Kara Harp Okulları’nda genç teğmenlerin kılıçlarını kaldırarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” şeklinde attığı sloganlar siyasetin gündeminde. Bu sloganların ne anlama geldiği yönünde AKP cephesinden “darbe” imaları geliyor.
Bu konuyu bugünkü yazısında değerlendiren Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, “Harp Okulu mezunları yemin töreninde kılıç şakırdatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağırıyorlar? Neyin nesi bu?” sorusunu yöneltti ve “Sokak ‘O şey’ için mi hareketlendiriliyor? Bazı arkadaşlar adını koydu ‘o şey’in? ‘Darbelerin anası olacak bir darbenin ayak sesleri’” dedi.
“Hakikaten bir ‘darbe tehdidi’ ile karşı karşıya mı Türkiye?” diye soran Taşgetiren, “8 yıl geçti 15 Temmuz’dan bu yana. Zannediyorum en büyük operasyon TSK bünyesinde ve oraya komuta kaynağı olan eğitim kurumlarında yapıldı. Harp okullarından mezun olan bu öğrenciler oralara sınav artı mülakat ile alınmadılar mı? 5 yıllık eğitimlerini 15 Temmuz sonrası iklimde yapmadılar mı? Acaba operasyonlardan sonra “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı, “o şey”den başka bir anlam da taşıyor olamaz mı? Yoksa iktidarda olmaya rağmen, her alanı kontrol ediyor olmaya rağmen, yine de bir yerlerde “kaçak” mı meydana geliyor? ‘Başkomutan’ın huzurunda böyle bir gösteri nasıl bir cür’eti ifade ediyor?” ifadelerini kullandı.
Taşgetiren’in yazısından öne çıkanlar şöyle:
Cumhurbaşkanı’nın “Ben milletin Cumhurbaşkanı ve sizlerin başkomutanınız olarak…” diye konuşma yaptığı bir zeminde genç harbiye mezunu teğmenler kime ne mesaj veriyorlar? ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atılmasında “O şey”i mi anlamak lazım?
CHP lideri tam da “O şey”i anlattığı için mi sahip çıktı genç harbiye mezunlarına?
Bir basket ya da voleybol maçında tribünlerden “10’uncu yıl veya İzmir Marşı” okunduğunda bunu nasıl yorumlamak gerekiyor?
Bir sokak röportajında Cumhurbaşkanı’nın ve Beştepe’nin hakaret ifade eden cümleler içinde zikredilmesi nasıl yorumlanmalı? Cumhurbaşkanına hakaret neden böyle salgın haline geldi?
Böyle hakaret eden birisinin CHP protokolünde ağırlanmasının siyasi anlamı nedir?
CHP çiftçi mitinglerine – yürüyüşlerine katılarak nereye varmak istiyor?
BAZI ARKADAŞLAR ADINI KOYDU ‘O ŞEY’İN?
“Sokak” “O şey” için mi hareketlendiriliyor?
Bazı arkadaşlar adını koydu “o şey”in?
“Darbelerin anası olacak bir darbenin ayak sesleri”
Bilmem ki ne yapar bu satırları okuyan bir Cumhurbaşkanı?
Ya da Cumhurbaşkanı’nın böyle bir tehditle karşı karşıya olduğuna inanan “Sokaktaki insan” ne yapar?
Hakikaten bir “darbe tehdidi” ile karşı karşıya mı Türkiye?
8 yıl geçti 15 Temmuz’dan bu yana. Zannediyorum en büyük operasyon TSK bünyesinde ve oraya komuta kaynağı olan eğitim kurumlarında yapıldı.
Harp okullarından mezun olan bu öğrenciler oralara sınav artı mülakat ile alınmadılar mı? 5 yıllık eğitimlerini 15 Temmuz sonrası iklimde yapmadılar mı? Acaba operasyonlardan sonra “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı, “o şey”den başka bir anlam da taşıyor olamaz mı? Yoksa iktidarda olmaya rağmen, her alanı kontrol ediyor olmaya rağmen, yine de bir yerlerde “kaçak” mı meydana geliyor?
“Başkomutan”ın huzurunda böyle bir gösteri nasıl bir cür’eti ifade ediyor?
‘DARBE İHTİMALLERİNE PRİM VERİYORSUNUZ’
İktidar cenahı adına konuşlanmış bazı arkadaşlar “Sokaksa bizim de sokağımız hazır” yollu yazılar yazıyorlar. “Tepelerine bineriz” yollu açıklamalar taaa Beştepe danışmanlarından geliyor. Bir ara birileri “Bizim siteden 50 kişiyi gözüme kestirdim” gibi mi yazmıştı?
Ben gerçekten anlamaktan acizim, iktidardasınız, ekonomi sıkıntıda, can havliyle ekonomiyi düzeltmeye, bunun için içeriye – dışarıya güven vermeye çalışıyorsunuz ve tam da böyle bir ortamda “darbe” ihtimallerine prim veriyorsunuz.
Mehmet Şimşek’in kapılarını çaldığı yatırımcıların “Nasıl sayın bakan, Türkiye’nin yakın yarınlarında askeri müdahale ya da sokak çatışmaları görünüyor mu?” diye sormaları mı gerekiyor?
Bir gerilim var, bu açık. Bu gerilimin ekonomiden, hukuk çarpıklığından vs’den kaynaklanan sebepleri var, ama gene de gerilimin, toplumsal çatışmalara yol açacak noktalara evrilmesine mani olmak siyaset yapıcıların görevi.
Bu gerilimde kimin payına ne düşer, tartışılabilir. Herkes ötekine baktığı kadar kendi rolüne de bakmalı, derim.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***