Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş ve bir grup milletvekilinin beş gün süren Rusya temasları sona erdi.
Kurtulmuş ziyaret kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü, Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Genel Kurulu’na hitap etti, bu ülkedeki Türk iş insanlarıyla bir araya geldi.
Ziyaretin ardından Rusya programını takip eden gazetecilerle bir araya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni Anayasa’dan Ortadoğu’daki gerilimlere, Türkiye’nin BRICS başvurusundan Suriye ile görüşme arayışlarına kadar birçok soruya yanıt verdi.
TBMM Başkanı: “Anayasa süreci iç politikadaki tartışmalara heba edilmesin”
1 Ekim’de Meclis’in açılmasından sonra yeni Anayasa sürecini başlatacağını açıklayan Numan Kurtulmuş, Anayasa’nın ilk dört maddesinde değişimin gündemde olmadığını belirtti.
TBMM Başkanı, “Meclis Başkanı olarak şunu söylemek isterim. Anayasa süreci iç politikadaki tartışmalara heba edilmesin. Bazı siyasetçilerimiz maalesef yanlış cümleler kuruyorlar. ‘Meclis Başkanı’nın elinde hazır bir Anayasa var, dolaşıyor, partileri ikna etmeye çalışıyor” diye. Külliyen yanlış! Eğer kasıt varsa külliyen yalandır. İlk dört madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir. Herhangi bir kimseye, bir partiye görüş empoze edecek noktada değilim. Böyle bir şey de asla yapmam” dedi.
Yeni Anayasa için bir yıllık bir takvim oluşturduklarını belirten Numan Kurtulmuş, bu süreçte hukuk ve üniversite camiası, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler, KOBİ’ler, esnaf örgütleri, sanayiciler, öğrenciler ve emeklilerle görüşeceklerini vurguladı. Ayrıca, yeni Anayasa için kurulacak komisyonun yapısının partiler arasında yapılacak görüşmelerle şekilleneceğini ifade etti.
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde revizyon ihtiyaçlarının olduğu aşikardır”
Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önceki bir açıklamasına atfen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bir revizyonun da yeni Anayasa hazırlıkları kapsamında gündeme geleceğini söyledi.
TBMM Başkanı, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra, yetki, denetim mekanizmalarının neler olacağı, güçler ayrımının nasıl sağlanacağı gibi çok temel konularda bir ihtiyaç var. Zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanımız da “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bazı revizyonlara gidilebilir” diye açıklamalarda bulundu. Temel prensipleri koyarak; denge denetim işlevlerinin sağlanması, güçler ayrımının çok hassas bir şekilde korunması, hatta yargı üst yönetiminin yeniden düzenlemesi gibi birçok konuda teklifler gelebilir. Bu teklifler gündeme geldikçe müzakere edilir. Eğer partiler ortak bir noktada buluşursa değişiklik yapılır Birtakım revizyon ihtiyaçlarının olduğu aşikardır” dedi.
En son Ankara Büyükşehir Belediyesi Mansur Yavaş, Türkiye’nin en kısa zamanda parlamenter sisteme dönmesi yönünde bir çıkış yapmıştı.
“(Meclis’te) hakaretler, topyekûn suçlamalar, yumruklaşmalar, kavgalar; bunlar bize yakışmıyor”
Meclis İç Tüzüğü’nde de değişiklik yapılmasını savunan TBMM Başkanı, ağustos ayında Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar sonrası yapılan olağanüstü toplantıda Meclis İdare Amiri Alpay Özalan’ın İstanbul milletvekili Ahmet Şık’a saldırısıyla başlayan kavgaya tepki gösterdi.
Numan Kurtulmuş, “Meclis Başkanı seçildiğimde ilk konuşmamda söylemiştim. İç tüzük değişikliğine de ihtiyaç var. Meclis kapanmadan evvel gerçekleşen görüntüler maalesef herkesi üzdü. Meclis temiz bir dil kullanarak, karşısındakine saygı göstererek davranmamız gerekir. Bu kadar politik çabanın içerisinde hakaretler, topyekûn suçlamalar, yumruklaşmalar, kavgalar; bunlar bize yakışmıyor, doğru şeyler değil. Hem iyi bir dil hem de karşısındakine saygı temelinde arkadaşlarımızın kendisine çekidüzen vermesi lazım” diye konuştu.
“İsrail’in en büyük gücü ne Amerika ne de askeri teknolojisidir; asıl gücü, İslam ülkelerin çaresizliğidir”
İsrail’e ortak tepki göstermeyen Ortadoğu’daki Müslüman ülkeleri de eleştiren TBMM Başkanı, bu durumun “köleleşme” ile sonuçlanmaması için birlik olma çağrısında bulundu.
Kurtulmuş, “Hiçbir ülkenin, bölge ülkeleri arasındaki ihtilafı birinci sıraya koyarak İsrail meselesini anlaması mümkün değildir. Yani Lübnan’da patlatılan bombayla, İsmail Heniye’nin şehit edilmesi için kullanılan bombanın hiçbir farkı yoktur. Buna verilecek cevap, Netanyahu ve çetesini karşımızda makul bir devlet varmış gibi telakki ederek çözüm üretmek değildir. Karşımızda terör örgütü gibi, terör metotlarını meşru gören, hatta zaman zaman kutsayan akıl dışı bir yönetim var. İsrail’in en büyük gücü ne Amerika’dır ne askeri teknolojisidir ne uluslararası medyadaki hakimiyetidir. İsrail’in en büyük gücü, bölge ülkelerinin, İslam ülkelerinin dağılmışlığı, parçalanmışlığı ve çaresizliğidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye uzun süredir Suriye ile normalleşme çabası içinde. Bu konuda art arda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iç savaşın başlangıcından bu yana “Esed”diye hitap ettiği Suriye Devlet Başkanı’nı yeniden “Esad” olarak andı.
Kurtulmuş’tan Suriye mesajı: “Biz hiçbir ülkenin toprağında kalıcı olmak istemeyiz”
TBMM Başkanı bir gazetecinin Suriye’den sık sık yapılan “Türkiye ile geri çekilme şartını kabul etmeden masaya oturmayız” şeklindeki açıklamayı da değerlendirdi.
Kurtulmuş, “Türkiye, Suriye’deki iç savaşın çıktığı ilk andan itibaren, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan bir ülkedir. Çünkü Suriye’nin dağılması, parçalanması Ortadoğu’nun istikrarsızlığını arttıracak bir faktördür. Biz hiçbir ülkenin toprağında kalıcı olmak istemeyiz. Hiçbir zaman böyle bir emperyal düşüncemiz olmadı. Aksini iddia edenler önce şu soruya bir cevap versinler; PYD’yi, YPG’yi, PKK’yı kimler, niçin destekliyor, istikrarsızlık merkezi olarak bunları bölgenin ortasında kimler kolluyor? Bu örgütlere kimler lojistik, silah, istihbarat desteği veriyor?” şeklinde yorumda bulundu.
“BRICS’in güçlenmesinin ve bir denge oluşturmasının dünya barışının korunmasında etkili olacağı kanaatindeyim”
20-24 Ekim tarihlerinde Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenecek 16. BRICS toplantısında Türkiye’nin üyelik başvurusunun değerlendirilmesi bekleniyor. Kurtulmuş da Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi BRICS’in NATO’ya alternatif olmadığını savundu.
Meclis Başkanı, “BRICS ağırlıklı olarak ekonomik iş birliği teşkilatı, NATO bir savunma işbirliği teşkilatı. Türkiye NATO üyesi ama aynı zamanda Rusya’yla da işbirliği içerisinde. Türkiye hiçbir zaman bu ilişkileri birbirinin alternatifi olarak görmedi. Böyle düşünmediğimizi, kategorik olarak böyle bir anlayışa karşı olduğumuzu başından itibaren söyledik. Bu Türkiye’nin dış politikada elini rahatlatacak bir yaklaşımdır. Açıkçası BRICS’in güçlenmesinin ve bir denge oluşturmasının dünya barışının korunmasında etkili olacağı kanaatindeyim” diye konuştu.