BÜLENT KORUCU | YORUM
Ülke günlerdir Müge Anlı stüdyosu gibi. Kaybolan bir çocuk, bulunan bir ceset ve havada uçuşan senaryolar. Yenisi ve gelenekseliyle medya tam bir kakafoni. Anne, bir gazetede ‘katil’ öbüründe kızını katilin elinden almak için cansiparane uğraşan ‘kahraman.’ Bu kadar çok katil adayının ve cinayet sebebinin olduğu ortamda aslında ikisi de yok demektir. Böyle baktığımızda Müge Anlı’nın soruşturmada daha başarılı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Geçenlerde Milliyet Gazetesi tam 10 farklı senaryo ile çıktı, hepsi birbirinden korkunç. O iddiaları film yapsanız artı 18 bile yetmez. Hiç düşünmeden toplumun, bilhassa da çocukların şuuraltına boca ediyorlar. Mağdur, çocuk olduğundan yaşıtları daha fazla ilgi gösteriyor ve hafsalalarının almayacağı ihtimalleri okuyup dinliyorlar.
Eskiden ortalığı kasıp kavuran Brezilya yapımı pembe diziler vardı. Onlar demode oldu. Gerçek hayat kurgu dünyasına tur bindiriyor. Nevzat Bahtiyar diye biri var; tanık mı, sanık mı, savcı mı belli değil. Soruşturma tamamen onun iki dudağı arasında. Ya çok iyi psikolojik harp eğitimi almış ya da arkasında öyle birileri var. Destek demişken Avukat Eren Keskin’in, “Adli tıp uzmanından görüş aldıklarını düşünüyorum.” sözünü yabana atmayın.
Toprağa gömseler deliller kaybolmazdı, suya atsalar kolay bulunurdu. Su ile toprağın birleştiği yere saklamak normal bir kafanın düşüncesini aşıyor. Gelelim Nevzat’a; üç günde bir ifade değiştiriyor ve birbiriyle çelişmesine rağmen her söylediği manşetlere taşınıyor.
Bir Allahın kulu da çıkıp ‘“Ya sen ayaksın arkadaş!” demiyor.
Belki de Nevzat’ın günahını alıyoruz, birileri onun üzerinden manipülasyon yapıyor. Öyle ya adam nihayetinde basın toplantısında konuşmuyor; ifadesi diye bir kısım metinler servis ediliyor. Gerçekten böyle bir ifade var mı ve onun ağzından mı çıktı bilmiyoruz.
Ülkedeki olumsuz herhangi bir şeyi görmek ve göstermek istemeyen yandaş medyanın yayın iştahı da dikkat çekici. Gerçi soruşturmadaki en hafif tabiriyle beceriksizliği gizleme konusunda pek mahirler. Avuç içi kadar bir köyde Narin’in cansız bedenini 19 gün sonra bulabildiler. Ve bir ay geçmesine rağmen ne katil ne de sebep var ortada.
Nevzat Bahtiyar, Narin’in tutuklanan amcası Salim Güran’ın çalışanı… Narin’in cesedini Bahtiyar’ın dere yatağına gizlediği ortaya çıkmıştı.
Gerçekte biz ne yaşıyoruz?
Erdoğan rejimi, kamuoyunu rahatsız edici gündemlerden uzaklaştırdığından ‘arkası yarının’ sürmesini istiyor. Tutan diziyi sürdürmek için senaryoya yeni kişiler ve bağlamlar eklenmesine benziyor durum. ‘Kızılcık Şerbeti’ dizisi gibi, ipin ucu öylesine koptu ki senaristler, artık makul ve mantıklı bir ilişki haritası takip etmek zorunda hissetmiyor. Sorsanız herkes izleyicinin aptal yerine konduğunu söyler ama o aptal koltuğuna oturup reyting rekorlarına meze olmaktan geri durmaz.
Küçük Narin’in hikayesi de bundan farksız. Üzüntü şovlarının büyük kısmı timsah gözyaşı niteliğinde. Beyaz Tv’de çığlık atan dengesizler işin zirvesi, fakat birbiriyle çelişen haberleri sorgulamadan alıp kabul eden kalabalıklar da ‘Kızılcık Şerbeti’ izleyicisinden hallice. Narin’den sonra kaç çocuk şiddet mağduru oldu, kaç çocuk karanlıklar içinde kayboldu bilmiyoruz.
Bowlinge gittiği için, bir lahmacun pahalı geldiğinde paylaştığı için ‘terörist’ muamelesi gören kız çocukları, yarın (23 Eylül Pazartesi) mahkemede anne babalarının aleyhine ifadeye zorlanacak. Kaç kişinin umrunda duruşma sırasında göreceğiz.
Devlet zulmü, yakın şiddetinden daha az mı kötü? Neden bir avuç ahlaklı ve cesur insan dışında kimse sesini çıkarmıyor.
Narin filminin sonunu nasıl bağlayacaklar biliyor musunuz?
Bir senaryoda karar kılıp onu manşetlere taşıtacaklar. Böylece Narin’in kanı yerde kalmamış olacak. Ülkede çocukların, bilhassa kızların üzerinde yoğunlaşan şiddet bitti havası oluşacak. Haftalardır ortalarda görünmeyen, suya tirit açıklamalarla yetinen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda cinayeti aydınlattıklarını söyleyecek. Herkes timsah gözyaşlarını silip huzurlu bir şekilde uykuya dalacak.
Olmaz mı diyorsunuz!
Saat 24.00’dan önce uzun kuyruklar oluşturup benzini 2 lira ucuz alarak enflasyonu yenen bir toplum hakkında fazla iyimser beklentilere girmeyin bence…
‘Ders çalışmakla’ suçlanıyorlardı; ‘kan kusturulacak’ çocukların davası başlıyor!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***