AMED – Amed’de yapılan “7’inci Uluslararası Tarihi Yapıların Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devri” sempozyumunda, kültürel değerlerin korunması gerektiği vurgulandı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Amed ve Ankara şubeleri, “7’inci Uluslararası Tarihi Yapıların Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devri” sempozyumu düzenledi. Amed’de bulunan tarihi Surp Giragos Kilisesi’nde düzenlenen sempozyuma, Prof. Dr. İdris Bedirhanoğlu, İnşaat Mühendisleri Odası Amed Şube Eşbaşkanı Mahsum Çiya Korkmaz, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Onur Özergene, İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Nusret Suna, Dicle Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zeynel Fuat Toprak, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yüksek İstişare Kurulu üyesi Burç Baysal, Sur Belediyesi Eşbaşkanı Fatma Gulan Önkol, Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Sempozyum düzenleme kurulu başkanı Prof. Dr. İdris Bedirhanoğlu, tarihi mirasın korunmasının geçmiş ile gelecek arasındaki köprü olduğunu ve kuşaklararası bağların kopmamasına katkı sunduğunu belirtti.
Sempozyumun ilkinin 2007 yılında ulusal çapta Ankara’da ikincisinin 2009 yılında uluslararası katılımlı olarak Amed’de gerçekleştiği bilgisini veren Bedirhanoğlu, “Bu sempozyumlar sayesinde tarihi yapı restorasyon proje ve uygulama hizmetlerine yaklaşımların iyileştirilmesi sağlanmıştır. Bu sayede yapıların statik ve dinamik davranışları da sorgulanır hale gelmiş ve daha sağlıklı bir restorasyon süreci için inşaat mühendislerinin de daha çok söz sahibi olması gerekliliği vusul bulmuştur. Daha sonraları Trabzon, İstanbul ve Erzurum’da yapılan sempozyumun son olarak 7’incisi odamız adına İMO Ankara ve İMO Amed şubeleri tarafından Amed’de uluslararası olarak gerçekleştirmekteyiz” dedi.
Tarihi yapıların gerçeğe uygun modellenmesinin, yeteri yapılmadığını kaydeden Bedirhanoğlu, “Analiz konusunda birçok belirsizlik olduğu gibi uygulama konusunda da birçok eksiklik ve çözüm bekleyen sorun mevcuttur. Özellikle son yıllarda, tarihi yapıların restorasyonu çalışmalarının hız kazanması ile bu soru işaretleri daha belirgin olmuş ve problemlere bir nebze cevap vermek için Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan bir komisyon ‘Tarihi Yapılar İçin Deprem Risklerinin Yönetimi’ kılavuzunu hazırlanmıştır. Deprem yönetmeliğine ek olarak böyle bir kılavuz, tarihi yapıların analizi konusunda çalışan mühendisler için önemli kaynak olmuştur” diye belirtti.
‘DÖRT AYAKLI MİNARE’DE KURŞUN İZLERİ VAR’
Sempozyumumuzun açılış konuşmasının Ermeni kilisesi Surp Giragos’ta yapılmasının da önemli olduğunu ifade eden İMO Amed Şubesi Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, “Hemen yakınımızda bulunan Ulu Camii Anadolu’nun ilk camisidir. Bir zamanlar Süryani Patrikhanesi olan Meryem Ana Kilisesi çok uzağımızda değil. Amed, dinlerin, dillerin, kültürlerin önemli izler bıraktığı bir şehirdir. 2015 yılında da Amed Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmiştir. Bu kadim geçmişe, bu kültürel birikime sahip çıkmak önce biz Amedlilerin, sonra da tüm insanlığın boynunun borcudur” diye konuştu.
2016 yılında yaşanan çatışmalı süreci hatırlatan Korkmaz, “Fakat ne yazık ki 2016 senesinde Sûr’da yaşanan çatışmalı iklim, bu kadim kente geri dönüşü olmayacak zararlar verdi. 2013 yılında restore edilmiş bu kilise, o süreçte aldığı tahribat nedeniyle yeniden restorasyon görmek durumunda kalmıştır. Dört Ayaklı Minare’nin ayaklarında hâlâ kurşun izleri bulunmaktadır. Lâkin birçok tescilli yapının yıkıldığına şahit olduk. Sûr’un dokusuna uymayan bir mimariyle yeniden yapılaşmaya gidildiğini gördük. Bugün gelinen noktada Sûr’un Sûr olmaktan fersah fersah uzaklaşmıştır” ifadelerini kullandı.
‘TARİHİ ESERLER KADERİNE TERK EDİLİYOR’
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, “Mühendisler olarak üzerimize düşen en önemli görev böylesi mirasları bizden sonraki kuşaklara bırakmaktır. Güçlendirme sırasında tarihi yapıların korunması önem arz etmektedir. Tarihi yapılara müdahalenin görünmemesi, estetiği bozulmayacak şekilde yapılmalı. Ülkemizde tarihi eserler kaderine terk ediliyor. Bizler de tarihi eserleri güvenle geleceğe taşınması açısından sempozyumu önemli görüyoruz” şeklinde konuştu.
Dicle Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Zeynel Fuat Toprak, “Tarihi yapılar geçmiş medeniyetlerin ayak izlerini gösteriyor. Şu anda bulunduğumuz tarihi yapı Hristiyanların daha önce burada olduklarını ve ibadete ettiklerini bize gösteriyor. Tarihi yapıları özenle geleceğe taşımalıyız. Bu sempozyumu önemli görüyoruz” diye konuştu.
‘TARİHİ YAPILAR ZARAR GÖRDÜ’
Amed Ticaret ve Sanayi Odası adına konuşan Burç Baysal, “2016 yılında yaşadığımız çatışma ve deprem sonrası tarihi yapılarımız zarar gördü. Bu anlamda sempozyumun burada yapılmasını anlamlı buluyorum. Kültürel değerlerimizi korumayı esas alıyoruz. Hevsel Bahçeleri ve Surları ciddi bir çalışmayla UNESCO’ya taşıdık. Yanlış işlemlerden dolayı zarar gören tarihi yapılarımız var. Tüm bunları ortaklaşarak giderebiliriz” dedi.
“SEMPOZYUM ÖNEMLİ BİR KATKI SUNACAK”
“Bu sempozyumun kentimizde bulunan tarihi yapıların geleceğine dair önemli bir katkısı olacağına inanıyorum” diyen Sur Belediyesi Eşbaşkanı Fatma Gülan Önkol, “Bugün burada, yalnızca Sûr ilçemizin değil, tüm halkların ortak mirası olan bu kadim şehrin tarihsel ve kültürel değerlerine sahip çıkmak için bir aradayız. Sûr, asırlara yayılan bir tarihin, medeniyetler arası buluşmanın ve kültürel zenginliğin merkezinde yer almaktadır. Tarihi surları, taş sokakları, asırlık evleri ve camileriyle, kiliseleriyle geçmişin izlerini günümüzde de yaşatmaya devam eden ilçemiz, yalnızca bir yaşam alanı değil, aynı zamanda bir kültür ve tarih hazinesidir. Surlar, yalnızca bir savunma yapısı değil, aynı zamanda farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan, insanlık tarihine ışık tutan birer açık hava müzesi niteliğindedir” ifadelerini kullandı.
‘TARİHİ YAPILAR KEPÇELERLE YIKILDI’
Son olarak konuşan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Doğan Hatun, “Sûr’un bizler için başka bir ruhu vardır. Mevcut bulunduğumuz kilise ve yanında bulunan diğer kilise ve tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde Tahir Elçi kamuoyunun dikkatini buraya çektiği esnada katledildi. Dolayısıyla Tahir Elçi’yi anmadan geçmeyeceğim. Dış fırçasıyla yıkanması gereken tarihi yapılar kepçelerle yıkıldı. Biz buradan UNESCO’ya sesleniyoruz; Hevsel ve kalenin UNESCO’ya girmesi bizim için ne kadar onurlu ise bu halkın yalnız bırakılmaması da öyledir. Buraları birlikte koruyalım” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından program, Ma Music ekibinin müzik dinletisiyle son buldu.
Sempozyum, yarın da farklı başlıklarda yapılacak tartışmalarla devam edecek.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***