İSTANBUL – İstanbul’da “Özgürlük Okumaları”na katılan yurttaşlar, kadın-erkek ilişkileri başta olmak üzere birçok konunun tartışıldığı atölyelerin dönüşüm sağladığını vurguladı.
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad -TJA) öncülüğünde başlatılan “Özgürlük Okumaları” devam ediyor. Etkinliklerde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kitapları ve değerlendirmelerinden pasajlar okunuyor. İstanbul’da düzenlenen atölyelere katılan yurttaşlar, atölyenin içeriği ve önemine dair konuştu.
Okuma atölyelerine katılan DEM Parti Sancaktepe Eşbaşkanı Ayşe Çiftçi, üçüncü atölyelerini gerçekleştirdiklerini ve katılımın çok iyi olduğunu söyledi. Mücadele içinde moral, güven ve iradeyi kadın yoldaşlarından aldıklarını dile getiren Çiftçi, sistemin kadının özgürlüğünü istemediğini ancak Abdullah Öcalan’ın oluşturduğu paradigmayla kadın özgürlük mücadelesinin bir devrim yaptığını ve her yere yayıldığını söyledi.
Kürtlere yönelik saldırı ve savaşların arttığı bir süreçte atölyelerin moral ve motivasyonlarını yükselttiğini dile getiren Çiftçi, atölyelerde kadın-erkek eşitliğinin esas alınmasının tartışıldığını, kadını ötekileştiren sisteme karşı farkındalık yarattıklarını söyledi. Atölyenin nasıl bir mücadele otaya konulması noktasında önemine işaret eden Çiftçi, böylesi atölyelerin devamının gelmesi gerektiğini söyledi.
‘AYDINLATICI YAZILAR OKUYORUZ’
Muhasebeci Gülbahar Kurum (26), atölyenin çok verimli geçtiğini söyledi. Kürt halkına yönelik yürütülen savaş ve tecrit politikaları konusunda aydınlatıcı yazıların okunduğunu belirten Kurum, kadın-erkek ilişkilerinde yoldaşlığın nasıl inşa edilmesi gerektiğine dair vurguların önemli olduğunu söyledi. Kurum, “Genelde kadın arkadaşlarımızı erkek arkadaşlara nazaran daha yakın görürüz ve sorunlarımızı daha rahat konuşuruz. Tabii bunların birçok nedeni var. Birincisi toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Örneğin bazı erkeklerin, kadın arkadaşların elini sıkıp sıkmama konusunda hala kararsız olduğunu görüyorum. Erkeklerin bazı olguları kadın arkadaşlarla konuşup konuşulmayacağı konusunda kararsız kalmaları gibi. Tabi bunu kırmak bu atölyelerle mümkün olabilir. Bu tür atölyelerin erkek arkadaşlarda farkındalık oluşturduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİNDE FARKINDALIK YARATIYOR’
Daha önce de buna benzer atölyelere katılan sürücü kursunda eğitmen olan Metin Ömer, topluma faydalı olan bu atölyelerde örgütlenme, yoldaşlık kavramları konusunda yaptıkları okumanın faydalı olduğunu belirtti.
Atölyelerin siyasal anlamda savundukları fikirlerin felsefesine göre yol yöntem geliştirmek açısından önemli olduğunu belirten Ömer, “Çünkü tüm toplumlar gelişmek için önder olarak gördükleri kişilerin düşüncelerini, felsefesini öğrenmek için okumak zorundalar. Tarih boyunca önderlerin yolundan gidenleri hiçbir güç yok etmemiştir. Bu manada da bu çalışmaları çok değerli görüyorum ve daha çok yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Toplumda kadının ikinci sınıf muamele gördüğünü dile getiren Ömer, şunları söyledi: “Biz ataerkil bir toplumda yaşadığımız için kadın-erkek ilişkilerinde aşamadığımız bir çekimserlik var. Bizim toplumumuzda kadın hala ikinci sınıfı bir insan olarak görüyor. Burada yaptığımız sohbetlere baktığımızda kadın ve erkeğin kendine göre özgün bir yaşamları olduğunu ve bu yaşam içerisinde kadının bir nesne olmadığını, özgünlükleri, fikirleri kendi dünyaları olduğunu anlıyoruz. Erkeklerin kadına yönelik düşünce dünyasını değiştirmesi, belli bir düzeyde eşitlik ilkesini kabul etmesi ancak bu tür okumalarla ve eğitimlerle mümkün alabilir. Bu anlamda bu atölyelerin erkeklerde ve kadınlarda bir farkındalık yarattığına inanıyorum.”
ÇOCUKLAR İÇİN ATÖLYE ÖNERİSİ
Erkeklerin kadınlardan üstün olmadığını ve kadınların toplumda önemli misyona sahip olduğunu vurgulayan Ömer, atölyelerin karma olmasının önemli olduğunu çocuklar için de atölyelere ihtiyaç olduğunu belirtti. Ömer, sadece özgürlük hareketi değil dünya tarihindeki diğer mücadele örneklerinin de tartışılması gerektiğini ifade etti.
‘ÖNCE AİLEDEN BAŞLAMALI’
Mehmet Bağırsak ise, “2015 yılında gelişen bir süreçle birlikte okumalarımız azaldı, yoğunlaşmalarımız azaldı, aynı zamanda moralimiz motivasyonumuz bozuldu. Bu moral ve motivasyon, bu atölyelerle birlikte tekrar canlanacak. Bu süreç içerisinde de bu tartışmaların getirdiği noktada da kendi özünden kopmuş daha çok bireyselleşmiş, yalnızlaşmış insanların tekrar böyle bir topluluk halinde nasıl hareket edebileceğini, nasıl birlikte yol alabileceği konusunda bu atölyelerin düzenleniyor olması çok önemlidir çok katkı vericidir” diye belirtti.
İlk defa böyle bir atölyeye katıldığını ve çok verimli geçtiğini dile getiren Bağırsak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan okumalardan şunu anlıyoruz ki eğitime önce kendi ailemizden başlamamız gerekiyor. Aile içerisindeki kadın-erkek eşitliğini ne noktada görmüşüz ve ne düzeyde sürdürebilmişiz onu görüyoruz. Aile içerisinde yaşamış olduğumuz travmalar, oturup birlikte yemek yemeye kadar tutun kadına yaklaşımımız önce erkek sonra kadın şeklindeydi. Bu yüzden kadın-erkek eşitliği hayata geçirilecekse önce evden başlamalı. Bütün sebepler bu atölyenin düzenlenmesi için önemli bir nedendir. Aynı ortamda bulunan kadın ve erkeğin birbirinden üstün olmadığı birlikte hareket edebildiğimiz; yan yana oturabileceğimiz bir yaşamı yaratmamız gerekiyor. Kadın ve erkeğin düşüncede bir araya gelmesinin çok büyük bir zihniyet devrimidir. Zihniyet devriminin gelişmesi için sadece bir cinsin değil, erkek ve kadının birlikte dönüşmesi gerekiyor. Okuma atölyesinin bunu sağlamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum.”
MA / Esra Solin Dal
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***