ve Ukrayna’yla gün geçtikçe Batı perspektifiyle işbirliğine yönelik hareketleri Putin’i ve Kremlin’i rahatsız ediyor” diye konuştu.
Sezer, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve geldikten sonra uyguladığı ekonomi politikasının en önemli ayağının Batı ile ilişkiler ve Batılı finans kuruluşlarından sağlanacak kredi veya yardımlar olduğunu dile getirerek, “Dolayısıyla Türkiye’nin Rusya politikasını bir anlamda Sayın Şimşek’in belirlediğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Rusya’nın Erdoğan’ın lehine doğalgaz konusunda Türkiye’nin maddi sıkıntısını giderdiğini kaydeden Sezer, ancak Erdoğan’ın seçimi kazanmasına rağmen özellikle ekonomik ilişkilerde “Batı ile hareket ettiği” yönünde Moskova’nın rahatsızlık duyduğunu söyledi.
“BRICS, Türkiye’nin asli üye olduğu NATO gibi yapılara hasmane bir yapı”
Emekli Büyükelçi Yardım, Avrupa Konseyi’nin kurucusu ve NATO’nun kuruluş sürecinde üye olmuş bir ülke kimliğiyle Türkiye’nin BRICS’e üyelik girişimini ise “dış politikada yalpalama” olarak yorumladı.
Türkiye’nin öncelikle kurucusu ve asli üyesi olduğu ittifaklarıyla ilişkini gözden geçirmesi, normalleştirmesi ve toparlaması gerektiğini söyleyen Yardım, şunları dile getirdi:
“Ekonomi odaklı olduğu iddiasıyla BRICS’in Batı karşıtı olmadığı söylenebilecektir. Farklı bir kategoride örgütlenme olduğu söylenebilecektir. Ama işin realitesine baktığımızda özellikle bazı ülkeler bakımından BRICS’in, halihazırda Türkiye’nin asli üye olduğu NATO gibi yapılara hasmane bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi Rusya, Çin ve hatta Hindistan’ın Batı ittifaklarıyla ilişkileri ve en son Güney Afrika’daki zirvede BRICS’e üye olan İran’ın konumu ortada. Şimdi bu ülkelerden oluşan bir yapıya Türkiye’nin giriyor olması birtakım soruları doğurmayacak mıdır? Bence doğuracaktır. Çünkü bu ülkeler, Türkiye’nin ait olduğu kampa açık ve tartışmasız bir şekilde hasmane ilişkiler içinde”
“Rusya, Türkiye’nin BRICS üyeliğine yönelik olumlu sinyaller vermediği görülüyor”
Aydın Sezer de Türkiye’nin BRICS’e üyelik daveti almadığını hatırlatarak, Dışişleri Bakanlığı’nın BRICS’e üyelikle ilgili resmi açıklama yapmamasını “Türkiye’nin ekonomik ilişkileri bakımından Mehmet Şimşek yönetimini zor durumda bırakmamak” şeklinde yorumladı.
Rusya’dan Türkiye’nin üyeliğiyle ilgili olumlu sinyaller gelmediği görüşünü aktaran Sezer, “Türkiye başvurdu diye BRICS’e kolaylıkla alınmayabileceği yönünde sinyaller geliyor. Bu da Türkiye’nin zaten mahcup olduğu yani resmi başvurusu konusunda sessiz kalarak adeta mahcubiyet sergileyen Türkiye’nin işinin zor olduğu anlamına da geliyor” dedi.