NECİP F. BAHADIR | YORUM
Ankara’da sonbahar hareketli başladı. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir araya geldi. İki partinin birleşmesini konuştular. Bir uzlaşma sağlanamadı. Partilerin bütünleşmesi süreç gerektirir. İki kişinin el sıkışması yetmez. Özellikle Deva’nın merkezde yer alacağı başka siyasi gelişmeler de bekliyorum ben. Kulisler çok hareketli, siyasi arayışlar hız kazandı; siyaset yeni doğumlara gebe…
Bu arada nedense kamuoyunda fazla yankılanmayan siyasi dengeleri değiştirecek bir başka gelişme yaşandı. Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı’ndan geri dönüşü olmayacak biçimde koptu. Erbakan sadece ittifaktan kopuşunu ilan etmekle kalmadı, çok önemli siyasi açıklamalar da yaptı. Söyledikleri ‘üzerinde durulmayı’ ve ‘siyasi analizi’ fazlasıyla hak ediyor. Birkaç gün gecikmeyle de olsa Erbakan’ın açıklamalarını yorumlamaya çalışacağım.
Erdoğan faturayı YRP’ye kesti!
Erdoğan’ın ağır yenilgisiyle sonuçlanan 31 Mart seçimlerinin AKP ile YRP arasında ‘soğuk rüzgarlar’ estirdiği herkesin malumu. Erdoğan ‘sandık hezimetinin’ faturasını Erbakan’a kesti. YRP’nin belediye başkanlarını transfer etmek için iktidar ve devletin imkanlarını seferber etti. Ve birçok YRP’li başkana AKP rozeti taktı. Gözünü Şanlıurfa Belediye Başkanı Kasım Gülpınar’a dikti. Gülpınar’ı partisinden kopardı. Rozet için uygun zamanı bekliyor.
Transferlerin iki partinin arasını daha da açtığı muhakkak. Eğer Erdoğan, YRP’nin içine elini sokmasaydı, aradaki soğukluğun giderilmesi belki mümkündü. Transferlerden sonra ‘soğukluk’, ‘buza’ dönüştü. Biraz aralık olan kapı, sert şekilde kapandı ve arkadan süngülendi. Artık iki partinin bir araya gelerek seçim işbirliği yapması mümkün değil. Erdoğan, Erbakan’ı ‘çantada keklik’ olarak görüyordu; o keklik uçtu! Bir daha da o çantaya girmesi de zor.
Erbakan’ın pişmanlığı!
Bunu nereden mi çıkarıyoruz? Erbakan’ın açıklamalarından… Satır aralarında mayıs desteğinden dolayı bir pişmanlık havası bile seziliyor; “Tabiri caizse onlara bir zeytin dalı uzattık. Yanlışlardan hem kendileri kurtulsunlar hem millet kurtulsun diye son bir çıkış yolu gösterdik. Ama bunu değerlendiremediler.”
Mesaj çok açık değil mi? Erbakan’a göre Erdoğan köprüden önceki son çıkışı kullanamadı. Fırsatı kaçırdı. Bu cümlelerden desteğin bir seçimlik olduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Erdoğan, daha önce kendisine destek veren birçok kişi gibi Erbakan’ı da pişman etti.
Yoruma ne hacet… Erbakan şu sözleri kopuşun ilanından başka bir şey değil; “Bundan sonra aynı masada oturmamız bizden beklenmemelidir. Perşembenin gelişi çarşambadan belli… Artık mevcut iktidarla bir yere varılması mümkün değil. Bir buçuk sene içerisinde bir erken seçimde bir değişim olması Türkiye’nin faydasına olacaktır…”
Bundan sonra masa da yok, aralık kapı da… 31 Mart bozgunundan sonra Erdoğan’ın vaziyeti toparlaması beklenirken eldekini de tutamadığı ve kaçırdığı ortada. Evdeki bulgur gitti, Dimyat’ta da pirinç tükendi.
YRP’nin ‘Cumhur İttifakı’ndan kopmasının siyasi sonuçları olacağı muhakkak. YRP Mayıs ve 31 Mart’ın büyük çıkış yakalayan sürpriz partisiydi. İki blok arasında üçüncü bir seçenek oluşturdu. Sağ partilerin CHP’nin gölgesine girmesi YRP’ye alan açtı. YRP de bu fırsatı iyi değerlendirdi. Erbakan o alandaki konumunu kalıcı kılmak ve tahkim etmekle meşgul. Böyle giderse YRP’nin, küçük hesapların partisi olmaktan çıkarak ‘oyun kurucu’ pozisyona yükselmesi mümkün.
Erdoğan, koltuğunu YRP’ye borçlu!
YRP siyasi dengelerin anahtar partisiydi. Erdoğan’ın ‘cumhurbaşkanlığı koltuğunu’ YRP’ye borçlu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Mayıs seçimlerinde YRP, kerhen de olsa Erdoğan’a açık destek verdi. YRP’nin aynı tarihte yapılan milletvekili seçimlerindeki oy oranı; 2,8… Meclis’e 5 milletvekili soktu. Her bir oyun sonuç üzerinde etkili olduğu ikili yapıda YRP’nin aldığı oy 1,5 milyonun üzerinde. Bu oylar Mayıs’ta Erdoğan’a gitti. Ve seçimi YRP’nin oylarıyla kazandı. Onun için koltuğunu Erbakan’a borçlu.
Erdoğan’ın karakteridir, hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmaz! Mutlaka bir kötülükle mukabele eder. Verdiği desteğe pişman ettirir. 22 yıllık siyasi serüveninde sürekli yeni ortaklarla yürümesinin anlamı bu. Köprüyü geçer geçmez iyiliğini ve desteğini gördüğü kişi veya grupları bir kenara koyar, yeni partnerler bulur. ‘Yola çıktıklarını, yolda bulduklarıyla değiştiren’ bir yapısı olduğunun en çok AKP’liler farkında.
Erdoğan’ın yeni yol arkadaşı Perinçek!
Bugün Erdoğan’ın en gözde isimleri Mehmet Uçum, Yiğit Bulut gibi AKP çizgisiyle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar… Parti olarak da Bahçeli’nin MHP’si ile Perinçek’in Vatan Partisi. Bahçeli, kaç ismi Erdoğan’ın uzağına itti? Bülent Arınç bugün taca çıktıysa sebebi Bahçeli’dir. Davutoğlu’nun istifasında bile Bahçeli’nin payı var. Erdoğan yeni ittifaklar uğruna eski arkadaşlarını ve dostlarını gözünü kırpmadan harcadı.
Mehmet Uçum gibi ne idüğü belirsiz bir danışman AKP’nin Genel Başkan yardımcılarına parmak salladı, ayar verdi. Hayati Yazıcı o gün bugündür sus pus. Erdoğan, kadim dostu Yazıcı’yı Uçum’a dövdürdü. Normal şartlarda Uçum’un o an Saray’dan uçması gerekirdi. Parti yöneticisinin yanında danışmanın lafı mı olur? Uçum klasik bir danışman değil tabii. Birilerinin Saray’a atadığı ‘kayyım’ veya ‘komiser’… Arkasını yasladığı ve güç aldığı odaklar var. Erdoğan’ın da eli mahkum…
Bedeli ağır olacak
Erdoğan’ın, karakteri ve yapısı gereği Mayıs seçimlerindeki desteğinden dolayı Erbakan’a minnettar olması ve bunu siyasetine yansıtması beklenemezdi zaten. YRP’nin kopuşunun ağır bedelini olacağı kesin. Erbakan’ın YRP’sinin yerine ikame edeceği bir parti ve isim yok. Erbakan’ın sayısal katkısı kadar ‘siyasi anlamı’ da var. O boşluğu İYİ Parti falan dolduramaz.
AKP için YRP’nin muhalefeti, CHP veya diğer partilerin muhalefetine benzemez. Nitekim benzemiyor da… Filistin meselesinde iktidar politikalarını protesto etmeleri AKP’yi fena yıpratıyor. AKP tabanının aşinası olduğu aynı siyasi dili kullanıyor. Erdoğan’ın, YRP’den alacağı darbeler var daha. Sadece Filistin değil iç politika eleştirileri de çok sert. Ve taban üzerinde son derece etkili.
Erbakan, yolun taşlarını döşemeye başladı
Şu sözler Erbakan’ın açıklamalarından; “Erdoğan yaşlandı, yoruldu, yıprandı. Kadrosu yıprandı, yoruldu. Metal yorgunluğu konusunu yıllar önce kendisi söylemişti. Şimdi artık metaller çok daha fazla yoruldu. Artık aktörlerin değişmesi gerektiğine, iktidarın değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Millete verebilecek herhangi bir şeyleri kalmadı. Son şanslarını da maalesef ellerinin tersiyle ittiler.”
Erbakan’ın ‘erken seçim ve sağda yeni ittifak’ önerisinin siyasette karşılık bulma olasılığı hiç de düşük değil. Davutoğlu ve Babacan arasındaki görüşmeyi de bu kapsamda değerlendirmek gerekir.
Siyaset, Erdoğan sonrası için yoğun arayış içinde. Bu arayışların yeni oluşum, yapılar ve ittifaklar doğurması sürpriz olmaz. O yolun taşları döşeniyor. Fatih Erbakan da o yolun taşlarından birini koydu…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***