WAN – Türkiye’nin Rojava ve Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarına son vermeye çağıran DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Bir an önce bu savaş politikalarını bitirelim. Türkiye bütün renkleriyle bir arada yaşasın” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), öncülüğünde “Savaşa ve işgale karşı barışı, tecride karşı özgürlüğü haykıralım” şiarıyla Wan’da düzenlenen 1 Eylül Dünya Barış Günü mitinginde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuştu.
‘ZALİMLER BARIŞ İSTEMEZ’
Bakırhan, konuşmasına PKK Lideri Abdullah Öcalan ve arkadaşlarına selam göndererek başladı. Bir gün halkın bu topraklara barışı getireceğini söyleyen Bakırhan, “Dünyada zalimler barış istemezler, zalimler barıştan hoşlanmazlar. İçinde bulunduğumuz coğrafyada hala kan dökülüyor, savaş var, çocuklar öldürülüyor, insanların yaşadığı evler başlarına yıkılıyor. Ortadoğu’da her gün onlarca cenaze kaldırılıyor. Birkaç diktatör rahat yaşasın diye. Niye, birkaç emperyalist kapitalist ülke oranın enerjisini doğalgazını yeraltı yerüstü zenginliklerini sömürsün diye. İşte bizler bugün Wan’da olduğu gibi savaşa sömürüye ranta inkara karşı barışa güçlü bir şekilde sahip çıkabilirsek emin olun Gazze’de ölen çocukların gençlerin ölmesini engelleyebiliriz. Rojava’da İHA ve SİHA’larla katledilen çocukların katledilmesini engelleyebiliriz. Süleymaniye’de katledilen Kürt sivil yurttaşların ölümünü engelleyebiliriz” diye konuştu.
HAKİM LOKMAN’IN KATLEDİLMESİ
Federe Kurdistan Bölgesi’nin Duhok kentinden olan Hakim Lokman’ın katledilmesine ilişkin konuşan Bakırhan, “Duhok’tan 3 Kürt yurttaşımız İstanbul’a tatile geliyorlar. İstanbul’da bir restoranda yemek yemek için oturuyorlar kendi aralarında Kürtçe konuştukları için orada bulunan bir grup faşist ırkçı çete tarafından linç ediliyorlar. Bıçakla saldırılıyor. 3 Kürt, Kürtçe konuştuğu için saldırıya uğruyor, bir tanesi kalbinden bıçaklanarak katledildi. İki insanımız da şu an hastanede can çekişiyorlar, yaşam mücadelesi veriyorlar. Bu devletin en başında bulunanlar kavga istiyorsa sabah kalkıp akşama kadar Kürt düşmanlığı yapıyorlarsa bunun İstanbul’da restorandaki yansıması da katliam oluyor. Bu katliama sebep olanların Allah belasını versin. Bu katliama sebebiyet verenlere bir kez daha Van’dan sesleniyoruz; biz Kürtler bu topraklarda bin yıllardır yaşıyoruz, biz Kürtler bu topraklarda bizimle birlikte yaşayan halklara karşı asla ihanet etmedik, düşmanlık etmedik. Tarihin binlerce yıl öncesi bugüne kadar komşumuza, yanı başımızda bulunan bizim gibi olmayan, bizim gibi konuşamayan insanlara kardeşçe insanca davrandık. Ama maalesef son 10 yılda Türkiye’de bu ülkeyi yönetenler bilinçli bir şekilde Kürtleri hedef gösteriyor. Kürtlerin bu faşist güruhlar tarafından katledilmesini linç edilmelerine neden oluyor” dedi.
‘FASİT ZİHNİYETİN SON BULMASI İÇİN BARIŞ DİYORUZ’
“Biz neden barış diyoruz” diye soran Bakırhan, “Bu ırkçı, faşist zihniyetinin son bulması için barış diyoruz. Kürt İstanbul’da da, Amed’te de, Dêrsim’de de özgürce dilini konuşabilsin diye barış diyoruz. Hewler’de Süleymaniye’de yaşayan Kürtler kendi geleceklerine kendileri karar versin diye barış diyoruz. Rojava’da oradaki gençlerin kadınların Kürtlerin ve orada yaşayan Arapların diğer halkların kardeşçe bir arada yaşaması için barış diyoruz. Ama bu sistem ve bu ülkeyi yönetenler ne diyor, Kürdistan Bölgesi için çatışma diyor, Rojava’da İHA, SİHA ve bomba diyor, İstanbul’da Kürt, Kürtçe konuştuğu için linç edilsin diyor. Bu iktidarın can suyu inkardır. Bu iktidar kendisini inkar ve Kürt düşmanlığı üzerinden var ediyor. Onun için barış diyeceğiz barış demeye devam edeceğiz. Türkiye halklarıyla birlikte bu ırkçı bu halklar ve inançlar düşmanı sistemin gitmesi için kaybetmesi için başta Van olmak üzere Amed’ten İstanbul’a Kürtlerin yaşadığı her yerde barış demeye devam edeceğiz. Bunların en korktuğu şey barıştır, çünkü bunlar çatışma ve savaş üzerinden kendilerini var ediyorlar. Bizden korkun çünkü biz barış demeye devam edeceğiz” diye konuştu.
‘BOŞA ÇIKARACAĞIZ’
“Pêşî Peya” yazılarının silinmesine tepki gösteren Bakırhan, “Bu devlet bu valilik kaymakamlık emniyet uyumadı gece çetelerle birlikte iki Kürtçe kelimeyi silmek için günlerce uğraştılar. Sizlere lanet olsun. Bu ırkçı bu retçi sistem karşısında bizim tek bir gücümüz birlikte mücadele etmek ve bu inkar sistemini boşa çıkarmaktır. Ben inanıyorum ki geçmişten bugüne kadar onurlu duruşuyla birçok oyunu boşa çıkaran Van halkı bu ret ve inkar politikalarını savaş politikalarını da bir gün boşa çıkaracaktır. Bu iktidar tek tip toplum yaratmak istiyor. Bizler bu iktidarın tek tip toplum yaratma anlayışına karşı onurluca mücadele etmeye devam edeceğiz. Böylesine bir ırkçı bir sistemle karşı karşıyayız ki düğünleri bile izne bağladılar. Kürdün düğününe bile karşı olan bir sistemle karşı karşıyayız. Allah aşkına dünyanın neresinde insanlar düğün yaparken sistemden izin alıyorlar. İşte biz böylesine bir sistemle mücadele ediyoruz. Emin olun düğünlerimizi de yapacağız. Düğünleri bile izne bağlayan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Biz Van’ız onlar İstanbul’daki ırkçı saldırıdır. Biz beyaz tülbentleriyle barış diyen Kürt anneleriyiz onlar Kürtleri katleden Yeşil’in fotoğraflarıyla bizi tehdit edenlerdir. Biz barış diyoruz onlar savaş diyor. Biz ısrarla inatla dilimize kimliğimize geleceğimize çocuklarımızın ve gençlerimizin insanca yaşadığı barışçıl demokratik, özgür bir Türkiye’de yaşamalarını sağlayıncaya kadar mücadele sözü veriyoruz” dedi.
‘MUHALEFET SORUMLULUK ALMALIDIR’
Muhalefete de çağrı yapan Bakırhan, “Kürt meselesi siyasete payanda yapılacak bir mesele değildir, ciddi bir meseledir. Türkiye’nin demokrasisini,, özgürlüğünü, geleceğini ilgilendiren bir meseledir. Kürt meselesine sıradan yaklaşmayın. Bugün iktidarın böyle pervasızca yaklaşmasının sebebi muhalefetin, muhalefet partilerinin Kürt meselesindeki programlarının çözüm önerilerinin olmamasıdır. Bir an önce muhalefete Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için sorumluluk, inisiyatif almaya çağırıyorum. Bir çağrım da sivil toplum örgütlerine, demokrat insanlara, yüreğinde insanlık olan Türkiye halklarınadır. Bu yok sayan, fakirleştiren, zam, zulüm, soygun düzenini bir an önce göndermek için daha güçlü bir arada olmalı, ortak mücadele etmeliyiz. Wan’ın, Dersim’in acısını Trakya’daki çiftçinin Sinop’taki balık üreticisinin acısını da sevdasını da taleplerini de beraber hissederek onların taleplerinin gerçekleşmesi için daha güçlü bir mücadele edelim” ifadelerini kullandı.
‘SALDIRILARINIZI DURDURUN’
İktidarı, Federe Kürdistan Bölgesindeki çatışma ve kaostan vazgeçmeye çağıran Bakırhan, şöyle devam etti: “Rojava’da insanların insanca yaşadığı o sisteme SİHA, İHA’larla, toplarla, tüfeklerle karşılık vermeyin. Onların uzatmış olduğu barış elini tutun. Bu savaş politikalarını, Kürdün kendi dilini konuşurken katledilmesine neden olan bu çatışma dilinden, ırkçı dilinizden vazgeçin. Gelin Kürtlerle insanca, diyalogla, müzakereyle, Kürt meselesinin nasıl çözüldüğünü Van, Amed, Adana, İstanbul tartışsın. Birlikte halklar karar versin. Savaş demek yoksulluk demek, emekçinin yoksulun cebine boğazına gidecek paranın topa tüfeğe gitmesi demektir. Bir an önce bu savaş politikalarını bitirelim Türkiye bütün renkleriyle Kürdü Türkü Arabı Çerkezi, Alevisi Sunisi Süryanisi ve Êzidisi ve diğer millet ve inançlarıyla birlikte kardeşçe ve bir arada yaşasın. İşte biz bunun için varız. Nazım Hikmet’in dediği gibi gündüzleri sömürülmeyen geceleri yataya aç girilmeyen bir Türkiye mücadelesi veriyoruz vermeye devam edeceğiz. 1 Eylül dünya günü başta sizler olmak üzere Kürtlere Türkiye halkların dünyada savaş ve zulüm altında ezilen katledilen bütün halklara barış ve kardeşlik getirsin” diyerek konuşmasını bitirdi.
Konuşmanın ardından Bakırhan ve seçilmişler, barış güvercinleri uçurdu. Miting sanatçı Kasım Taşdoğan’ın sahne almasıyla sona erdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***