AHMET KURUCAN | YORUM
Calgary’e üçüncü gelişim. Çok mutlu ayrılıyorum ve bu yazıyı dönüş yolunda uçakta kaleme alıyorum.
Neden mutluyum sorusuna cevap vermeden önce, dostlarla bir akşam muhabbetinde not aldığım bir sözü paylaşacağım. İlk defa duydum. “Ben bunu not almalıyım!” dedim ve hemen telefonumun not kısmına kaydettim. “Kurbana ayırdığımız koçlar domuz çıktı, ne yapabiliriz ki?”
Çok anlamlı geldi bana. Bunu bana anlamlı kılan unsurlar adına yorum yapmayacağım. Yorumu size bırakıyorum.
Neden mutluyum? Cuma günü başlayıp Pazar günü akşam üzeri son bulan “Anneler ve Kızları” kampına davetliydim. İki hafta sonra da “Babalar ve Oğulları” kampı olacakmış aynı yerde. Üç-dört kişinin barınabileceği müstakil barakaların olduğu, göl kenarında tabiatla iç içe enfes bir mekan.
İki gün boyunca 3-4 seans karşılıklı muhabbet ettik anneler ve kızları ile. Akıllarına gelen hemen her soruyu sordular. Açık yüreklilikle bildiğim her soruya cevap verdim. Bilmediğime de “Bilmiyorum!” dedim. Uzmanı olmadığı dolayısıyla ansiklopedik bilgi ve şahsi tecrübelerim hariç kendimi yeterli hissetmediğim alanlardaki sorulara ise hiçbir şey dememeyi tercih ettim. Öyle ya bizim artık her şeyi bilen değil bir şeyi bilen ve bildiğini de iyi bilen insanlara ihtiyacımız var. Her soruya cevap verme ne demek Allah aşkına! Haddimizi bilmek zorundayız.
Mutluluğumun en temel nedeni; eleştirel düşünce ya da sorgulayıcı yaklaşımlar oldu. Din adına söylenen her şeyi sorgulamadan kabul eden, neden ve niçin sorularını hayatta sormayan bir nesilden herşeye neden ve niçin sorularını soran bir nesil.
Doğrusu da bu.
Bu sorgulama insanı taklidi imandan tahkiki imana götürür. “Müslüman olarak doğmasaydım, bütün dünya dinlerini tek tek önüme alıp inceledikten sonra bir din tercihinde bulunacak olsaydım İslam’ı seçerdim.” diyecek bir noktaya taşır bu yaklaşım bizi. Zaten ihtiyacımız olan da bu. Sadece dini alanda değil hayatın hemen her sahasında.
İkinci neden gençler.
Hem erkekler hem de kızlarda gördüğüm gelecek öngörüsü içinde dünyalı olmaları ve inançlarını dışlamadan hayata asılmaları. İster kendi içlerinde yaşadıkları ister başka dini ve etnik kökene sahip arkadaşları ile karşılaştıkları isterse yaşadıkları Kanada toplumundaki sorunlarının farkında olup onlarla yüzleşmeleri, çözümü ertelemeyi çözüm olarak kabul etmeyip hemen çözüm bulma arayışları içinde bulunmaları. Bunu demeye hakkım var mı bilmiyorum ama diyeyim: Aferin gençler! Bu yolda devam!
Üçüncü neden moral değerlerin gözle görülür ölçüde yükselmesi ve bunun arkadaşlık ve dostluk ilişkilerine yansıması. Gözümle gördüm, kalbimle hissettim bunu.
Nasıl mı?
Birbirilerine bakışlarından, karşılıklı hitaplarından, yaptıkları şakalardan ve ortama yaydıkları pozitif enerjiden. Basite irca etmeyin bunu. Moral değerlerin yerli yerinde olması kişinin bedeni sağlığından manevi hayatına, aile içi ilişkilerinden iş hayatında başarılı olmaya, ibadet ü taatinin düzeninden sosyal aktivitelere kadar herşeyine sirayet eder.
Dördüncü neden inandıkları ve uğruna nice fedakarlıklar yapmış oldukları değerlerin doğruluğuna inandıklarını gösteren faaliyetlere devam etmeleri. Ayaklarını yorganına göre uzatıp yerel gerçeklere bağlı olarak dün başarılı oldukları ve bugün de dünden daha fazla ihtiyaç duydukları projelere maddi manevi desteklerini esirgememeleri.
Daha başka nedenler de sıralayabilirim. Başlıcaları bunlar. Tebrikler Calgary…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***