En baştan uyarmalıyım ki dizinin henüz ilk sezonunu izlemeyenler için yazı tat kaçıran bazı bölümler, yani spoiler içerir. İlk sezonu 2022’de yayımlanan ve daha sonra araya Hollywood grevinin de girmesiyle ikinci sezonun geliş tarihi daha da uzayan Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri (Lord of the Rings: Rings of Power) iki yıl aradan sonra, üç buçuk saati bulan ilk üç bölümle Amazon Prime’da yayımladı.
Hatırlayanlar olacaktır ilk sezonu daha başlamadan tartışma yaratmayı başarmıştı. Siyah elf bir karakteri olan Arondir’in (Ismael Cruz Córdova) tanıtımlarda görünmesi ırkçılığın bin bir halini önümüze döküverdi. Aslında Yüzüklerin Efendisi sinema filmi çıktığında bu tartışma zaten vardı. J.R.R. Tolkien’in eserinin fazla “beyaz” altmetinlere sahip olmasına dair onlarca yazı var. Zaten Yüzüklerin Efendisi’nin ırkçı kodlara sahip olduğu tartışması yeni değil. Yeni olan rahatlıkla sosyal medyada ırkçılık yapanlar. Bu konu geride kalsa da fantastik bir eserde bile farklı bir renge tahammül edemeyenler pek de geride değil.
Arondir
Tarihi anlatılarda bu tarz yapısökümler beni de rahatsız ediyor, Bridgerton’daki siyah bir İngiltere Kraliçesi misal. Kolonyalizmin ağababasının köle ettiği siyah halkın, tam da sömürge dönemi anlatılırken o suçu işleyen makamlarda gösterilmesi bir eşitlik değil, bana kalırsa “köleliği” görünmez kılan bir durum. Kolonyalizm ve kölelik tarihinizden böyle silinmiyor, zira siyah bir elfe dünya çapında gösterilen tepki silinmediğinin de kanıtı…
İlk sezon bu tartışmalarla açılırken bölümler ilerledikçe bu sesler bir nebze olsun kesildi. Yine de bu tartışmalar hiç yaşanmamış gibi yapmamak adına buna değinmek istedim. İlk sezonu hatırlayacak olursak daha çok “kim kimdir?” üzerine bir bulmacaydı. Ama ona gelmeden önce kısaca bir özet geçelim, en azından ikinci sezonu henüz izlemeyenler için ufak bir hatırlatma olur. Lord Morgoth’a karşı verilen savaş için elflerin Orta Dünya’ya gidişinden sonrasını anlatıyor hikâye. Film serisinde izlediklerimizin çok çok öncesini. Morgoth yeniliyor fakat bu defa onun büyücüsü olan Sauron’un yükselişi başlıyor. Tabii bu sırada Orta Dünya büyük bir savaştan dolayı harabeye dönüyor.
Galadriel
Dizi Galadriel’ın (Morfydd Clark) abisinin intikamı için Sauron’un peşinden gitmesi; ama ne ona ne de Orklara dair iz bulunamaması üzerine, kimsenin Galadriel’ı artık ciddiye almamasıyla başlıyordu. Tehlikenin geçtiğini düşünen elfler Galadriel’ın da olduğu ekibi Valinor’a yollamaya karar veriyordu. Sonrasında Galadriel kaçışını ve Halbrand (Charlie Vickers) ile tanışmasını izledik. Tabii bu sırada dizi birden fazla yan hikâye ile akıp birleşiyordu. Galadriel’ın Númenór’a gidişi, o sırada Orkların ve Adar’ın elflerin çekilmek üzere olduğu insan toprakları olan güneyde görülmesi ve de Mordor ile yüzüklerin dövüldüğü Hüküm Dağı’nın da bir nevi ortaya çıkışı gibi…
Dizi birden çok yan hikâye ile ilerlese de izleyicilerin aklındaki soru, başta da belirtiğim üzere Souron’un kim olarak ya da nereden çıkacağıydı. Sauron yani ilk sezonda karşımıza çıkan adıyla Halbrand (Charlie Vickers) veya gökten düşen İstari ya da Büyücü (Stranger) “kim?” gibi bir gizemi dizi tüm sezon boyunca korudu. Hatta bu gizemi çok uzattıklarına dair ya da niye böyle bir gizem yatıldığına dair eleştiriler de yok değil. Açıkçası Kılayaklarla bir hikâye çizen İstari’nin sesini duyana kadar ben de Gandalf olup olmadığını anlamamıştım. Fakat hikâye Halbrand’ın Sauron olduğu bir yöne doğru evrilince bu grilere bürünmüş ve hafızası olmayan büyücünün Gandalf olduğuna dair kanaatler güçlendi. Yine de dizide Stranger karakterinin kim olduğu henüz net şekilde ortaya çıkmadı.
Stranger
Bu arada Lord of the Rings (LOTR) evreninde İstariler yani büyücülerin Tanrı Valar’ın Morgoth yenildikten sonra yükselişe geçen Sauron tehdidine karşılık, Orta Dünya’ya gönderdiği temsilcileri olduğunu da ekleyelim. Hikâye tam da bunu anlattığı için Gandalf olduğuna inanılan Yabancı’nın (Stranger) Orta Dünya’ya inişine de tanıklık ettik. İlk sezonda dizi birden fazla yerden ilerleyen bu hikâyeler ile seyircileri ikiye böldü.
İlk sezonu epey beğenmeyen izleyici de var. Ben kendimi tam olarak oraya koyamıyorum. LOTR evrenini seven biri olarak daha ılımlı baktığımı hatta epey beğendiğim yanlarının olduğunu itiraf etmeliyim. Örneğin Adar’ın (Joseph Mawle) sezon sonunda Galadriel ile diyaloğu bu anlamda en sevdiğim bölümlerden biri. Dizi, o karşılaşmada Tolkien’in de yapmadığı bir şey yapıyordu. Tolkien Orkların, Adar’ın deyimiyle Uruk’ların kökenine, kitabın 1950 revizyonunda bile değinmiyordu. Adar ise o karşılaşmada mealen şunları söylüyordu: “Ork değil, Uruk. Onların bir efendisi yok. Her birinin bir adı var. Biz de sizin gibi Gizli Ateşin Üstadı’nın yarattıklarıyız. Yaşamın nefesine ve bir yuvaya layığız.” Hatta o konuşmada Adar, Sauron’u öldürdüğünü ve elflerin yapamadığını kendisinin yaptığını da vurguluyordu.
Halbrand’dan Annatar’a dönüşen nam-ı diğer Sauron
İkinci sezon yine bu hikâyenin de gerisine giderek başlıyor. Adar’ın Sauron’u nasıl öldürdüğüyle. Sonrasında Sauron’un nasıl Halbrand olduğu ve Galadriel ile karşılaştığıyla da devam ediyor. Böylesi epik hikâyeler hep bir başlangıca dayandığı için hikâyeyi geri döndürüp durması kaçınılmaz. Ama her sezon biraz daha gerisini anlatmaya devam ederse hikâye bitmeyecek. Dönelim üç buçuk saatlik ilk üç bölüme, anlaşılan o ki artık kimin kim olduğu iyice ortaya da çıktığına göre esas hikâye şimdi başlıyor.
İkinci sezonda tüm Orta Dünya ve güneyde Sauron’u arayan Galadriel, Halbrand’ın o olduğunu öğrenince kendi hatası yüzünden onu yüzükleri yapan Celebrimbor’un (Charles Edwards) yanına kadar götürdüğünü itiraf etmek istemiyor. Galadriel de filmdeki temsiline bakılarak çok eleştirilen biri. Neden bu kadar hırçın ve hırslı olduğuna dair eleştiriler var ama karşımızda filmdekinden çok daha genç bir kadın var zaten. Kim örneğin 10 yıl önceki huylarını yıllarca yanında taşır ki? Kaldı ki karşımızda asırlarca yaşayan yaratıklar var. Her defasında hikâyenin öncesini görmek isteyenlerin önceye dair önyargıları açıkçası biraz tuhaf. Her şeyin aynı olduğuna olan inanca rağmen bir karakterin değişim yaşayabileceği unutulmamalı hele ki bu karakter üç dört asır yaşayabiliyorsa…
Gil Galad ve Elrond
Galadriel bir şekilde Elflerin Yüksek Kralı Gil Galad (Benjamin Walker) ve yakın dostu Elrond’a (Robert Aramayo) bunu itiraf ediyor. Fakat ünlü yüzüklerin Elflere düşen üç tanesi çoktan dövülmüş ve onlara ulaşmıştı. Elrond, yüzüklere Sauron’un dokunmuş olma ihtimaline karşı yüzükleri alıp kaçıyor. Sonrasında ikna ediliyor. Daha da detaya girmeden devam edecek olursak hikâye artık Sauron’un türlü hileyle yüzüklere ulaşmak için en önemli adımları atacağı yere geliyor. Bu arada yüzüklerin dokuzu insanlara, yedisi cücelere üçü de elflere yapılıyor.
İlk sezon çok yavaş olmakla suçlanan dizi gösterilen bu ilk üç bölümle hızlı bir çıkış yapıyor. Geçen sezonun Covid-19 pandemisinde çekildiğini düşünürsek bu defa sanki fantastik görkem daha iyi kotarılıyor. Hikâye hızlı ilerliyor zira hem House of Dragon’a hem de Güç Yüzükleri’nin ilk sezonuna gelen eleştirilere bakılırsa kimsenin işin politik arka planına bakmak gibi bir zahmete girmeye niyeti yok. Her şey bir an önce en görkemli şekilde yaşansın diye bir beklenti var. Ama her görkemin arkasında zaten zahmetli bir hikâye yatmaz mı?
Ben sabırsız izleyicilere rağmen hikâye ilmeklerinin boşluk bırakmadan atılmasından yanayım. Bu elbette akmayan diyaloglarla değil, zekice bir senaryo ile mümkün, bu anlamdaki tüm eleştirilerin de haksız olduğunu söylemek haksızlık olur. Bu sezonun kalan son beş bölümünün hızı ve hikâyeyi anlatışı bir yerde tökezlerse sanırım başlangıç havasını yitirecek. Ama şimdiden bunu söylemek zor, hatta şimdilik son derece iyi bir giriş yapıldığı ortada.
Suzan Demir kimdir?
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudu. Hayat TV, ardından Evrensel Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Taraf Gazetesi kültür sanat servisinde muhabir ve editör olarak çalıştı. Arka Pencere (www.arkapencere.com) online dergide haftalık sinema eleştirileri kaleme aldı. Ayrıca BİR+BİR Express dergisinde (hem online hem matbu dergide) www.sabirfikir.com ve Kritik 24 (K24) sitelerinde de haber ve yazıları yayınlandı. Yeni E Dergisi’nde kültür, sanat ve sinema röportajları yapıyor. Hala Avrupa’da çeşitli ajanslara politika, ekonomi ve kültür sanat dalında haberler üretiyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve SİYAD üyesi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***