Liseli kız çocuklarının sanıkları arasında olduğu dava, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşmada, parkinson hastası anneye sorulan soru dikkat çekti: “Kızların niye arkadaşlarıyla ders çalışmaya gitti?”
Gülen hareketine yönelik soruşturma kapsamında geçtiğimiz mayıs ayında lise öğrencilerinin de gözaltına alındığı dava başladı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 14’ünün lise öğrencisi olduğu 41 kişi, hakim karşısına çıktı. Davayı yerinde takip eden insan hakları savunucusu, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, duruşmada yaşananları anbean sosyal medya hesabından aktardı.
Velev’den Deniz Öz’ün haberine göre, duruşmada karaciğer nakli yapılan ve parkinson hastası ayakta zor duran anneye “Kızların niye arkadaşlarıyla ders çalışmaya gitti?” sorusu yöneltildi. Bu soruya, “Niye bu kadar normali anormal gösterdiniz” şeklinde itiraz eden avukat da salondan çıkarılmakla tehdit edildi.
Gergerlioğlu, iddianameye, 10 yaşındaki çocuğun 5, 6 yaş çocuklarla site bahçesinde top oynarken çekilen görüntülerinin de delil olarak konulduğunu aktardı.
DEM Partili Gergerlioğlu, hakim tarafından doğum günü partisine katılmanın, ders çalışmanıni AVM’ye gitmenin ve iftara katılmanın sorgulandığını anlattı. Gergerlioğlu, “24. Ağır Ceza hakimi, mahpus sanık Aysu Bayram’a ‘çocuklarınızın gittiği evde kuran, tefsir dersi veriliyor muydu?’ diye sordu” diyerek duruşmada yaşananları aktardı.
Gergerlioğlu, duruşmada sanıklara yöneltilen sorulara ve delil olarak gösterilen eylemelere isyan etti ve şunları söyledi:
“İşte Türkiye AB yolunda böyle ilerliyor! Sorular, iddianamenin saçmalığını, gülünçlüğünü gösteriyor. Milyonları çalanın beraat ettiği ortamda bunlar yargılanıyor! Evde Kur’an dersi almak da suçmuş! ‘CEHAPE döneminde Kur’an kursları yasaklandı’ diyen AKP döneminde yaşanıyor bu!”
Avukat Lale Demirkazan’ın aktardığına göre duruşmada dikkat çeken bir diyalog ise şöyle oldu:
“Mahkeme Başkanı: Kızların o evde ne yapıyorlardı?
Müvekkil: Ders çalışıyorlardı
Mahkeme Başkanı: O evde ne yapıyorlardı?
Müvekkil: Ders çalışıyorlardı
Mahkeme Başkanı: Peki kızların o evde ne yapıyorlardı?
Müvekkil: Ders çalışıyorlardı.”
Avukat Hatice Yıldız da duruşmada dini faaliyetler ve altın gününün yargılandığını söyledi.
NE OLMUŞTU?
Olay, ‘Liseli Çocuklar Davası’ ve ‘Kız Çocukları Davası’ olarak Türkiye ve uluslararası kamuoyunun gündemine girdi. 7 soruda davayı özetledik…
- Ne oldu?
İstanbul’da geçtiğimiz 7 Mayıs’ta Gülen cemaatine yönelik 38 kişinin evine sabah saat 5.00’te baskın yapıldı. Evlerine baskın yapılan 38 kişiden 14’ünün lise öğrencisi çocuklardı. Beylikdüzü ve çevresindeki evlerde anneleriyle birlikte gözaltına alınan öğrenciler, Emniyet’teki Çocuk Şube’de ve KOM Şube’de tutuldu. Kız çocukları için 4 gün gözaltı süresi uygulandı.
Sorgularının ardından kız çocukları serbest bırakıldı. 10 Mayıs tarihinde 27 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. Tutuklama kararından bir ay sonra jet hızıyla iddianame hazırlandı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 529 sayfalık iddianameyle 41 kişi hakkında dava açıldı.
- Operasyona giden süreç nasıl işledi?
İstanbul Emniyeti, 19 Aralık 2023 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığına, üniversite öğrencilerine yönelik operasyon için bilgi verdi. Savcılığın verdiği izin üzerine aralarında lise öğrencilerinin de olduğu kişiler 3 ay 10 gün boyunca telefon dinleme ve fiziki takip altına alındı. 7 Mayıs 2024 tarihinde ise aralarında liseye de giden öğrencilerin de bulunduğu grup ile, anne, babaları ve öğretmenleri hakkında gözaltı operasyonu yapıldı. Aynı tarihte 13-17 yaşları arasındaki 15 çocuk da polis zoruyla ifade almak için gözaltına alındı.
- Gözaltında neler yaşandı?
Kız çocukların avukatlarının sorguda yer almasına izin verilmedi. Sorgu sırasında çocuklara psikolojik baskı uygulandı. “Sadece soru soracağız” denilen çocuklara gözaltı uygulaması gibi işlem yapıldı. Çocukların yanında annelerine küfredildi. Çocuklar gözaltı süresince aç bırakıldı, ailelerinin kendilerine getirdiği yemek verilmedi.
Daha sonra gözaltı sürecinde yaşadıklarını anlatan iki çocuk, kendilerine hiçbir açıklama yapılmadan apar topar gözaltına alındıklarını ve sorgu için çocuk şubeye götürüldüklerini söylediler. Gözaltına alınan çocuklardan biri, Şube’de yaklaşık 12-13 kız çocuğunun bulunduğunu, en büyüğünün 17 yaşında olduğunu belirtti. Yaklaşık 16 saat karakolda tutulduklarını söyleyen çocuklar, avukatsız bir şekilde sorgulandıklarını ve sorgu süresince psikolojik baskıya maruz kaldıklarını söyledi.
Namaz kılmak gibi suç teşkil etmeyen eylemlerin sorgu sırasında suç gibi lanse edildiğini belirten çocuklar, “Saçı kapalı bir çocuğa ‘namaz kılıyor musun?’ diye sordular. Sanki namaz kılmak suçmuş gibi bir algı yarattılar. Çocukların hepsi çok korkuyordu. Birbirimizle konuşmaya izin vermediler” dedi.
- İktidar medyası haberi nasıl duyurdu?
İktidara yakın Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA) ve Demirören Haber Ajansı (DHA) ile servis edilen haberlerde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Gülen cemaatinin ‘güncel yapılanması’ iddiasıyla üniversite, lise ve ilköğretim öğrencilerine yönelik soruşturma başlattığı duyuruldu. Oysa bunu kanıtlayan bir delil yoktu.
İlgili ‘haber’ metinlerinde “Bu kapsamda farklı illerden İstanbul’a üniversite okumak için gelen öğrencilere evlerini kiralamakla suçlanan ve haklarında adli bir kayıt bulunmayan ailelerle; bu evlerin eşya, kira ve günlük giderlerinin karşılayan ayrıca öğrencilere evlerinde sohbet düzenleyen kişiler hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Polis ekipleri tutuklu ya da hükümlü kişilerin çocuklarıyla organizasyonlar düzenlemekle de suçlanan bu kişiler hakkında teknik ve fiziki takip de yapıldığı açıklandı” ifadeleri yer aldı.
- Suçlamalar ne?
Aileleri KHK’lı olduğu için burs verilmeyen ve devlet yurtlarının kabul etmediği öğrencilerin okumak için başka şehire gittiğinde birlikte ev tutmaları yapılan suçlamalar arasında yer aldı. Bu soruşturma da benzer soruşturmalar gibi KHK ile ihraç edilen ya da haklarında Gülen cemaati irtibatı nedeniyle soruşturma veya dava olan kişilerin bir araya gelmeleri, çocuklarına ders verdirmeleri ‘örgütsel bir ilişki ‘ gibi sunuldu.
Çocukların birlikte ev tutmalarının yanı sıra sosyal etkinlere katılmaları da “örgüt üyeliğine delil” olarak görüldü. İddianamede, teknik takip altındaki kız çocuklarının AVM’de buluşması, sinemaya gitmeleri, bowling oynamaları, mağazaları dolaşmaları ve alışveriş merkezi içerisinde ayakta yan yana sohbet etmek bile “suç unsurları” olarak yer aldı.
Çocukların aileleri de suçlandı. İddianamede, “küçük yaştaki çocukların ebeveynlerinin izinleri olmaksızın herhangi bir yere gidemeyeceği hususu göz önüne alındığında ailelerinin de örgütün güncel yapılanmasından haberdar olarak bilerek ve isteyerek çocuklarının bu programlara katılım sağlamasına müsade ettiklerinin anlaşıldığı” ifadeleri yer aldı.
- Dava ne zaman başlayacak?
Dava, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Eylül’de başlayacak ve 5 gün sürecek. Duruşmada 13-17 yaşındaki 15 kız çocuğu polis zoruyla tanık olarak getirilecek ve aileleri aleyhine tanıklık yapmaları istenecek. Soruşturma kapsamında sanıklara “terör örgütü üyeliği” suçlaması yöneltiliyor.
- Kim ne dedi?
DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, çocukların Üsküdar Çocuk Şube Müdürlüğü’nde maruz kaldığı uygulamaları İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sordu.
Gergerlioğlu şunları söyledi: “38 kişi İstanbul’da gözaltına alındı. Vatan Emniyette çocuklara birçok hukuksuzluk yapıldı. Ailelerinden ayrı çocuk şubeye götürüldüler, avukatsız ifadeleri alındı, polis ifadeleri çarpıttı, söylemedikleri cümleleri ifadeye kaydetti, kötü muamele gördüler, çocuklara sürekli bağırıldı, psikolojik şiddete uğradılar, ailelerine el sallamaları bile engellendi, içeri girmeye çalışan avukatları gün boyu içeri alınmadı, çocuklar on beş saat hukuksuzca gözaltında tutuldu. Açıklamanızı bekliyorum Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***