WAN – Tahliye edilen 82 yaşındaki Makbule Özer, cezaevinde 2 kez düştüğünü ve diğer tutsakların kendisine yardımcı olduğunu belirterek, “Korkmasalardı beni apar topar cezaevine götürüp, aynı şekilde bırakmazlardı” dedi.
Wan’ın Artemêt (Edremit) ilçesinde “örgüte yardım etmek” iddiasıyla 9 Mayıs 2022’de tutuklanan ve 7 Eylül’de tahliye edilen 82 yaşındaki Makbule Özer, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” raporu sonrası 22 Nisan 2024’de yeniden tutuklandı. Özer, 254 günlük tutsaklığının ardından cezasını tamamlayarak 31 Ağustos’ta tahliye oldu. Tahliye edildiği günden bu yana kendisini ziyaret edenleri karşılayan Özer, cezaevi sürecine dair konuştu. Özer, “70-80 yaşındaki insanların yeri cezaevi olmamalı” dedi.
‘2 KEZ DÜŞTÜM VE BAŞIMI ÇARPTIM’
Kendisinin apar topar alınarak ikinci kez cezaevine götürüldüğünü söyleyen Özer, “Bu kez girdiğimde 4 ay boyunca cezaevinde kaldım. Benim için bu kez çok kötü geçti. Cezaevinde iki kez düştüm, kafamı yere çarptım ve halen başım ağrıyor. Yine birçok kez ranzadan da düştüm ve sıkıntılar çektim. Neredeyse her gün cezaevinden hastaneye götürülüyordum. Yani cezaevinin dayanabilir hiçbir tarafı yok. Orada bir saat, dışarının 100 gününe bedeldir. Özellikle çok sayıda hasta ve yaşlı vardı. O ranzalara çıkmak bile çok zordu ve baya sıkıntı yaşıyorlardı. Birinci ve ikinci tutukluluğumda da aynı sıkıntıları yaşadım. Sabah sayım için kapıyı vurup içeriye giriyorlardı, bu benim çok zoruma gidiyordu ve kahroluyordum” ifadelerini kullandı.
‘CEZAEVİ YAŞLI VE HASTALAR İÇİN UYGUN DEĞİL’
Yaşlı ve engelli olduğu için kendisine bakamadığını anlatan Özer, “Oradaki arkadaşlar benimle ilgileniyorlardı. Banyomu onlar yaptırıyordu, elbiselerimi yıkıyorlardı. Benim gibi yaşlı olan Hanife Aslan vardı. O da benim gibi yaşlıydı ve halen 4 ay cezası var. Hanife de çok hasta ayağında ve sırtında ağrıları var. Tuvalete gitmek, koğuşun merdivenlerinden çıkmak-inmek bizi çok zorluyordu. Tutuklular beni sırtlarına alıp merdivenden aşağıya indiriyordu. Yani cezaevinin koşulları yaşlı ve hasta tutuklar için uygun değil” diye konuştu.
‘ÇAYIMI BİTİRMEME BİLE İZİN VERMEDİLER’
Sabah erken saatlerde cezaevi kapısına bırakılmasına ilişkin konuşan Özer, “Sabah sayımında beni alıp dışarıya çıkardılar. Ben çıkmadan bir bardak çay içmek istedim, ama çayımı bitirmeden beni dışarıya çıkardılar. Sonra cezaevi kapısına getirildim ve orada bekletildim. Sonra beni arabaya koyarak orada beklettiler. Beni almaya gelen arabayı cezaevi arabasına yaklaştırdılar ve o araçtan diğerine geçtim. Ayağım bile yere değmedi. İlaçlarımı istedim, ama o süreyi bile bana tanımadan oradan uzaklaşmamı istediler. Biz yola çıktık, her iki tarafımızda asker araçları vardı. İnsanların beni karşılamasına izin vermediler. Hem cezaevine girişim hem çıkışım sıkıntılı oldu” şeklinde konuştu.
‘HASTA TUTSAKLARIN DURUMU KÖTÜ’
Cezaevinin hasta tutsaklarla dolu olduğunu söyleyen Özer şöyle devam etti: “O hastaları hastaneye götürdüklerinde insan gözyaşlarını tutamıyordu. Durumu o kadar ağır olanlar var ki insanı çok kötü ediyor. Yani tutsaklara zindan içinde zindan yaşatıyorlar. Yani hasta tutukların durumu çok kötü. Avlu kapılarını çok erken kapatıyorlardı. Yine kantin pahalı ve birçok şey de bulunmuyor. Eskiden her şeyi alan tutsaklar, bu son girdiğimde ekonomik sıkıntılardan dolayı çok az şey alabiliyorlardı. Çünkü her şey çok pahalı. Yemekler de çok kötüydü.”
‘BİZDEN KORKUYORLAR’
Yaşlıların, hastaların cezaevinde tutulmasını temelinde “korku” olduğunu söyleyen Özer, “Yani 70-80 yaşındaki insanların yeri cezaevi olmamalı. Bizden niye bu kadar korkuyorlar; korku olmasaydı bunu yapmazlardı. Korkmasalardı beni apar topar cezaevine götürüp, aynı şekilde bırakmazlardı” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***